"Yani sadece öyle bir yere gitmek seni rahatsız etti?" diye sordu emin olmak istercesine. Söyleyecek pek bir kelime bulamıyordum çünkü bir kaç kez daha farklı versiyonlarıyla sormuştu bu yüzden başımla onaylamıştım onu. "Keşke söyleseydin senin istediğin bir şey yerdik." Başımı hızlıca kaldırmış ve onunla göz teması kurmuştum. "Dediğim gibi seçeceğim yeri beğenmezsin sandım. Ayrıca yolumuzun üstüydü bir daha dönemezdik ya."dedim sakinlikle. Derin bir nefes alıp vermişti bıkmış gibi. "Keşke ilk sen söyleseydin Taehyung böyle söyleyince.." İstemsizce göz devirmiştim çünkü Taehyung'un yaptıklarına aklım almıyordu. Ne geçti eline böyle söyleyince? "Yani Taehyung ile çok anlaşamıyoruz gıcıklık olsun diye yapmış olabilir."
"Evet bazen çok gıcık olabiliyor"dedi gülerek. Bana aşağıda ki gibi yapmacık bir gülümseme sunmamıştı. Bu da aramız düzeldi demek oluyordu sanırım. "Ee? Ne yaptınız bugün?" Sorduğu soruyla bir kaç saniye düşünmüştüm sanki o kadar çok şey yapmışız da sıraya koyuyormuşum gibi. "Ah, beraber kütüphaneye gittik ve sonra yemek yiyip geldik." Dediğim şeyle gözlerini şaşkınlıkla açmıştı. "Taehyung kütüphaneye mi geldi? Şaşırdım." Omuz silkmiş oturduğum sandalyede geri yaslanmıştım. "Bende ilk başta şaşırdım."diyerek cevapladım onu. Çünkü Bayan Kim ile konuşurken birden ortaya çıkmış ve 'Ben de geliyorum.' demişti. Gelebilir miyim diye sormamıştı bile.
"Tüh, yemek de yemişsiniz. Ben de beraber yeriz diye düşünmüştüm."dedi gülümseyerek. Cidden yanında rahat olmamı sağlıyordu. "Olsun, ben çok çabuk acıkırım. Yine yiyebiliriz yani." Başıyla onaylamıştı yüzünden eksiltmediği gülümsemesiyle. Kenara koyduğu çantasını alarak içinden kitaplarını çıkartmıştı. "Başlayalım mı?"diye sorduğunda ben de kitaplarımı masadan almıştım. "Başlayalım."dedim elimdekileri gösterip. Ardından ayağa kalkmış ve yanıma gelmişti. Dudaklarını büzdüğünde ilk defa bu halini görmemden dolayı gülümsedim. "Aşağıda çalışalım mı?"diye sordu. Sorusunun tek sebebi odada tek bir sandalye olmasıydı ve yukarı sandalye çıkartmaktansa bizim aşağı inmemiz daha mantıklıydı. "İnelim, hatta kış bahçesine gidebiliriz orası da burası kadar sıcak hem saha rahat oluruz."
"Hadi o halde." Çantasını almıştı tekrar. Odadan çıktığımızda hemen Taehyung'un kapısıyla bakıştım. Kapısı bile beni sinir ediyordu gerçekten. Sorsam adam akıllı bir cevap bile vermezdi eminim ki. Kapıya ufak bir göz devirmenin ardından adımlarımı hızlandırarak Hoseok'un yanına gittim. Kış bahçesine geçtiğimizde onun tam yanına eşyalarımı koydum. "Bir şeyler içer misin?"diye sordum ardından. O da bana gülümsemişti. Neden olduğunu anlayamadığım bir gülümsemeydi bu. "Ne oldu?"diye sorarak ikinci sorumu da yöneltmiştim ona. "Bir şey yok ve bir kahveni içerim."demişti. Başımla onaylamış ardından hemen ordan ayrılmıştım. Onu pek fazla bekletmek istemiyordum benim misafirimdi sonuçta. Yeni hayatımın ilk misafiriydi.
Mutfağa girdiğimde çalışanlara başımla selam vermiştim. Onlar da bana verince devam ettirmemem gerektiği geldi aklıma. En son devam ettirdiğimde onlar da benimle devam ettirmişti ve bu oldukça uzun sürmüştü. Bu olaya bir daha katlanamazdım. Daha yeni yeni tanıştığım kahve makinesinin önünde durmuş, iki kapsül kahve almıştım elime. Kapsülü yerleştirip düğmeye bastığımda yanlış bir şey yapmış olmamak için dua etmiştim. Kısa süre sonra bardaklar dolmaya başlayınca gülümsemeden duramamıştım. Belki üçüncü veya dördüncü kullanışımdı bu arkadaşı. Kahve dolmuş iki fincanı da almış mutfaktan çıkmıştım. Koridordan geçerken kahve yapma işinde iyi olduğumu düşünüyordum. Ta ki kış bahçesinin kapısındaki çıkıntıya takılıncaya kadar. Bu tek benim başıma gelmiyordur herhalde. "İyi misin?"diyerek hızlıca yanıma gelmişti. Fincanları elimden aldığında sanki üzerimden büyük bir yükü atmış gibi rahatlamıştım. "İyiyim sadece biraz sakarım."dedim.