10. MÜTTEFİK

7.1K 445 119
                                    

Keyifli okumalar

"ben yürüyüş yapmaya gidiyorum, gelen var mı?" Ömer'in sesiyle kafamı kaldırdım. Masadaki kitaplarımı gösterip başımı iki yana salladım. Ömer başını sallayıp onaylarken, "Aslında iyi olur, ben gelirim." Dedi Ceren ve ayağa kalktı.

Havuzdan çıkalı bir saat olmuştu. Şimdi hepimiz salonda oturuyorduk. Tabii Ömer ve Ceren yürüyüşe gideceklerdi. Savaş ve Ege telefonlarıyla takılırken, ben  arkadaşımdan aldığım notları geçiriyordum. "Biz çıkıyoruz, birkaç saate geliriz." Dedi Ömer, ikiside veda ettikten sonra çıktılar. Ege ayağa kalkıp gerindi, "Bende gidip hesap patlatayım biraz. Favori aktivitem olur kendisi." Dedi ve merdivenlerden bir üst kata çıktı.

Ben geri önüme döndüm. Savaş  telefonuyla oynamaya devam etti. Dakikalar sonra ayağa kalktığını duydum. Ve masaya doğru gelip tam karşıma oturdu. Ona sorarcasına bakarken cebinden bir telefon çıkarıp masaya koydu. Bir dakika o benim mi telefonumdu? Maalesef evet...

"Bunu dün yerde buldum." Dediğinde, "Bulduğun için teşekkür ederim ama şimdi onu alabilir miyim?" Diyerek elimi uzattım. Cıkladı ve telefonu alıp ayağa kalktı. "Biraz bende kalsın, veririm bir ara." Dedikten sonra merdivenlere doğru yürümeye başladı.

"Bu arada ben çalışma odasında olacağım, sana iyi çalışmalar." Dedikten sonra yukarıya çıktı. Sonra alırım diye düşünüp dersime döndüm.
Fakat aradan yalnızca iki dakika geçmişti ki ayağa kalktım ve yukarıya çıkmaya başladım.

Savaş'ın odasının önüne geldiğimde sessizce nefes verip içeriye girdim. Kimse yoktu. Çok sessiz hareket ederek kapıyı kapattım ve kendisiyle götürmemesine dua ederek etrafa bakmaya başladım. Birkaç dakika sonra bir çekmecede bulmuştum. Hafif şaşırmıştım açıkçası. Çok kolay oldu bu?

Hızlı ve sessiz bir şekilde kapıya doğru yürüdüm. Fakat banyo kapısının açılmasıyla öylece kaldım. "Bir yere mi gidiyorsun çaylak?" Savaş'ın alaylı sesini duyduğumda gözlerimi sıkıca kapattım. Neden bekliyorsun aptal? Kaçsana!

İç sesime hak verdim ve ona döndüm. Fakat duş almış olduğunu ve altında tek bir havlunun olduğunu görmemle söyleyeceklerimi geri yuttum. "Hani çalışma odanda olacaktın sen?" Diye sordum birkaç saniye sonra. Omuz silkti, "karar değiştirdim." Dedi. "Bende benim olanı aldım." Diyerek arkama döndüm ve kapıyı açmaya çalıştım.

Ama açılmıyordu.

Bir kez daha yutkunarak ona döndüm. Elinde küçük bir kumanda vardı. "Güzel sistem değil mi? Tek bir tuşa basmamla kapı kilitleniyor." Dedi ve bana doğru gelmeye başladı. Telefonu arkama alırken, "Ama benim telefonum ve alabilirim! Şimdi aç şu kapıyı." Diye çıkıştım.

"Ayrıca altında tek bir havlu olduğunun farkında mısın?! Her an düşecekmiş gibi duruyor, eğer gerçek bir sapık değilsen bunu istemezsin." Dedim ve kenardan koşarak ondan uzaklaştım.

"Of çaylak, çok sıkıcısın." Dedi. "Evet evet öyle, orada ayı gibi durmayı kesip kenara çekil ve kapıyı aç. Rica ediyorum." Dediğimde telefonu çalmaya başladı. Masanın üzerinden alıp kimin aradığına baktı. Ardından açtı.

"Efendim güzelim?" Dediğinde kaşlarım şaşkınca havalandı. Allah bilir yine hangi sahte sevgilisiyle konuşuyordu. "Ne kadını?" Dedi kaşlarını çatarak. Böyle dediğine göre sevgilisi onu bir kadınla görmüştü. Sadece şu konuşmadan nasıl sevgilisi olduğunu düşündün?

Savaş'ın kaşları daha da çatılırken, "Söyle oradakilere, duydukları her boka inanmasınlar. O Barış'ın belasınıda sikeceğim az kaldı." Dedi öfkeli bir sesle. Benim buradaki varlığımı unutmuş gibiydi.

Dolandırıcılar Çetesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin