"Akşam ne yapacaksın?"
Taehyung mutluydu. İçinde bitmek bilmeyen bir huzur ve mutluluk vardı resmen. "Hiç, evde olurum büyük ihtimalle." Taehyung'dan gelen soruya utanarak cevap veren Jungkook kapısının önüne geldiğinde ayaklarına bakmaya devam etmişti. Yol boyunca Taehyung ile göz temasından kaçınmıştı. "Beraber ramyeon yiyelim mi?" Jungkook kızardığını iliklerine kadar hissediyordu. Ne teklif etmişti az önce?
"Taehyung ne diyorsun olur olmaz yerlerde böyle bir şey nasıl söylersin!" Taehyung kaşlarını çatmış ve kendisinden bir kaç santim kısa olan bedenin kızararak etrafı kolaçan etmesini seyretmişti. "Ne dedim ki? Alt tarafı-" Şimdi dank etmişti. 'Ramen yiyelim' demenin başka bir anlamı olduğu sonradan aklına gelmişti. "Sus sus" diyerek ağazını kapattı Jungkook. Hala etrafta birileri var mı diye kontrol ediyordu. Taehyung ağzında kapalı olan elini yavaşça indirmiş avcunun içine minik bir öpücük koymayı da ihmal etmemişti.
"Tatile mi gitsek?" Taehyung'un teklifiyle sonunda göz teması kurabilmişti Jungkook. "Bu havada mı?"
"Evet, kayak yapmaya gideriz?" Jungkook başını sallayarak dinlemişti onu. "Tamam gidelim." Taehyung hevesliydi tatile gitme konusunda. Yıllar sonra beraber baş başa geçirecekleri ilk tatil olacaktı. "O zaman yarın sabah kapının önünde buluşalım."
"Buluşalım."
...
Tam bir fiyasko.
Beraber ve baş başa bir tatil ha?
"Ta daa!" Jungkook heyecanla iki arabanın önünde duran arkadaşlarını gösterdiğinde Taehyung göz devirerek Jungkook'a baktı. "Ciddi misin?"
"Ne konuda?" diye sormuştu fısıldar bir şekilde. "Tatile gidelim diyice kalabalık daha eğelenceli olur dedim." Taehyung çocuk gibi tavır almış elindeki çantayı yerleştirmek üzere arabaya gitmişti. "Ben de Taehyung ile gidec-" Jin sözünü tamamlayamamıştı.
"Aish! Gidin kendi arabanıza binin be!" Taehyung tam anlamıyla sinirlenmiş çocuklar gibi duruyordu. Herkes tarafından komik gözüküyordu bu durum. "O zaman ben Hoseok ile gideyim." Taehyung arabada kimseyi istemeyince Jungkook gülerek Hoseok'un arabasında doğru adımlamıştı. Aniden ayakları yerden kesilince küçük bir çığlık atmış ne olduğunu anlamamıştı. "İndir beni yere! Taehyung!"
Taehyung omzuna atlattığı bedeni kendi arabasına götürürken işittiği kelimeler veya sırtına yediği yumruklar pek umrunda değildi. "Biz beraber gidiyoruz siz de sıkışa sıkışa gidersiniz." Taehyung sırtındaki bedeni indirmiş zoraki(!) bir şekilde arabaya sokmuştu. Tabii Jungkook da bundan o kadar rahatsız değildi. Arabaya girdiği gibi sıcak hava yüzüne vurmuş ve rahatlamıştı.
Gülüyordu.
Yıllar sonra gerçekten içten gülüyordu.
Taehyung arabayı çalıştırdığında gülmeyi kesmiş ciddi gibi durmaya çalışmıştı. "Zorbasın."
"Ha sen her şeyi yap sonra ben zorba olayım? Yok öyle canım." İkisi de hızlıca kemerlerini taktıklarında uzun bir yolculuk onları bekliyordu.
...
Yol sessizdi ve Jungkook sıkılmıştı. Diğerleri ne güzel gülüp eğeleniyorlardı belki de ama kendisi birileri yüzünden can sıkıntısı çekiyordu. "Daha ne kadar var?" Başını sıkıntısını belli edercesine geri atmış ve oflamıştı. "Bir buçuk saat falan kaldı."