"Hayır anlamadım." Sabrım sınanıyordu ve nedense bunu bilerek yapıyormuş gibi hissediyordum. "Çünkü formülü kullanmıyorsun." Taehyung ders çalışırken yanıma gelmiş kendisine de çalıştırmamı söylemişti. Anlattıklarımı anlamıyor, anlamak için de uğraşmıyordu. "Kullandım işte burda." Başımı masaya, kitabın üstüne düşürmüş sıkıntılı bir nefes vermiştim. "Bence sen bugün yeterince çalıştın bırak artık."
Başımı masadan kaldırmış kenarda duran kurabiyelerden birini ağzıma sıkıştırmıştım. "Bence de çok çalıştım başım ağrıdı ya, huh." Çok çalışmış gibi arkasına yaslanmış ve parmaklarını şakaklarına yerleştirmişti. Sanarsın saatlerce çalışıyordu. Toplasan yirmi-yirmi beş dakika anca çalışıyordu ki bunun yarısını anlamayarak geçirdiğinden geriye pek bir şey kalmıyordu. Oturduğum sandalye bana dar gelmişti. Hızlıca sandalyeden kalkmış ve kollarımı havaya kaldırarak esnemiştim. Uzun süredir oturmanın verdiği etkiyle popom uyuşmuştu. "Çok sıcak.."
Ellerimle kendime yelpaze yaptığımda Taehyung ayağa kalkmış ve elimden tutmuştu. "Nereye?" Bahçeye doğru çıkmış beni de peşinden sürüklemişti. Güneş zaten yerince fazlaydı neden bahçeye çıkmıştık anlamamıştım. Elimden tutup beni havuzun önüne kadar sürüklemiş havuzun başına geldiğimizde ise durmuş ama elimi bırakmamıştı. "Ee, niye geldik buraya?" Tuttuğu elimi kendi omzuna yerleştirdiğinde sadece onu izledim. Sonrasında boştaki elini belime koymuş ve bana yaklaşmıştı. "Çok sıcak demiştin."
Evet demiştim ama o dibimdeyken daha da sıcaklamıştım bunu inkar edemezdim. Yavaşça dudaklarını yaladığında tek odağım orası olmuştu. "Ben de yardımcı olmak istedim." Kaşlarımı hafifçe çatmış ve dudaklarındaki bakışlarımı gözlerine çıkartmıştım. Yardımcı olmak? Nasıl yardımcı olmak?
Sorumu duymadan cevaplamıştı. Belimdeki elini sıkılaştırıp kendini geri attığında vermişti bana bunun cevabını. Bedenlerimiz hızlıca suyla buluşurken ben sadece şaşkındım. Böyle bir şey beklemiyordum açıkçası. Tüm bedenim suyun altına girdiğimde birden nefessiz kaldım. Bana haber vermeden düşürmüştü bizi. Yarım yamalak nefes alabilmiştim. Tabii beni kurtaran da o olmuştu. Suyun altından gelip beni kaldırmış ve suyun üstüne çıkartmıştı. Hızlıca nefes alıp ellerimi yüzüme yerleştirdim. İlk önce gözlerimi ovuşturmuş ardından ellerimi beni kucağında tutan bedenin omuzlarına yerleştirmiştim. "Sen manyak mısın!"
Bana küçük kahkahalar atarak bakıyordu. "Sıcakladım dedin banyo yapalım dedim ben de ne olmuş?" Alnına yapışan dalgalı saçlarıyla oldukça komik gözüküyordu. Bacaklarımı düşmemek adına hızlıca beline dolamış, kendi yapamadığından alnındaki saçlarını geriye itmiştim. Yapamıyordu çünkü elleri sıkıca belimi tutuyordu. "Ne banyosu manyak herif?"dedim gülümseyerek.
"Aşk banyosu."dedi o da bana kararlı şekilde gülümseyerek. Gözleri çok güzel gözüküyordu. Kahve'nin en güzel tonlarına ev sahipliği yapıyordu resmen. Aklım Jimin'e gitti birden. Yoongi için yaptığı büyük cesaretler geldi aklıma. Kendini sevimli biçimde komik duruma düşürmesi geldi. Neden ben de cesaretli olmayayım ki? En az Jimin kadar cesaretliydim ben de.
Yavaşça bana yaklaşan bedene bakarak yutkunmuş ardından sertçe kapanmıştım dudaklarına. Gözlerindeki şaşkınlığı görmenin ardından kendi gözlerimi kapatmıştım. Kollarımı boynuna doladığımda o da belimdeki ellerinden birini kafamın arkasına sabitlemiş ve bana dayanak olmuştu. Benim ellerim istemsizce ensesine gitmiş ensesindeki uzayan saçları çekiştirmişti. Taehyung alt dudağımı dişleri arasına hapsetttiğinde başım dönmüştü. Ezmeye başladığı dudağımla boğazımdan bir inleme çıkmış ve ağzımı aralamamı sağlamıştı.
Ağzımın içine kayan pürüzlü dil ile afallamış ne yapacağımı bilememştim. Öpüşmek benim için yeni bir şeyken bu kadar fazlasını nasıl karşılayacağımı bilmiyordum. Geri çekildiğinde hafifçe öne doğru gitmiştim ayrılmak istemezcesine. Nefes nefese kalmıştım fakat tanrı şahit o ayrılmasa asla geri çekilmezdim. "Bugün karpuz yok sanırım."dedi alnını alnıma yaslarken. Elini yanağıma atmış baş parmağı ile hafifçe okşamıştı. "Yok, bugün ki böğürtlenli."