Adsız Bölüm 24

19 0 0
                                    

Sude'nin ağzından...

"Ps! Ps! PS! PS! PSS! PSSS! PSSS!"

"Ne var lan?" diyerek bana bakınca sırıttım kapının oradan.

"Günaydın!" dediğimde ayağını 'Burama konuş!' dermişçesine kaldırmış ve topuğunu göstermişti.

Bakın işte pezevenk. İyilik yaramıyor. Adam gibi günaydınlaşamıyoruz da.

Elindeki neresinden çıkarttığını hala öğrenemediğim kılıcını sivriltmeye devam ederken onun önündeki koltuk sırasına geçip yönümü ona çevirmiştim.

Acaba dün geceden sonra hala sinirli miydi?

"Acıktım bu arada... Şöyle baştan sona bir kebap olacaktı var yaa..." dedim dudaklarımı yalarken.

"Napiyim?"

"Domal Elf."

"Atatürk Yunanlılarla konuşma demişti."

"Hasiktir oradan!"

"Allah'ın Yunanı!"

"Suri Elf!"

"Yine neyi paylaşamıyorsunuz sabah sabah?" diye uykulu uykulu bizim bulunduğumuz kamaraya girmişti Gece sol gözünü ovarken. Ben ve Merve de sanki anlaşmışız gibi aynı anda "Seni." diye cevaplamış ama ben daha da ileri gidip öpücük yollamıştım göz kırparak.

"Karımı rahat bırak it!" diyerek enseme sertçe çakmıştı Merve.

"Nereden senin karın oluyor awq?"

"Sen daha hayatımızda bile yokken nişanlıydık biz."

"Benim neden haberim yok?" diye anlamsızca soran Gece ile Merve omuz silkti.

"Tamam artık haberin var."

"Boş boş konuşmayın! Ne yapıyorsunuz onu söyleyin." diyerek yanımıza kadar gelip yan koltuklara oturmuş ve bize dönmüştü.

"Ben kılıcımı sivriltiyorum." dedi Merve elindeki kılıçla ilgilenmeye devam ederken. "Bir süre sonra köreliyor çünkü."

"Ben de Elf'e sövüyorum valla." dedikten sonra ona dönmüştüm. "Senden nefret ettiğimi söylemiş miydim?"

"Kesinlikle!" dedi genişçe gülümseyerek elindeki kılıçla ilgilenmeye devam ederken. "Aynısının tıpkısından sana karşı hislerim var."

"Siz adam olmazsınız..." dedi Gece bize onaylamaz bakışlar atarken. "Canan nerede?"

"Uyuyordu ön kamarada. Rahatsız etmemek için buraya geldim." dedi Merve kılıcını havaya tutarken. Ardından sırf inadından kılıfa koymak için indirdiği sırada bana doğru sallıyormuş gibi yapmıştı kılıcı.

"Köpek!"

"Kes çeneni."

"Gözümü çıkartacaktın! Ötede oyna oyuncağınla! Ben sana ok atıyor muyum hiç?"

"Seni durduran ne?" diyerek sırıtınca harbi harbi düşünmüştüm. 

"Harbi lan ne durduruyor ki beni?" diyerek sonunda arkamdaki arbaleti aldığım gibi ona döndürmüştüm. Tabii bunu beklemiyor olacak ki gergince doğruldu oturduğu koltuktan.

"Ağzına sıçrarım yemin ederim senin! İndir onu!"

"Yo."

"Gece bir şey söyle beni öldürecek bu- PEZEVENK!" dedi öfkeyle ona doğru attığım ilk okla beraber korkuyla benim geldiğim kabine yönelerek. Ok ona değil de ondan biraz uzağa isabet etmişti.

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin