5. ÇAYLAK

7.9K 492 202
                                    

Keyifli okumalar.

"koluma gir." Diye emir verdi. Ona ters ters bakmaya başladım. "Savaş," dedim. Bana döndü, "evet?"

Etrafa baktım, kimsenin bize bakmadığına emin olduğumda çok sert olmayan bir tokadı Savaş'a geçirdim. Başı hafif yana dönmüştü. "Bana emir verme, anlamıyor musun? Daha kibar ol. Ayrıca çok emrivaki oldu bu iş." Dedim ve koluna girdim. Savaş ise dudaklarını oynatıp bana ya sövüyordu ya da söyleniyordu. "Tokat manyağı oldum amına koyayım." Dediğini duydum ama.

Savaş dikleşip ciddi bakışlarını etrafa atmaya başladı. "bu tokadı neden attın?" Diye sordu. Omuz silktim. "Her şey için. Bu arada benden yine dayak yedin." Dedim alayla.

"Öyle mi?" Dedi. "Evet." Dediğimde, "Ben izin veriyorum şimdilik, bugünü atlatalım, bir daha bana vurmayı bırak, dokunamazsın bile." Dedi. "Kesin öyledir canım." Diye devam ettiğim sırada mekâna girmiştik.

Yüzüne yalancı ve kötü adam gülümsemesini takınırken, "Dediklerimi unutma ve dedikleri hiçbir şeye karşılık verme. Onayla geç, unutma ki işin ucunda hayatında göremeyeceğin kadar çok mevla var." Dedi sadece benim duyabileceğim bir şekilde. "Tamam." Dedim sadece.

Resepsiyona geldiğimizde, "Hoşgeldiniz. Randevunuz var mıydı?" Dedi görevli adam. Savaş boğazını temizleyip, "Semih beyin misafirleriyiz." Dedi. İkna edici,  rol yaparken kullandığı ses tonunu kullanmıştı.

"Ah pardon," dedi ve, "Ahmet! Gelir misin?" Diye birine seslendi adam. Ahmet denilen kişi yanımıza geldiğinde oha dememek için kendimi zor tuttum. Karşımda garson kıyafeti giymiş bir Ege vardı.

"Misafirlerimizi Semih beyin masasına götürür müsün?" Dedi adam. Ege onaylayıp bize yolu gösterdi. Ben bile şu an bizi tanımadığına inanmıştım.

Bir adım önümüzden yürürken, "Savaşko, umarım bir gün gaylar tarafından tecavüze uğrarsın. Şu halime bak." Dedi öfkeli ve kısık bir sesle. Gülmemek için dudaklarımı bastırırken, "Kıyafet baya yakışmış ama." Dedi Savaş alayla.

Ege başını hafifçe çevirip bana baktı ve geri önüne döndü. "Yalnız Taliya'cığım taş gibi olmuşsun. Buradan sonra bodrum'a falan mı geçiyorsun?" Dedi Ege. Savaş boğazını temizlerken, "ah maalesef." Diye mırıldandım.

"Buyrun efendim." Dedi Ege yine garson tavrına bürünerek. O sırada bir masanın yanında durmuştuk. 40'lo yaşlarda görünen, kır saçlı bir adam ve neredeyse sadece benden birkaç yaş büyük duran bir kadın vardı. Eğer bu ikisi, Savaş'ın bahsettiği kişilerse kusabilirdim. Adamın kızı yaşında bir karısı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim.

Bizi fark ettiklerinde ayağa kalktılar. "Hoşgeldiniz, bizde sizi bekliyorduk barış bey." Dedi adının Semih olduğunu hatırladığım adam. Onlar el sıkışırken etrafa bakındım, yan masada tanıdık olan iki kişi fark ettim.

Ömer ve Ceren buradaydı. Fakat bize hiç bakmıyor, aksine buraya göre gayet normal davranıyorlardı. Sohbet odağının ben olduğunu fark ettiğimde önüme döndüm.

"Size bahsettiğim kız." Dedi Savaş, benden bir mal gibi bahsetmişti ve bunu bilerek yaptığı aşırı belliydi. Sessiz kalmaya özen gösterdim yinede. Semih Tekdağ, arsızca her yerimi süzdü. Bundan çok rahatsız olduğum için çaktırmadan Savaş'ın kolunu sıktım.

Bunu fark etmişti fakat hiçbir şey yapmamıştı. "Adın Helen'di değil mi?" Dedi Semih. Başımı salladım sadece. Pis bir şekilde güldü, "Hayatının en büyük şansını kazanacaksın bu gece tatlım." Dedi. Bunun ne demek olduğunu bilmiyordum çünkü yanımdaki salak, hakkımda bir şey anlatmamıştı.

Dolandırıcılar Çetesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin