Altı Yıl Sonra..
Patlayan flash'lar, konuşan muhabirler ve genç yaşta bir çok başarıya imza atmış Jeon Jungkook. Altı yıl sonra tekrar kendi toprakları üzerindeydi. Ne kadar mutlu olduğunu anlatacak kelime bulamıyordu ki önündeki çok konuşan muhabirlere bile gülümsüyordu.
"Efendim yeni projeniz hakkında bilgi verebilme şansınız var mı?"
"Bay Jeon, Bayan Lee ile çıkan dedikodular doğru mu efendim?"
Onları takmıyordu. Kadrajına giren siyah araba ve tanıdık olan şoför daha çok ilgi alanıydı. "Arkadaşlar, Bay Jeon çok yorgun." Jungkook arkasından gelen süslü bedene bakıp gülümsemişti. Jimin ise tüm dişlerini göstererek kameraya poz veriyordu. Kendisi çok ünlü bir modacı olmuştu. Okulunu bitirir bitirmez babası ona yardım etmiş ve küçük bir şirket kurmuşlardı. Fakat Jimin şirketi oldukça büyütmüş bir kaç içinde defile bile düzenlemişti. En genç modacıydı o.
Jungkook mu?
Jungkook, mimarlık bölümünü bitirmiş ardından Kim Holding'in Milanoda olan şirketlerinden birinin başına geçmişti. Sonrasında ise kendi Kim Holding hissedarı olarak bir şirket açmıştı. "JK" kolaydı evet ama akılda kalıcıydı. İmzalı mimar olarak çizimlerini hem satmış hem de faaliyete geçirmişti.
Arabaya binmelerine yardım eden şoför kapılarını açmış, bindikleri zaman da kapatmıştı. Tanrıya şükür kamera flashları siyah filmli camlara pek işlemiyordu. "Nereye efendim?" Şoförün sorusuyla Jungkook bir kaç saniye düşünmüştü. "Eve."dedi ardından.
"Ama ilk önce Jimin'i bırakalım, sorna senden küçük bir ricam olacak." Şoför başını hafifçe sallayıp aralarındaki camı kapattığında Jungkook gülümseyerek arkasına yaslanmıştı.
"Mutlu görünüyorsun."dedi Jimin.Jungkook ise 'nasıl mutlu olmam ki?' diye geçirdi içinden. "Herkesi çok özledim sadece." Jimin tek kaşını kısa süreli kaldırıp indirmiş ve bacak bacak üstüne atmıştı. "Çok değiştik, bizi tanırlar mı orasına bile şüpheliyim." Jungkook gülümseyerek arkadaşının bacağına vurmuştu. "Abartma o kadar da değil." Evet değişmişlerdi.
Mesela Jungkook saçlarını mullet bir model vermişti Jimin'in ısrarı üzerine. Kaş ve dudak piercing'i ve tek kolunu kaplayan dövmeleri vardı. Vücudu da iyice gelişmişti. En çok da eskin çene hattı göze çarpıyordu.
Jimin'in ondan eksik kalır yanı yoktu. Saçlarını bir ara pembe ve mor yapmıştı fakat şu an daha uzundu ve kahve rengiydi. Aralarına da sarı attırmıştı. Vücudu mankenlere taş çıkartabilirdi. O da sırtına ay'ın belli şekillerini alan dövme yaptırmıştı. Boydan boya omurgasını kaplayacak şekilde.
Jimin ona ters ters baktığında Jungkook teslim olmuş gibi ellerini kaldırdı. "Tamam belki biraz değişmişizdir. Kimse aynı değil." Bir süre sonra Jimin'in evinin önünde durdu araba. Eski anılar canlandı ikisinin de gözünde. Jimin, arkadaşına öpücük atarak arabadan inmiş ve vedalaşmıştı. Ne kadar süre oluyordu birbirlerinden ayrı kalalı?
Araba tekrar haraketlendiğinde Jungkook camı indirmiş ve dışarıyı seyretmişti. Özlemişti kendi memleketini. Altı yıldır hiç gelmiyordu buralara. Araba tekrar durduğunda Jungkook derin bir nefes aldı. Bayan Kim'in kendilerine hediye ettiği gökdelenin önündeydi. Daha doğrusu Taehyung'u ilk öptüğü yerde.
Bu düşünceyi hemen attı kafasından. Daha çok işi vardı. Eşyaları bir hafta önceden gelmişti ve şu an onları düzenlemesi gerekiyordu. Gittiği gibi gelmişti. Tek valizle ve aynı valizle. Binaya giriş yaptığında direkt asansörlere yönelmiş ve binmişti. Evin olduğu katın düğmesine bastı ve kapının kapanışını izledi yavaşça. İlk geldiği zaman çok heyecanlanmıştı. Burdaki kaplamalar hoşuna gitmişti hatırlıyordu.