Adsız Bölüm 21

23 0 0
                                    

Dicle'nin ağzından...

"Hala..." diyerek derin bir nefes çekti. "Sana yalvarıyorum... Bak pişman oldum diyorum! Allah belamı versin ki en pişman benim şu an! Ne olursun, gidip geri götürelim!" dediği sırada ağlamak üzereydi.

Ama ben ciddi ciddi kahkaha atmamak için içimden patlamış olabilirdim.

"Ama bak bir dinle-" diye tekrar ona döndüğüm zaman ağzıyla sık sık nefesler almaya başlamıştı. 

Ciddi durmaya devam et Dicleğ!

"Allah'ım cinnet geçireceğim!"

"Bora biraz sakin mi olsan sanki..." diye mırıldandı halası aracı sürerken. O da gülmemek için kendini kasıyordu, aşırı belliydi. "Sonuçta kız biraz haklı gibi seninle dalga geçmekte..."

"Ya sen halanı taa Amerika'dan buraya mı getirttin?" dedim daha çok üstüne giderken. Zırhlı bir aracın arka tarafında karşılıklı oturuyorduk. Ön koltukta da Yunus vardı. Özlem de hemen yanımdaydı ve gülmekten kırılıyordu. Bora da tam karşımda oturmuş kollarını sinirle birleştirmiş vaziyette beni kurtardığı zamana sövüyordu.

Hatta söverken cehennemi kazanmış bile olabilirdi yani, o derece sövüyordu şu an!

Ama içinden sövüyordu çünkü halası burada olduğu için dışarıya laf edemiyordu.

"Dicle..." dedi sabır dilercesine. Her an bu araçtan cesedim kalkabilirdi bu arada. Halasından korkacak gibi değildi çünkü. "İyilik yaptım ben sadece. Bu kadar üzerinde duracağını bilseydim halamla konuşup bu ricada bulunmazdım bile!"

"Ya ya tabii! Kesin ricada bulunmuşsundur!" dedi Özlem büyük bir alayla. Ardından sesini hafif kalınlaştırıp Bora'yı taklit etmişti. "Hala acilen buraya gelmen gerekiyor! Antikor bulunmuş ve onu deney faresine çevirecekler ama buraya gelmen için 3 saatin var!"

Bunun üzerine artık dayanamayıp koca bir kahkaha patlatmıştım araçta.

"Evet ve ben de o kadar panikledim ki taa Amerika'dan-" dedi Amerika'yı vurgularken. "-buraya kadar bu zombi salgınında 7 saatte, özel jetle geldim. 7!" dedi hala inanamıyormuş gibi.

Meğer bu bizim Cins herifin her Allah'ın günü telgraf çektiği kişi onun halasıymış. Ailelerinden geriye kalan tek kişiymiş. Adı Derya. Şu an için 20'li 25'li yaşlarda. Bu salgın başladığı sırada Amerika'ya okumak için gitmiş. Sonra da orada sıkışıp kalmış ve orada kurulan bir askeri birliğe alınmış. Kimya bölümü okuduğu için de ilaç üretimi yapımına yardım etmiş. Kendini geliştirmiş ve Lara gibi profesör gibi bir şey olmuş.

Artık Bora dün gece ona ulaşıp kadını nasıl tırsıttıysa taa Amerika'dan beni kurtarmak için gelmişti.

7 saatte.

Amerika'dan.

Evet.

Herif cins falandı ama iş görüyordu yani...

"Öyle... Bir şey... Demedim!" dedi Bora dişleri arasında öfkeyle. 

"Ya sen utanıyor muymuşsun!" dedim daha da sinir etmek için. Bu aradan cesedimin çıkmasına gerçekten çok az kalmıştı.

"Susun, dalga geçmeyin kardeşimle!" dedi sonunda Yunus büyük bir öfkeyle. "Valla hepinize sıkarım!"

Sanırım yanlış anlamadıysam Yunus ile Derya'nın arasındaki yaş farkı çok yoktu. Hatta yaşıt bile olabilirlerdi ama bunu sormayı sonraya ertelemiştim.

"Sağ ol Yunus! Abim olmasa daha da ne yapardım ben!" dedi öfkeyle bir gülmekten kırılan Özlem'e bir de dikiz aynasından yola odaklı halasına bakarken. Ardından bana döndü.

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin