Uçsuz koyu mavi denize bakıyordu öylece.
Kayalıkların tepesinden.
Derin nefes aldı, iyice aklına kazıdı bu anı.
Oturdu en uca. Ufukta güneşin batışını izledi uzunca.
Okyanusun temiz, ferah havasını ciğerlerine doldurdu sonuna kadar. Bu kokuyu sonsuza dek hatırlamak istiyordu.
Aşağı kaydı gözü. Sert kayalar ve hırçın dalgalara.
Hava serindi, rüzgar saçlarını dağıtıyordu hunharca.
Titreyen elleriyle kayaları sıktı.
Son bir kez nefes aldı.
Ve kendini itip aşağı bıraktı.
Önce havada süzüldü, siyah hırkası omuzlarından süzülüp gökyüzüne karıştı.
Beyaz elbisesi rüzgarla dalgalandı.
Ardından suya karıştı.
Kıyafetleri ıslandı, maviliğin dibine doğru çekildi.
Gözlerini yavaşça açtı, bulanık lacivert dışında görünen tek şey suya hafifçe vuran günün son ışıklarıydı.
Bir süre sabit kaldı öylece. Bunu kabulleniyordu, kabullenmek istiyordu.
Beyni ise nefes alamadığını hissettiğinde buna izin vermedi.
Vücudu kendinden izinsiz hareket etti, çırpınmaya başladı.
Yüzeye çıkmaya çalıştı, sert dalgalar iste onu geri ittirdi.
Son umutlarla hala çırpınıyordu, o mavi hapisten kurtulmak için.
Tam yüzeye çıktığını sanarken akşam rüzgarıyla devasalaşmış sert bir dalga ona vurdu.
Onu en dibe ittirdi.
Denizin pek derin olmayan bu kısmında kayalıklar vardı.
Kafasını bir kayaya çarptı.
Hareketi tamamen kesilmişti, kafasından suya kan karışıyordu.
Burnundan birkaç kabarcık çıktı son olarak, yüzeye çıkamadan dalgalara karıştı o da.
Şimdi sadece bir mavinin içinde süzülüyordu beyaz elbisesi ve dağınık saçlarıyla, hareketsizce.
Hayat ona bunu yaptıracak ne yaşatmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa Hikayeler
Short StoryKendi yazdığım kısa kurgu hikayeler. Gerisini kendiniz hayal etmeniz gerekebilir. Kelimelerde kendinizi bulacağınız, satırların arasında dalıp gideceğiniz bir okumaya hazır olun. Tarzım biraz farklı etkilenecek olanların okumaması rica olunur. Kısa...