Misafirlik. Bölüm 53

17 2 0
                                    


Metehan Ateş.

Nişandan  bi hafta geçmişti ve bu akşam Vedat Aydoğana misafirliğe gidecektik. Bu davette doktor hanım önce o kadar da hevesli görünmese de aklında ne tilkiler döndüyse artık pazar olsun diye günleri  iple çekmişti.

Üstelik nişan törenine giyim hazırlığını bile ben yapar iken bu davette dükan dükan gezmiş elbise aramışdı.Bu günler içinde hiç bir bilgiye ulaşamasam da doktorun tavırlarıyla Vedat beyin onun babası olduğuna nerdeyse emindim.

Sadece elimde bi kanıt yoktu ve  açıkcası hiç bi karanlığı kurcamak istemiyordum.Bunun için de iki sebebeim vardı. Biri babam kadar sevdigim adama bi türlü toz konduramıyor, onun Binnur"un anlatıgı aşşalık adam olmasından korkarak, vede o olmaması için dua ederken, ikincisi  her defasında olduğu gibi bu sefer de doktorun bana güvenerek kendi anlatmasını tercih etmiştim.

Anlatacağından da emindim çünki o adamın bana yakın olmasından sanki bana da kızğınlığını sezmiştim ve  o duyğuları yok olduğunda mutlaka dili çözülecekdi. Tek yapacağım şey sabırla doktorumu bekleyecektim.

**

Odamda hazırlanıp çıkmıştım telefonum çalıyor.

İyi akşamlar Şafak.

İyi akşamlar Metecim, kusura bakma rahatsız ettim ama şu İzmir konusun konuacaktım.

Konuşacak bişey yok Şafak sana kendi işinle kendin ilgilen dedim.

Ama Mete bir haftayı orda kalmam gerekecek.

Sende kalırsın Şafak, işinden önemli  ne var yani.Özgür kadınsın git kendi tanıtımını en güzel şekilde kendin yap.

 Öyle mi dersin?

Evet Şafak öyle diyorum çünki işini cidiye almayanlara işim olmaz bilirsin.Sana yardım olsun diye ben bi adım attımsa sende elini taşın altına koyacaksın artık.

Tamam tamam yarın yola çıkarım, ikna ettin beni.

Anlaştık o zaman.

Peki iyi geceler, İzmirden dönünce görüşürüz.

**

Kapatmıştım Binnur"un kapısını çaldım.Hastaneden baya bi erkenden dönmüştü ve odasına kapandığı saatler olmuştu.Gel demesiyle kapını açtım ve karşımda güzelliyiyle baş döndüren bi kadın vardı.

Üzerinde beyaz püskürlü dizden bi elbise, püskürleri dizinin altına inmiş, koları kısa kol, bileyinde siyah bir kolbağı, boynunda aynısından.Saatini çıkarmıştı kolundan, hayret ilk kez çıkarmıştı. Niye çıkardı ki?,,

Bileyinde bulunan lekeyi kapatmak adına da bileyine bağladığı aynı elbisesinden olan püskürlü, siyah cizmeli  desmal çok havalıydı.Saçların önden arkaya toplayıp arkasın büklüm büklüm açık burakmıştı.

Ayağına giydiyi topulku da en pahalı marakalardan birine aittdi ki onun hiç marka giyen haline fazla  tanık olmamıştım.Üstelik yatağın üzerinde hazır beklettiyi çanta bu sefer kocaman olanlardan degil küçük havalı ama pahalı bişeydi.

Kısası doktor bi akşam yemeyi için ahbab evine giden birisinden daha fazla özen göstermişti diye bilirim.Şaşkın şaşkın baktığımı görünce elini benine koyup podyumda yürür gibi cama doğru yürüdü.Ve bana döndügünde bi kaşı havada ne o dedi,,

Çok mu güzel olmuşum dilin mi tutuldu?

Yoksa çok mu rüküştür, şaşıp kaldın mı?

Çok güzel olmuşsun da sanki biraz abartmışsın dedim bi kahakha attı.Aslında bu tavlrı bile tek başına onu ele veriyordu ki, istenmeyen bi çocuk olaraktan, atılmış bi çocuk olaraktan  incinmiş gururnu okşuyordu.Elbet bu hiç bi yarayı sarmaya yetmezdi ama yine de hırsını, öfkesini azda olsa dindirdirdi ki ," bak ben burdayım, istemediyin o kız çocuğu olaraktan dimdik ayaktayım" diye bağrıyordu.

Kaderim Peşimde (devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin