Adsız Bölüm 15

29 0 0
                                    

Dicle'nin ağzından...

(3 gün sonra...)

"Hayır bak böyle yapacaksın!"

"Ben de öyle yaptım zaten!"

"Yamuk yaptın! Olmaz öyle kalın oluyor!"

"Senden daha hızlıyım diye KISKANIYORSUN!"

"NE ALAKA?!"

"Daha sakin!" dedi Bora dehşetle sandalyesine uykulu gözlerle otururken. Erkeksi kısık sesi içimden bir ürperti akımı oluşturmuştu. "Daha yeni gün aydı, yine neyi paylaşamıyorsunuz?!"

"Ben Dicle'den daha hızlı patates kestiğim için kıskanıyor!" diyerek bıçağı bütün siniriyle doğrama tahtasına saplayınca ilk yerimden sıçrayıp irkilsem de sonra ben de sinirle kalktım ayağa.

"Haspama bak hele! Bir kere benimkiler seninkisinden daha düzgün!"

"YALAN SÖYLEME!"

Ben bu evde delirmiştim galiba. Ama Yunus ile delirmek emin olun ömrünüzde yapacağınız en eğlenceli şeylerden biri olabilirdi.

Hele ki biz böyle bağırırken Bora'nın uzaktan uzaktan bize attığı bakışlar... Ya rabbim! Beni burada tutsak ediyor diye hem onun burnundan getiriyor hem de Yunus ile gerçekten iyi vakit geçiriyordum.

Ki zaten iyi ki beni burada tutsak ediyordu. Yunus gibi eğlencelisini bulmak bu çağda gerçekten zordu.

Uzaylılar Çağı! Evet Yunus böyle diyordu. Ona göre bütün zombiler uzaylıydı. Daha doğrusu dünya üzerinde daha önce görmediği her şey uzaylıydı.

Yunus çok mükemmel bir insandı ve sanırım Merve'nin yokluğunu aratmıyordu. Yine de sanırım bizim kızları oldukça özlemiştim...

"Bağırmayın sabah sabah!" dedi oldukça öfkeli bir şekilde. O sırada kocaman esneyerek Özlem girmişti mutfağa.

"Tüh gitti sürpriz..." diye mırıldanan Yunus ile sinirle döndüm ona.

"Öyle hayvan gibi bağırırsan değil Özlem, zombiler bile kalkar zaten!"

"Zombiler uyumaz!"

"Bağırma deşerim he!"

"Deş de bak bakalım sonradan bir elin kalıyor mu?!"

"Aptal patateslerini al da başına çal! Seninkilere elimi bile sürmeyeceğim!"

"Ah çok meraklısıydım zaten! Lütfen benim kestiklerimi ye Dicle!" diye alayla söylendikten sonra bize anlamsızca gülümseyerek bakan Özlem'e döndü.

"Özlem sence hangimizin daha çok olmuş?"

"Hangimizinkinin şekli düzgün olmuş diyecektin herhalde! Şuna bak boru kadar kalın be! NASIL PİŞER BU ŞİMDİ?!"

"AAAAAAAAAA!"

"Yeter dedim!" diye öfkeyle bağıran Bora ile ikimiz de süt dökmüş kedi gibi yerimize sinmiştik. "Her sabah sizin şu kavga gürültünüzle kalkmak zorunda mıyım ben?! Özlem çay koy da içelim Allah aşkına. Dışarıya çıkacağım ben." dediği zaman Özlem gülmemek için kendini kasarak tezgaha ilerlemişti.

"Ben de seninle gelebilir miyim?" diye sorduğum zaman ellerini şakaklarına dayamış kapalı gözlerle hareketsiz duruyordu oturduğu yerde.

"Bora bana cevap vermezsen yemin ederim beni nah susturursun!" dedim kararlı bir şekilde. "Gerçi orandan burandan silah çıkartırsan da susarım. Pıçak çekersen de muhtemelen ilk bir susarım ama daha sonra ben de elimdeki pıçakı bir yerlerine saplarım. Ya da bağırırsan eğer bir anda -ki ben konuşmaya devam edersem öyle yapacak gibi duruyorsun- irkildiğim için birkaç saniyeliğine sussam da tekrar boş yapmaya devam ederim ve-"

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin