"Diğerinden daha güzel olmuş."dedi arkasına yaslanıp elini karnına koymuştu. "Karnım şişti iyi yedim."dedi ardından. Bense ağzım açık bir şekilde izliyordum onu. "Şişmen çok normal değil mi? Üç paket ramyeon yedin." Elini havaya kaldrarak susmamı sağlamıştı. Dikleşerek önündeki tencereyi ortaya doğru itti yavaşça ardından kollarını masaya koydarak "İki, iki paket yedim üç değil."
Onu taklit ederek kollarımı masaya koymuştum ben de. Derin bir nefes almış bir kaç saniye gözlerimi kapatmıştım. "Yanlız benim kasemi de yedin. Sosislerimi de götürdün." Göz devirmiş ardından ayaklanmıştı. Ellerini havaya kaldırmış ve hafifçe gerilmişti. Bana sunduğu görüntü karşısında gülümsemeden edememiştim. Bana 'neden gülüyorsun bakışı atınca dudaklarımı birbirine bastırdım. "Göbeğin çıkmış."dedim işaret parmağımla hafifçe açılan göbeğini işaret ederek.
Kollarını hemen indirmiş ardından sweatshirt'ünü çekiştirmişti. "Çok yedim o yüzden normalde kaslarım var benim." Dalga geçer gibi başımı sallamış ardından küçük bir kahkaha bırakmıştım. Bana doğru bir adım atmış bir elini masaya diğerini ise oturduğum sandalyeye koymuştu. İstemsizce arkama yaslandığımda o da hiç çekinmeden öylece dibimde duruyordu. Ne konuşuyor ne haraket ediyordu. Sadece benimle göz teması kuruyordu. "Ah..film izleyelim mi?" Dilini yavaşça dudaklarında gezdirdiğinde bakışlarımı oraya indirmiştim saniyeliğine.
Dolgun ve pembe dudaklarına.
Yanlıştı. Tamamen yanlıştı. Çok saçma şeyler düşünüyordum ve Taehyung bunu tetikleyen şeyler yapıyordu. "İzleyelim bakalım." Hızlıca doğrulmuş ellerini zümrüt yeşili pijamalarının cebine sokarak mutfaktan çıkmıştı. Benim mickey mouse pijamamın yanında onun düz saten pijaması ve onu tamamlayan serbest bıraktığı sabahlığı ayrı zevklerimizin olduğunu belli ediyordu. "Hadi gel!"
Hızlıca sandalyeden kalkmış sekerek mutfaktan ayrılmıştım. Aynı şekilde ve hızda da salona giriş yaptım. "Ela ela ye ye-"
"Ne geveliyorsun? Ayrıca tavşan gibi zıplama da geç otur." Taehyung eğelencemi böldüğünde surat asmış yavaşça koltuğa adımlamıştım. L koltuğa ayaklarını uzatmış öylece uzanıyordu. Ayaklarımdaki tavşanlı paduflar ile koltuğa basmış Taehyung'un üzerinden geçmiştim. Bana ne yapıyorsun der gibi bakıyordu. Koltuğun köşesine oturup onu hafifçe ittirdiğimde beni reddetmemiş hafifçe kaymıştı. "Tüm koltuğa uzanmışsın ben de uzanmak istiyorum."
Bana bakıp hafifçe tebessüm ettiğinde kumandayı da eline almış eş zamanlı olarak film aramaya başlamıştı. "Aa..Romeo ve Juliet bu kalsın mı? Çok güzel aşıklar."dedim bacaklarımı kendime çekerken. Taehyung bana döndüğünde ben de ona dönmüştüm. Benimle göz temasını her seferinde çekinmeden kuruyordu. "Aslında Romeo ve Juliet aşkı karşılıklı değildi. Romeo Juliet'e aşıktı fakat Juliet Romeo'nun aşkına aşıktı." Bunları söylerken benimle olan göz temasını bir kez bile kesmemesi garip hissettirmişti. Karşısında başka birisi olsa yanlış anlayabilirdi de.
"Bunları düşündükçe aklıma ünlü bir yazarın sözü geliyor."dedi sakinlikle. Sertçe yutkunmuş titrekçe bir nefes almıştım. "Neymiş o söz?"dedim alt dudağımı dişlerken. Bakışlarını alt dudağıma indirdiğinde yanlış bir şey yaptığımı düşünüp serbest bıraktım dudağımı. O ise bir kaç saniye daha bakışmıştı dudaklarımla. Ardından tekrar göz teması kurdu benimle. "Belki de sen aşka aşıktın, ben üstüme alındım." Gözlerimi bir kaç kere kırpıştırmış ardından başımı televizyona çevirmiştim. "O zaman başka bir şey izleyelim?"
"İron man! İron man izleyeliim!"
...
"Of, olmuyor işte." Attığım top yere düşerken ses spor salonunda yankılanmıştı. Yoongi'nin 'Maç yapacağız bu sefer sen de olacaksın.' konuşmasının üstünden bir ders geçmişti ve ben çok başarısızdım. Topu alıp gelmek basket atmaktan daha yorucu hale gelmişti.