Adsız Bölüm 17

44 0 0
                                    

Zehra'nın ağzından...

"İnanılmaz bir şey..." diye mırıldandım hayretle Dicle'nin kolundaki ısırığa bakarken.

"Sadece bu kadar da değil. Gün geçtikçe ısırık izi de iyileşmeye başladı! Sanki hiç bunları yaşamamışım gibi..." 

"Ama yaşadın!" dedim kendimden emin bir şekilde. "Seni kendi gözlerimle gördüm! Sonra seni orada bir yere bağladıklarını söylediler ve geri döndük!"

"Demek beni o şerefsizler bağladı öyle mi?!" dedi sinirle. "Ben 3 gün boyunca ayak kokan cipslerden yiyerek hayatta kalmaya çalışıyordum tamam mı?! Neler çektiğimi biliyor musunuz?!"

"Biz ne bilelim eski haline geri döneceksin?! Ve hala bunu nasıl yaptığına dair en ufak bir fikrim yok!"

"Başroller ölmez!" diye gururla kollarını birleştirdiği zaman Kerem boğazını temizlemiş ve ilgimizi kendisine çekmişti. Ve o an onun da burada olduğunu tekrar hatırlamıştım.

"Kızlar güzel sohbetinizi bölüyorum ama yemin ederim içim karardı! Öyle ki görüyorsunuz, Bora bir saattir orada uyuyor!" dedi sinirle sırtını duvara vermiş Bora'yı işaret ederek. Dizlerini kendine çekmiş elinde hala silahı olmasına rağmen başını dizlerine gömmüştü. 

Galiba gerçekten uyuyordu...

"Cins herif hazır uyuyorken gidelim!" diye ayağa kalktı Dicle. Kerem ise güldü alayla.

"O kadar boştan konuşuyordunuz ki sizi kelepçelediğini fark etmediniz sanırım?" dediği zaman Dicle ve benim bileğimdeki kelepçeleri fark etmiştim. Bizi yanımızdaki boruya kelepçelemişti. İkimizin de eli aynı kelepçeyle bağlı ve boruya sarılmış haldeydi. 

"Ee? Ne yapacağız peki?"

"Sizi bilmem ama beni zincirlemedi valla, gidiyorum ben." dedi ayağa kalkarak. 

Yo gitmesine izin vermezdim ki.

Bize en yakın olan raftan bir tane küçük alet alıp Bora'ya fırlatmıştım. Bora ise birden yerinden sıçrayarak kaldırmıştı kafasını dizlerinden.

Herif gerçekten uyuyormuş lan...

"Ne oluyor lan?" diye mayışmış sesiyle mırıldanarak doğrulunca Dicle iç çekti.

"Ne yapacaksın şimdi, öldürecek misin bizi? Bak rehinen kaçacağım diyor!" dedi direkt olarak Kerem'i işaret ederek.

"Bitti mi aptal sohbetiniz?" dedi gözünü ovuşturarak kalkarak. "5 saat geçmiş amk bitmiş olsun artık lütfen!"

"Küfür etme!" dedi Dicle yüzünü buruşturarak.

"Birader bana müsaade artık çok geç oldu, üsse dönmem gerekiyor malum." dediği zaman Bora silahını ona tutmuştu. 

"O kadar kolay mı sanıyorsun? Hiçbir yere gitmiyorsun!"

"Dert etme, sen uyurken mermilerini çıkartmıştım." dedikten sonra Bora'nın önüne birkaç kurşun fırlatmıştı. Bora ise alayla gülerek elini arkasına götürmüştü ve bir tane daha silah çıkartmıştı.

"Bak Bora..." dedi Kerem derin bir nefes alarak. Ardından kısa bir an bize baktıktan sonra tekrar ona dönerek beni şaşırtmış ve Almanca konuşmaya başlamıştı.

"Lan sen Almanca mı biliyorsun?" diye sorsam da asla beni takmamış ve Bora'ya bir şeyler anlatmaya devam etmişti.

"Vay bee! Bizim aptallar Almanca biliyormuş..." dedi Dicle şaşkınca.

"Nein..." dedi Bora başını iki yana sallayarak. Kerem derin bir nefes çekmiş ve bir şeyler anlatmaya devam etmişti.

Şu an ne konuştuklarını anlayabilmek için donumu bile verirdim...

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin