Adsız Bölüm 18

28 0 0
                                    

Bu bölümle beraber olan sonraki 5 bölüm, bütün yaşadığımız olaylardan önce yazılmıştır. Bunu dikkate alarak okumanız önerilir. İyi okumalar :)



*******************


Bora'nın ağzından...

(24 saat önce)

Üç bin yetmiş sekiz... Üç bin yetmiş dokuz... Üç bin seksen... Üç bin seksen bir... Üç bin seksen iki...

"B-bişey dicem şey-" diye araya girecek olan Zehra ile ikimizin de yönü ona dönmüştü. İkimizin de ona baktığını fark edince de anında gerilmiş ve sessizleşmişti.

"Bizi korkutuyorsunuz. Gerçekten! Cins cins bakmayı keser misiniz?" dedi Dicle tiz sesiyle.

Gerçekten başımı ağrıtıyordu onun sesi.

"Bir şey söyleyebilir miyim? Tamam gerçekten bir dakika bana bakın!" diyen Zehra ile bir kere daha ona dönmüştük.

"Eğer geçmişinizdeki garip şeyleri kenara bırakıp bir süreliğine iş birliği yapsaydınız şimdiye buradan kurtulmuştuk biliyorsunuz değil mi? Abi çocuk gibisiniz yemin ederim!"

"Bu piç kurusu yüzünden burada rehiniz zaten?" dedi gayet rahat bir tavırla.

Gösterecekti o piç kurusu ona gününü...

Dicle yüzünü buruşturarak "Küfür etme!" diye ciyakladığı sırada Zehra iç çekti.

"Gerçekten artık ilkokul bebesi gibi tartışmayı bırakıp bir plan yapabilir miyiz?"

Rehin alınmışlardı. Özlem ve Yunus. Kim olduklarını bilmediğim bir mülteci birliği tarafından. Askeri bir üs gibi bir yer değildi. Onun aksine geniş bir arazide kurulu, çürük binaların oluşturduğu ve sadece sivillerin koruduğu bir alandaydık. Kendi güvenli bölgelerini kurmuşlardı kısaca. Sözde Özlem ve Yunus'u kurtarmak için girsem de peşimdeki geri zekalılar fazla ses yaptıklarından dolayı yakalanmıştım.

Benim planım basitti. İçeriye giren ilk kişi ile kapının açık olmasından yararlanıp buradan kaçacaktım. Diğer üçü de muhtemelen hala ellerimin arkada bağlı olduğunu zannetseler de çözeli yarım saatten fazla olduğu için kaçmam kolay olacaktı. Çözümlü ellerimi fark etmesinler diye de hala ellerim arkada duruyordu.

Oturmaktan gerçekten fazlasıyla sıkılmıştım. Ve eğer karşımdaki it bu şekilde konuşmaya devam edip benim ona yaptığım gibi göz temasını ayırmadan bana bakmaya devam ederse ayaklanıp onu bağlı olduğu köşede öldürebilirdim.

Oldukça kolay olurdu bu arada.

Tabii bu benim planımdı. Özlem'i ve Yunus'u hemen altımızdaki odadan çıkartıp buradan defolacaktık.

Bu kadar kolaydı. Onlar kendilerine yanabilirdi. Kendi planlarını kendileri kursunlardı. Mümkünse planlarının sonu ölümle bitsindi.

"Beni bulaştırmayın." dedim net bir şekilde. Dicle ise sabır çekti bunu dememle.

"Ne yapacaksın acaba çok merak ediyorum! Ne durumda olduğumuzun farkında değil misin?!"

Böyle bana karşı diklendiği zaman ağzının içine sıkasım geliyordu. Hele o tiz sesine rağmen bağırarak konuşması beni daha da rahatsız ediyordu. Resmen kulaklarım kanıyordu.

"Ciddi bir şey soracağım." dediğim zaman güldü alayla.

"Sen zaten her Allah'ın günü ciddi olan bir Cins herifsin! Hadi bir şey yapsana! Bak Cins herif dedim sana! Kerize bak arkadan bağladılar ellerini kalırsın öyle tabii! Ne yapacaksın?!"

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin