Adsız Bölüm 3

39 0 0
                                    

Gece'nin ağzından...

"Temiz. Girin hadi." diyerek kenara çekilen Dicle ile Asya hemen dalmıştı içeriye.

"Uykum var!" dediğinde sırtımdaki ağır çantayı yere bırakmıştım. 

"Ne kadar oldu?" diyen Canan ile camı kırılmış zar zor belli olan saatime bakmıştım.

"Daha 42 dakikaları var."

"Merak etmeyin, salaklar falan ama hayatta kalırlar." dedi Dicle kendinden emin bir şekilde.

"Ben yine de nöbet tutayım..." dedi Canan pencerenin dibindeki çürümüş sandalyeye oturarak. "Siz uyuyabilirsiniz. Uykum yok zaten benim."

"Canan Abla hani hikayenin devamını anlatacaktın?" diye mızmızca kolunu çekiştirdi Asya. "Söz verdin!"

"Yarın anlatsam olmaz mı?"

"Sorun değil, ben nöbet tutarım. Uykum gelmiyor zaten. Siz gidin." diyerek Canan'ı kaldırmış ve yerine oturmuştum. 

"Emin misin?"

"Evet?" dedim anlamsızca. "Neden emin olmayayım ki? Gidin dinlenin. Sorun olmayacak."

"En ufak gelişmede-"

"İlk seni uyandıracağım!" dedim Dicle'yi tamamlayarak. Memnuniyetle gülümseyerek garip evin üst tarafına çıkmaya başladı.

"Çok güzel bir yatak odası buldum, orası benim rahatsız etmeyin!" diye bağırdıktan sonra kapıyı çarpma sesini duymuştum.

"Uykun gelirse beni uyandır tamam mı?" dediğinde başımı salladım Canan'a karşı. Asya'nın elinden tutarak üst kata ilerledikleri zaman bir kere daha saatime bakmıştım. 

39 dakikaları vardı.

Yerdeki çantaları karıştırıp telsizi bulmuş ve açmıştım. Duyduğum cızırtı sesleri tekrar umutsuzlandırmıştı beni. Yavaş yavaş bütün kanallar arasında gezinsem de sadece cızırtı vardı.

İlk kanalda durup telsizi ağzıma yaklaştırmış ve düğmeye basılı tutmuştum.

"Ben Gece. Orada kimse var mı? Tamam." dedikten sonra bırakmıştım telsizin düğmesini. Gittiğimiz her yerde belki bir ümit deniyorduk. Belki sona kalan insanlar biz değilizdir diye düşünüyor ve yardım bekliyorduk. Belki başka bir yerde daha güvenli bir yer vardı mesela?

"Ben Gece. Orada kimse var mı? Tamam." dedim ilk kanaldan ses gelmeyince 2. kanala geçerek.

Ümitsizdi.

Moralimi daha çok bozmamak adına telsizi bir süreliğine kenara bırakmış ve geriye yaslanıp camdan dışarıyı izlemiştim. Dolunay oldukça güzel parlıyordu ve yol üstünde hiçbir şey yoktu. Yine de dikkat çekmemek için ışıklar kapalı kalıyordu. Çünkü bu aptal yaratıklar ışığa geliyordu.

Uzunca bir süre bakmıştım pencereden. Hafif rüzgar bizden biraz uzaktaki ağaçların yapraklarını hareket ettiriyordu. Onun dışında herhangi bir hareketlilik yoktu.

Geçen uzunca aranın ardından kolumu kaldırıp tekrar bakmıştım saate. 24 dakikaları kalmıştı ve umarım şu an için güvendeydiler. Şimdiye kadar gelmiş olsalardı daha iyi olabilirdim.

23...

Hala gelen geçen yoktu ve gerilmeye başlamıştım. En fazla 1 saat vermiş olabilirdim ama bu süreyi en fazla olarak vermiştim. En az olarak değil. Gidip gelmeleri bile sadece 20 dakika sürerdi ve alışveriş yapmaları en fazla 15 küsür dakika sürerdi. Tabii Zehra kendine bakmak için bir ayna bulmadıysa ya da Merve kendine bir ziyafet kurmadıysa...

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin