Arda komutan ile Gizem göz göze geldi. Arda komutan:
"Senin adının Gizem olduğunu sanıyordum. Daha yeni buranın ustası sana öyle dedi de."
Deyince Gizem tam cevap verecek iken Ömer onların yanına gitti ve:
" Aslında adı Gizem de biz Ay diyoruz. Ay: karanlığın içindeki ışık demek Gizem de o kadar karanlığın içindeki hiç sönmeyen ışık. O yüzden bizde Ay diyoruz. Bir nevi lakap." Gizem kendisi yerine açıklama yapan Ömer'i tebessüm ile izlerken Arda komutan ise Gizem'i inceliyordu. Sokak lambasının altında patlayan yeşil gözleri ve dalgalı kumral saçlarını.
Ama bunlar tesadüfdü değil mi? Ay öleli 8 yıl olmuştu. Hem zaten adı da Gizem idi. Gizem yine büyük ve sıcak bir gülümseme ile:
"Afiyet olsun" dedi. Arda komutan içinden' ne güzel gülüyor.' diye geçirdi. Gizem ve Ömer Haldun ustanın yanına doğru gittiler:
"Haldun amca benim gitmem lazım bizimkiler bekliyormuş. Sorun olur mu"
"Yok kızım sağol hadi size iyi eğlenceler"
Gizem ve Ömer büfeden ayrılıyorlar idi. Arda komutan yine dalmıştı. Gizem'e. Omuzumda bir el hissetmesi ile irkilerek arkasını döndü. Turan:
"Komutanım yine daldınız iyi misiniz?"
"İyiyim koçum iyiyim. Sadece Ay'a benzettim. Gerçi benimki de saçma bir düşünce idi sonuçta o öleli 8 yıl oldu "dedi demesine de içinden bir ses hala onun Ay olduğunu söylüyordu. Ama sonuçta içindeki sesti o ve miniği ölmüştü. Düşüncelerini bölen Emre'nin sesiydi:
"Komutanım isterseniz eve gidin. Bugün sizin için yeterince zordu"
"Haklısın Emre hadi size iyi akşamlar"
&İyi akşamlar komutanım.
Arda komutan girmeden önce Haldun ustaya yaklaştı:
"Usta bir bakar mısın?"
"Buyur oğlum "
"Daha yeni ki kız hep gekirmi buraya?"
"Daha yeni kız derke- ha Gizem mi? Hafta sonları kalabalık olduğu için 7 gibi gelir ve yardım eder niye sordun oğlum bir şey mi oldu ?"
Dedi endişeli bir ses tonu ile.
"Yok usta bir şey olmadı ben yeni taşındım buraya da etraftakikeri tanımak istiyorum.""Ooo hoş geldin ozaman mahallemize. Ben Haldun. Ama sen bana Haldun dayı diyebilirsin."
"Hoşbulduk Haldun dayı hadi kolay gelsin "
Arda komutan oradan ayrıldı. Evi büfeye yakındı ama o Gizem'i takip edip yolunu uzatmaya karar verdi. İçten içe nerede oturduğunu merak ediyordu. Gizem'in geldiği yeri görünce kaşlarını çattı. Geldiği yerde sorun yoktu normal tatlı bir evdi. Ama onu asıl sinirlendiren evin bahçesindeki ağacın dibine sızmış bir adamdı. Arda komutan içinden acaba babası mı diye geçirdi. Gizem'in başına bir şey gelir diye o eve girene kadar bekledi. Kız sakince eve girince kapıdan ses geldi. Sanırım kilitlemişti. Küçük kızın güvende olduğuna kanaat getirince kendi evinin yolunu tuttu...
SABAH OLUNCA
Gökyüzü Tim'inin bugün görevi yoktu ama Salı günü bir kampa baskın yapacaklardı bu yüzden planların üstünden geçip yeni gelen istihbaratlar ile ilgili konuşacaklardı.
GİZEM 'in Ağzından
Sabah olunca aklıma direk dün gördüğüm abi geldi. Hani bana ' adının Gizem olduğunu sanıyordum ' diyen kişi. Niye öyle demişti. Genelde kimse sormazdı . İki ismi var diye düşünürlerdi belki de. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Yaz olduğu için havalar sıcaktı bu yüzden fazla kısa olmayan bir şort ve tişört giyindim. Kahvaltı yapmayı pek sevmedim ama yine de kahvaltı önemliydi diye atıştırırdım. Ekmek bitmişti. Tam bakkala gidecekken telefonum çaldı.
💎Suemm💎 arıyor. Sude atıyordu hemen açtım:
"Günaydın Gizemmm"
"Günaydın suecim bir şey mi oldu?"
"Knk sana kaç kere diyicez sabah uyanınca şu gruba bak diye. Neyse ki ben bakmıyacağını düşündüğüm için aradım."
"Sude korkuyorum kötü bir şey mi var?"
"Ay yok kanka hepimiz ailelerimizden izin aldık bir kaç şey alıcaz yada getircez dışarda hep beraber kahvaltı yapicaz sende hazırsan marketde buluşalım."
Sude'nin bu dediğine ufak bir tebessüm ettim gerçi o görmedi ama olsun. Eğer birimiz bir şey planladi ise diğerleri de ona uyardı. Yani anca beraber kanca beraberdik:"Tamam knk hemen geliyorum bir şey lazım mı?"
"Yok knk sen market gel ordan da alıcaklarımızı alıp geçeriz."
"Ok bye"
"Bye"
Telefonu kapattım ve yanıma cüzdanımı alıp çıktım. Para konusunda sıkıntı çekmezdim.
Hıh aklıma geldikçe hüzünlenirim.' Fransa da ünlü bir iş adamı: Yankı Ariel. Annesi Türk babası ise Farnsız idi. Babası anlamadığı bir sebepten ötürü önce annesini sorna babasını vurup öldürür. Yankı ozaman 18 yaşındadır. Reşit olduğu için şirketin yönetimi ona geçer. Bir gün bir iş seyahatinden dönerken arabası bozulur. Şoför ve bur bir kaç adamı arabaya bakarken Yankı mahalledeki bir kırathaneye girer. Bir masaya oturur sonra telefonu çalar:
"-"
" Yok aslanım anlaşamadık eğer anlaşma olsaydı o şirketin varisi ilerde bizim şirketide yöneticimiş.
"-"
"Ayn bende kabul etmedim zaten. Başka biri benim şirketimi yönetemez keşke diyorum bazen bir kardeşim olsa şöyle bana benzeyen. "
"-"
" Tmm tmm koçum görüşürüz."
Yankı sinirle telefonu masaya bırakır. Hep bir kardeşi olsun istemiştir. Evlatlık alabilirdi ama öz gibi durmasını kendisi kadar olmasa da sarı saçlı ela bile olsa renkli gözlü olmasını istiyordu. Bu da biraz zordu. Aslında ayrımcılık yapmazdı ama eğer etrafındakiler onun üvey olduğunu anlarsa o gidince kötü davranabilirler diye düşünüyordu.
O sırada masaya bir adam yaklaştı.
Bilin bakalım kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK OYUN
Action*Spoi isterseniz yada konuyu tam anlamak Peri Kızı bölümüne bakın Bir bebek vardı;Ay. Babası asker... Ailesi 2.5 yaşındayken kaçırıldı, öldü... Kendisi kayboldu, öldü sanıldı... Babası ölmeden önce onu devresinde Arda'ya emanet etti... Arda Ay'ı...