2. EV

10.7K 583 165
                                    


Keyifli okumalar.

"Hayır."

"Ne?"

"Ne demek ne? İşte çetenize katılmayı falan istemiyorum."

"Sen ciddisin? Kızım bak, kimler kimler bize katılmak istedi ama biz kabul etmedik. Değerini bilip kabul et." Savaş'a baygınca baktım.

"Ciddiyim. Madem kimler kimler katılmak istedi, git onları kabul et. Hem neden?" Dedim. Şu an resmi olarak tanışmış olduğum dolandırıcılar çetesi ile bir kafeye gelmiştik. Her şey hemen olup bitmişti, ve aniden kendimi onları reddederken bulmuştum.

"Bana bak, kimse küçük bir öğrenciye meraklı değil. Hatta ben bu fikre hiç katılmıyorum, kendini fazla kaptırma." Dedi Ömer karşımda çayını içerken. Kaşlarım çatıldı, "pardon? Madem katılmıyorsun, neden buradasın? Kendini fazla kaptıran konusunda şüpheliyim, bence yanına bakıp tekrar konuş." Dedim iğneleyici bir sesle. Daha şimdiden Ömer'den hoşlanmamıştım. Yaş olarak benden fazlasıyla büyük duruyor olabilir, hatta beni tek vuruşuyla yere yapıştırabilir ama her daim cevabımı verecektim.

Ömer çay bardağını sertçe masaya bıraktığında yerimden sıçramamak için kendimi zor tutmuştum. Ömer bey şimdiden böyle yapacaksanız biz kendi cenaze işlemlerimize başlayalım. Ne münasebet canım?

"Hop hop, sakin." Dedi yanımda oturan Ege. Ceren şu ana kadar hiç konuşmamıştı. "Bence hemen karar verme Talya kuşum, yarına kadar iyice düşünmelisin. Hem Sedat Peker gibi bakışlar atan bu koca adam da eminim öyle demek istemedi." Dedi Ege. Çantamı sırtıma takıp ayağa kalktım. "Kararımın değişeceğini pek sanmıyorum ama... Neyse. Baybay!" Diyerek yanlarından ayrıldım ve kafeden çıktım.

Daha Emir'in evine gidecektim. Telefonum olsa daha güzel olurdu, ve maalesef telefonu sattığım için şimdiden garipsemiştim. Tekrardan telefon almak için yola çıktım. Tanrım... Kararsız olmakta üstüme yok! Aynı fikirdeyiz!

İlk gördüğüm telefoncuya girip, "Çok pahalı olmayan, ama işime yarayacak bir telefon lazım." Dedim girer girmez. Adam beni onaylayıp telefonları gösterirken bir şey düşünmemeye çalışarak bakmaya başladım.

***
Neyseki iki bin liram cebimde kalmıştı. Elimdeki yeni telefonuma bakıp aklımda kalan numaraları kaydederken adrese gelmiştim. Okula yakın, turuncu ve yeni bir apartmandı burası. Emirin durumu aslında iyiydi. Bildiğim kadarıyla ailesi bilinen bir kıyafet markasının sahibiydi. Hatta o şirket işlerini sevmediği için okuduğunu söylemişti.

Derin bir nefes alıp 3. Dairenin ziline bastım. Birkaç saniye içinde kapı açılınca içeriye girdim. Asansörü es geçip merdivenleri birer birer tırmandım. Dairenin önüne geldiğimde kapının açık olduğunu gördüm. Tereddütle, "Emir?" Diye seslendim. "Buradayım, içeri gel lütfen!" Diye bağırdı içerden.

Bir şey söylemeyip içeri girdim ve kapıyı kapattım. Çok geçmeden Emir de gelmişti. "Hoş geldin, bir şeyler içer misin?" Diye sordu. "Hayır sağ ol. Yeterince zaman kaybettim, bir an önce işe başlasam iyi olur." Dedim dağınık kolilere göz gezdirirken. Saçlarını dağıttı, "Pekâlâ, ağır şeyleri ben hallediyorum sende mutfakta ki eşyaları yerleştir olur mu?" Diye sordu. Başımı sallayıp montumu çıkardım ve "Olur." Dedim.

Sonrası hızlı geçmişti, Emir'in eğlenceli sohbetleri eşliğinde evin çoğunu halletmiştik. Hatta akşam olmuştu. Yerleri silme işini de bitirdikten sonra saate baktım. 21.15'ti. kovayı ve pas pası balkona bırakıp, "Emir, daha yapılacak bir şey var mı?" Diye sordum odasına giderek. Saatine bakıp, "Bitti neredeyse her şey. Tekrardan teşekkür ederim Talya. Gerçi koskoca bir evi dizmeme yardım ettin, teşekkür az olur. Sana bir akşam yemeği ısmarlamak istiyorum." Dediğinde gülerek başımı iki yana salladım.

Dolandırıcılar Çetesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin