Kapının önünde Taehyung'u beklemek garibime gitmişti. Dakikalar sonra mavi arabasıyla önümde durduğunda sonunda haraketlenmiştim. Adımlarımı arabaya doğru atarken yarı uykulu halimle arabayı gözden geçirmiştim. Gerçekten güzel bir arabaydı. Kapısını açtığımda dışarının aksine sıcacık olan arabanın havası yüzüme çarptığında güzel hissetmiştim. Arabaya yerleşip çantamı kucağıma almış ardından emniyet kemerini takmıştım. "Günaydın."dedim Taehyung'a hafifçe dönüp. O ise gözünü yoldan bir saniye ayrımıyordu ki mantıklı olan buydu. "Günaydın."dedi her zamanki sakin ses tonuyla.
O kadardı. Yol boyunca hiç konuşmamıştı bu nedenle ben de tek kelime etmedim. Daha önceden bildiğim yolları geçiyorduk fakat ben sanki ilk defa görüyormuş gibi izliyordum. Çok sürmeyen yolculuğumuzun ardından okula geldiğimizde kemerimi çözmüş ve dışarıya göz gezdirmiştim. Arabadan birlikte indiğimizde bahçedekilerin bize dönmesini mi garipsesem yoksa arabayı vale'nin almasına mı? Kapıyı yavaşça kapadığımda adımlarımı biraz hızlandırarak Taehyung'a yetişmeye çalıştım. "Benim sınıfım nerde?" İlk bir kaç saniye cevap gelmemişti ardından tek koluna astığı çantası ile adımlarını hafiletmiş ve başını bana çevirmişti. "Benim karşı sınıfımdasın."demiş ve sınıfa girmişti. Arkasından öylece baka kaldığımda ben de karşısındaki sınıfa girdim.
Konuşma sesleri kesilmiyordu. Sıranın üstünde oturan bir kaç beden omuzlarının üstünden bana bakıyor ardından konuşmalarına devam ediyordu. Gözüm boş bir sıra arıyordu fakat nafile. Tüm sıralarda çanta vardı. "Hey, sen yeni çocuksun?" yanıma gelen kızıl saçlı çocuk yüzündeki koca gülümsemeyle bakarken gülümsemeden edememiştim. "Evet, yeniyim."dedim bakışlarımı tekrar sınıfa çevirirken. "Boş yer yok sanırım?" yanımdaki beden gülümsemiş ve omzumdaki çantayı almıştı. "Benim yanım boş." demişti. Gülümseyerek yanına gittiğimde duvar kenarına geçmeme izin vermişti. İkinci sırada oturuyordu ve tahta çok da rahat gözüküyordu. "Adın neydi?"demişti dirseğini masaya yaslayarak. Bedenimi hafifçe ona çevirmiş onu taklid ederek dirseğimi masaya yaslamıştım. "Jungkook..Jeon Jungkook, senin adın ne?" Yüzünden eksiltmediği gülümsemesi ile bana bakıyordu ve bu oldukça rahatlatıcıydı. Şu an fark etmiştim de Taehyung hiç gülmüyordu ya da yanımdaki bu beden fazla pozitifti. "Jung Hoseok, memnun oldum Jungkook." Elini bana uzatmıştı. Bende hiç çekinmeden elini tutmuş ve hafifçe sıkmıştım. "Ben de memnun oldum."
...
İlk okul günü geçmek bilmiyordu açıkçası. İlk dersler her yeni öğrencinin başına gelen şeyler gibiydi. Kendini tanıtmak gibi saçma şeyler ne gerek vardı böyle şeylere? Zamanla öğreneceklerdi zaten. Tabii öğrenmek isterler mi orasını ben bilemem. Şu an ise Hoseok ile birlikte kantindeyiz. Pek sıra olduğu söylenemezdi. Masaların da bir kaçı doluydu. "Ne istersin ben ısmarlıyorum, tanışmamızın şerefine." Gülümsemiş ve kantine kısaca göz gezdirmiştim. "Pekala çok ısrar ettiğine göre..muzlu süt istiyorum." Söylediğim şeyle gülümsemiş iki muzlu süt alarak ödemesini yapmıştı. Elindeki sütü açıp bana vermiş ardından elimdeki kapalı olan sütü almıştı. Kendi sütünü de açtığında bana uzatmıştı. Uzattığı süte gülümsemiş kendi sütümü uzatarak tokuşturmamızı sağlamıştım. "Teşekkür ederim."
Sayısı az olan kanitinde fısıldaşma sesleri gelince bakışlarımı istemsizce Hoseokdan çekmiştim. Kapıdan giren sarı saçlı beden herkesin dikkatini üstüne toplamıştı. Kıyafeti oldukça düzgündü ve saçları sanki ipekten gibi gözüküyordu. Bir kaç adım sonra yanımıza gelmiş ve önümüzde durmuştu. Hoseok ile bir kaç saniye göz teması kurmuş ardından beni baştan aşağı süzmüştü. Bu fazlaca rahatsız ediciydi. "Ah, bu Jungkook."dedi Hoseok. Karşımdaki beden beni süzmeyi bitirip göz teması kurduğunda bu çocuğun cidden çok güzel olduğunu içimden geçirmeden edemedim. "Üvey bela sensin demek?"