11. AJAN

6.8K 455 140
                                    

Keyifli okumalar.

"Herkes ne yapacağını anladı değil mi?" Savaş'ın tekrardan uyarması ile Ege bıkkınca, "Yahu anladık! Ben ve Ömer arabada kalıp sizi izleyeceğiz, ufak bir aksilik çıksa bile Ömer hemen müdahale edip sizi oradan kurtaracak. Bende mükemmel yeteneklerimi kullanıp Kemal Demir'i herkesin ortasında dijital bir şekilde ifşa edeceğim. Anladık." Dedi.

Büyük, siyah bir minibüste mekâna gelmiştik. Minibüste birkaç tane monitörden oluşan bir bilgisayar sistemi kurulmuştu. Ege, klavyeden bir şeyler yaparak mekânın içini gösteren kameraları bu monitörlerde açtı. Her yer görünüyordu. "Güzel, herkes şu kulaklıkları taksın." Dedi Savaş, ardından bir çantadan çıkardığı küçük, ajanların kullandığı cinsten olan kulaklıkları uzattı. "Her zamanki gibi haberleşmek için bunları kullanacağız." Dediğinde herkese verdi ama bana vermedi. Hazır ol, kesin bir şey yapacak.

Yanımdaki Savaş'a meraksız bir şekilde bakarken aniden bana doğru eğildi ve, "Düz dur, kıpırdama." Dedi. Ardından elindeki küçük kulaklığı kulağıma yerleştirdi. Bu sırada diğer eliyle saçlarımı kenara toplamıştı. Sıcak eliyle dokunması biraz garip hissettirmişti. "Ben takabilirdim," dediğim sırada saçlarımı bırakıp geri çekildi.

Beni duymazdan gelip, "İçerde olan kimse kulaklığı belli etmeyecek. Özellikle de çaylak sana söylüyorum, izlediğin aksiyon filmlerinde eminim görmüşsündür. Anlatmama gerek yok." Dediğinde, "Aa adama bak, kendini nasıl patron bellemiş." Dedi Ege. "Benim aksiyon filmleri izleyip izlememden sana ne?!" Dediğim sırada kapıyı açıp çoktan aşağı inmişti. Sürücü koltuğundaki Ömer, "Takma onu." Dedi. Ceren'de aşağı inince bir şey demeyip arabadan çıktım.

Minibüs mekânın arka sokağında durmuştu. "Az önce oranın önünden geçtik, dediğim gibi çok kalabalık ve herkes orada olacak. Dikkatli olalım." Dedi Savaş, ardından bana döndü. "Şimdi buraya bir araba gelecek ve sen onunla gidip içeriye gireceksin. Arkandan biz geleceğiz." Dediğinde stres olmuştum biraz. Yanımızda siyah bir araba durdu. "Şoför bizim bir adamımız," dedi ve arka kapıyı açtı. Mecburen arabaya bindim. Savaş kapıyı kapatıp yanıma oturdu ve bana döndü.

"Bugün evde dediklerimi unut çaylak. Hiçbir şey olmayacak, ayrıca sakin olmanı istiyorum. Biz etrafında olacağız, eğer orada bir sorun yaşarsan dışarı çıkıp işi bırakabilirsin. Zorlama yok, ha tabii şimdi de istemiyorum bu işi dersen eğer yine zorlama yok. Minibüse geçebilirsin." Dediğinde alt dudağımı ısırıp gözlerimi ellerime çevirdim.

"Yok, birazcık stres oldum ama işi bırakacak kadar değil. Ayrıca bana çocukmuşum ve hiçbir şey bilmiyormuşum gibi davranmayı kes. Kendi başımın çaresine bakabilirim. Şimdi gitsen iyi olur çünkü katılmam gereken bir davet var." Dedim ve saçlarımı havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde arkaya atıp başımı ona çevirdim.

Başını omuzuna yatırıp tek kaşını kaldırdı. "Bak sen çaylağa, aferim öğreniyorsun bu işi." Dediğinde göz devirdim. Ardından inmek için kapıyı açtı, "Son olarak, bu geceyi başarılı atlatırsak sana bir hediyem olacak. Patronundan çok seveceğin bir hediye." Dedi ve aşağı indi. "Ne hediyesi be?" Diye somurturken şoföre baktım. Savaş kapıyı kapatıp onun tarafına geçmişti ve camdan bir şeyler söylüyordu. Birkaç saniye sonra araba hareketlendi.

Birkaç dakika içinde mekânın önüne gelmiştik. 20'li yaşlarda duran şoför aşağı inip kapımı açtı. "Teşekkürler." Diyerek aşağı indim. "İyi günler." Dedikten sonra geri arabaya bindi. Derin bir nefes alıp iki tane korumanın olduğu, üstün bir gösterişe sahip kapıya doğru ilerledim. Etrafta paparazziler vardı ve onları engelleyen korumalar vardı. Ayrıca sokağın tümü pahalı arabalarla doluydu.

İçeriye gireceğim sırada koruma adamlardan biri beni durdurdu. "Davetiyenizi görebilir miyiz?" Dedi kalın bir sesle. Davetiye mi?

Öylece kalakalırken kulaklıktan Savaş'ın sesini duydum. "Telefonunu çıkar ve Ege'nin sana gönderdiği fotoğrafı göster." Dediğini yapıp telefonumu çıkarıp mesajlardan Ege'nin göndermiş olduğu mesaja tıkladım. Bir fotoğraf açılınca hiç beklemeden adamlara gösterdim. Saniyeler sonra içerdeydim. Derin bir nefes verirken Ege'nin sesini duydum.

Dolandırıcılar Çetesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin