Osmanlı yüzüyü. Bölüm 42

13 2 0
                                    

METEHAN.

Kerimin emarı çekildikten sonra Binnurun bana verdigi umutla az bi sakinlemiştim ondan Kerim"lerin evlilik yıldönümü için yardım istedim.İtiraz etmeden memuniyetle kadul etmişti ki Kerimi de Mihribanı da çok sevdigini biliyordum.Üstelik özel bişey olsun dedim kulagıma harika bi fikir söyledi.Dag evinde sakin güzel bir gün.Doktor böyle romantik miydi?

Neyse hiç kurcamadan İlyası arayıp hall etmiştim ki Kerim"in de en sevdigi dogayla başbaşa olmaktı hemde kalabalıktan uzak sesiz ve sakinlikte.Eminim bu hediyemizden her ikisi memun olacaklarıdı  ama  başka bi hediye için  de kapalı çarşının yolunu tutduk.

Birlikte arabaların yanına gelmiştik bizi İlyas götürsün dedim bu sefer de itiraz etmeden kabul etti.Gerçi onun peşpeşe bişeylere itiraz etmeden kabul etmesine alışkın degildim ama  anlaşılan doktor bu sabah iyi tarafından kalkmış.

Ya da Kerim"in olumlu filminden etkilenmiş nee,.

İlyas bizi kapalı çarşıya götürmüştü eski tanıdıgımız kuyumcudan Mihriban"a güzel bir boyunbagı seçti.Hiç altın takı takmazdı doktor hanım ama baya zevkliymiş.Üstüne Kerim abime de bi tane gümüş bileklik begenince bi tanesini de bana uzattı, buda sana benden olsun diye.

Hayır kabul etmiyorum. Edersem sana heidye hakı dogar, onu da sen kabul etmeyecegine göre,..  

Gülüşünü yüzene yaymış, tamam dedi söz bi daha hediye verdiyinde aklıma yatarsa alıcam dedi hemen mor renkli ince bir işlemelerle kaplı boyunbagıyı alıp avuclarına burakınca,. o güzelim gözleri irildi.

Ama bunlar mor  safir? çok pahalı,.

Doktor hanım lütfen kırma beni zaten halimi görüyorsun dedim boynumdan asılan koluma güldü.Ve bu sefer direnmeden hediyeyi kabul etmişti benim gümüş kolbagımı da bileyime hevesle baglayarak sakın çıkarma dedi.

Tamam emir büyük yerden çıkarmam.Onunla her şeyin  tadı çok güzel, o sevmedigim alış veriş bile.Hatta pazarda bile saatlerce geze bilirdim ama benim durumumu göz önünde bulunduran disiplinli  doktor konaga dönelim dinlenmen lazım diye noktayı koymuş, çarşıyı bile gezmeden konaga dönmüştük.İyiki de dönmüştük ki,  kendimi çok yorgun hiss edince biraz uzanayım  niyetine odama çıkıp yatagıma uzandım ama bi uykuya dalmışım.Uyandıgımda da zaten akşam olmuştu kalktım.Hiç acıkmamıştım ama Kerime hatır sofraya indim ve  sofrada bulunan bayram havasından içime bir dargınlık çöktü.

Hele hele Mihriban"ın parlayan gözleri, Kerim abimin çıkacak cevablarla ilgili umutlarını gördüm yaaa işte bi öküz oturdu içime.Yaa Ankaradan olumsuz bi karar çıkarsa?,,,

Yemekmi  yedim, zihir mi anlamadım ve  sofra kalktıgı  gibi de biraz dinlenmek istiyorum bahanesiyle odama çekilmiştim direk Ankarayı aradım.Ve orda bana aiit bulunan otel yöneticisi Hasan beyi görevlendirmiştim, hemen hastaneye gidiyorsun ve bana bi haber bildiriyorsun yoksa bu gece sabahı zor getirirdim.

**

Binnur"un faksla gönderdigi emar çekimine Ankaralı hocalar aslında sabah olunca bakacaklardı ama sagolsun Hasan bey iyi bi iş çıkarmış, yarın sabah yapılacak konsultasyona kalmadan  hastanede bulunan büyük ekseriyet hocaların tek tek fikrin öğrenerek güzel haberi bana vermişti.

Kerimin emeliyatına onay verildi, iyileşme oranı  yüzde doksan  dediginde gecenin dördü olmasına ramen çıktım odadan.Mutluluktan vucudmu sıcak basmış, böyle bi kanatlanmış gibi olmuştum.Açıkcası en son ne zaman böyle mutlu oldugumu da  hiç hatırlamıyorum.

Sahi insan ne zaman mutlu oluyordu ki?,

Babasının aldıgı ilk biskletle mi?

Benim hiç biskletim olmamıştı.

Kaderim Peşimde (devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin