"Yani baban seni yetimhaneye bıraktıktan sonra yeniden evlendi ve üvey annen ve baban ölünce bu bücür de sana kaldı? Öyle mi?" Namjoon anladıklarını özetlediğinde Yugyeom da onu onaylamıştı. "Aynen öyle." Yugyeom koltukta geriye yaslanmış sıkıntılı bir nefes vermişti. Kendine zar zor yetiyordu şimdi ise bir kardeş çıkmıştı başına. "Ne zaman geldi?"diye soru yöneltti Jimin ortadaki gerginliğin farkına varıp.
"Dün gece geldi, ondan önce teyzesi ve eniştesiyle kalıyormuş orda rahat edemeyince buraya geldi. Tabii burda da pek rahat değil sanırım hm?" Yugyeom sonlara doğru gülerek yanında oturan çekingen çocuğa dönmüştü. "Hayır, burası ordan bin kat daha iyi. Ayrıca sen de iyi davranıyorsun."diyerek cevapladı onu çocuk. "Adın ne?" Jungkook'un sorusuyla çocuk başını kaldırıp göz teması kurmuştu. "Beomgyu"
"Ben de Jungkook, memnun oldum." Çocuk iamini duyar duymaz gözleri açılmıştı. "Woah, seni dünden beri anlatıyor tanıyor gibiyim emin ol." Jungkook ona gülümsemiş sonrasında bakışlarını arkadaşlarına çevirmişti. "Bunlar da arkadaşlarım."
Çocuk hepsine tek tek baktığında içlerinden bir tanesinde gözlerini durdurmuştu. "Seni tanıyorum! Defilelerinin hepsini televizyondan takip ediyordum hepsi de çok başarılı. Neden bana ünlü arkadaşların olduğunu söylemedin!" Jimin gelen iltifatla şekilden şekile girmişti. Elini havada sallayarak mahçup numarası yapıyordu. "Bu çocuğu şimdiden çok sevdim."
Beomgyu utangaç şekilde gülümsemiş ve başını eğmişti tekrardan. "Ben dışark çıkabilir miyim? Arkadaşlarımla cafe'de buluşmak için anlaşmıştık." Yugyeom onu başıyla onayladığında hemen ayaklanmıştı. Gözden kaybolup odaya gittiğinde çok sürmeden geri gelmişti. Elinde tuttuğu cüzdandan bir miktar para çıkartmış ve kardeşine uzatmıştı. Yanlızlığın ne olduğunu iyi biliyordu ve onun yanlız hissetmesini istemiyordu. Üvey bile olsa. "Hyung, benim param var teşekkür ederim."
Beomgyu koltuğu. kenarında duran çantasını almış ve sırtına geçirmişti. Küçük salondaki herkesin önünde eğilmiş ardından evden çıkmıştı. Hepsi birden karşılarıbda oturan Yugyeom'a dönmüştü. "Aklında ne var?" Taehyung'un sorusuyla Yugyeom sıkıntılı bir nefes vermişti. "Ek iş bulmam gerek sanırım."
"Kendine bu kadar yüklenemezsin, zaten şu an ki işte yeterince yoruluyorsun." diyerek yükselen Hoseoka karşı Yugyeom kaşlarını çatmıştı. "Ne yapmamı bekliyorsun? Onu ortada bırakmamı mı?" Hoseok bir şey diyememişti. Herkes ortadaki gerilimin farkındaydı da. "Tabii ki ortada bırakamazsın fakat biraz destek olsak hiç fena olmaz hm?" Jungkook yumuşak bir tavırla konuşmuş elini Yugyeom'un dizine koymuştu. "Sizden yardım alamam."
"Yugyeom ben yabancı değilim. Biz beraber büyüdük eğer o çocuğun iyi olmasını istiyorsan yardımı kabul et." Yugyeom diyecek bir şey bulamıyordu. Yardıma ihtiyacj vardı evet fakat bunu isteyerek küçük düşmek istemiyordu. "Yada tam bir yardım yerine yarım bir yardım?" Jimin konuştuğu zaman bu sefer bütün gözler ona döndü. "O nasıl olacak?" diye soran Jin'e gülerek cevap verdi.
"Hep beraber önce bu mobilyalardan kurtulalım. Ne bileyim sonrasında güzelce evi boyarız." Mobilyalar oldukça eskiydi ve evin duvarları kötü durumdaydı. "Attığımız mobilyalar yerine de yenilerini sipariş..edemeyiz." lafını değiştirme sebebi Yugyeom'un ona izin vermeyen bakkşlarıydı. "Yenisini almayız o zaman biz de." diye atılan Jungkook koltukta biraz öne kaymıştı.
"Şu an oturduğum dairede daha önceden hiç kulöanmadığım eşyalar vardı ama geldiğim için eşyalarj değiştirmiştim. Hala depoda duruyorlar onları getirelim." Jungkook'un bu fikri Yugyeom dahil hepsinin hoşuna gitmişti. "Hem Beomgyu için de sürpriz olur. Odasını düzenleriz." Beomgyu'nun şu an için odası yoktu o yüzden bu onun için baya iyi olabilirdi.