17

50 9 1
                                    

Koynum da uyuyan güzele baktım. Pardon perime... Güzelime... Hala hastane odasındaydık. Demir doktor ile konuşuyordu. Taburcu işlemleri falan filan.  Açıkçası beni ilgilendiren tek konu vardı. O da velayet... Hemen açsam iyi olacaktı, kardeşimi ne olduğu belli olmayan biri ile bırakacak değildim. Ama önceliğim onun psikolojisi... Hemşir olayı ile iyice kimseye güvenmez olmuştum. Pedegog filan da olmazdı. Şu an ki tek güvenim perimin güçlü oluşuydu. Ama bu durumu da çözecektim.

Artık güçlü durmasına gerek yoktu. Ben vardım. Güçlü durmasa da olurdu. Ben yeterdim ona. Böyle de iyice kıskanç abilere benzedim... Siktir!

Kapı hızla açılmıştı. Ne var sanki hızla açıyorsunuz.

"Komutanım!"

Bak bir de bağırıyor. Eğer perim olmasaydı sorardım ben sana da... Gerçi sinirle bakan gözlerin yetmişti. Kalender önce bana baktı ve yutkundu. Daha sonra perime baktı. Gözlerin de şevkat belirdi. Yatağa biraz daha yaklaştı.

"Komutanım, doktor gidebilirsiniz dedi. Taburcu işlemleri de tamam."

Başımı salladım. Tekrar perime döndüm ama Kalender konuşuca ona baktım. İki dakika baktır mıyorsunuz .

"Komutanım. O çok güzel. Masum. Nasıl zarar verdiler ona?  Narin... Gittiğinde canımdan can da götürmüştü. Ama şimdi Gizem geldi. Meleğim. Gitmez değil mi komutanım? Almazlar onu? Almasınlar, yapamam. Dayanamam komutanım."

Acıyla gözlerimi yumdum. Kalender şu an çocuktan farksızdı. Kalander bile bazen bu yaşta çocuk gibi olurken benim perim neden olamamıştı? Neden izin vermemişlerdi ki?

"Alamaz kimse perimi benden. Gerekirse kaçırırım kayboluruz beraber ama kimsenin onu almasına izin vermem!"

Sesimi biraz yükseltmem ile perim mırıldanmıştı.

"İzin vermeyiz komutanım. Çıkalım?"

Başımı salladım ve perimi kucağıma aldım. Artık dokunmamdan rahatsız değildi bu yüzden rahattım. Beraber hastaneden çıktık. Emre'nin arabasını görünce o tarafa doğru yürümeye başladım. Kalender öne geçti bende kardeşim ile arkaya... Bana kalsa kucağım da rahattı ama uyanınca belki rahatsız olurdu, dizime yatırdım. Daha sonra Emre'ye baktım.

"Halettim komutanım. Zeynep'e rica ettim gerekenleri ayarladı."

Başım ile onayladım. Perime giyecek  eşya filan aldırtmıştı. Evinde vardır ama hem eşyalarını izinsiz ellemek olmazdı hem de o evden uzak dursak ikimiz için de iyiydi. Kaşlarımı kaldırdım.

"Emre"

"Efem?"

"Zeynep'e ne dedin?"

"Kardeşiniz dedim"

Başımı salladım. Zeynep kankası Sare'den bir şey saklamazdı. Eh Sare biliyorsa yakında herkes öğrenirdi. Daha babam ile bile bu konuyu konuşamamıştık.  Yapılacak çok fazla şey vardı. Ama benim kardeşimin yıllarca çektiklerinin yanında yapmam gerekenler bir hiçti. Sırf bu yüzden bu konu da yakınmaya hakkım yoktu. Araba binanın önünde durunca önce Emre kapıyı açtı ve perimi aldı.

Bende Emre'den alacakken binaya girdi. Eğer uykuda olmasaydı ben biliyordum ne yapacağımı da... Eve girer girmez perim için hazır olan odaya yatırdık. Pek bir şey yoktu aslında. Düzenlemeyi eşyaları filan onun istediği gibi dizmek istiyordum. Emre onu yatırınca mırıldandı.

Çok güzeldi.

Zihninde Kaya'nın sözleri geçti. Nasıl koruyacaktım onu? Zarar gelmesini nasıl engelleyecektim?  Aklıma gelen şey yüzüm düştü. Eğer ben bu mahalleye taşınmasam belki de kardeşimi hiç bulamayacaktım. Yada Gizem'i görmesem aklıma hiç Ay gelmeyecek ve yıllar önce kapanan bu mevzuyu açmayacaktım.

BÜYÜK OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin