Adsız Bölüm 22

15 0 0
                                    

Gece'nin ağzından...

"Gece!"

"Gece uyan!"

"Gece! Gündüz oldu bak! Geceleyin gece olur, insanlar uyur sen de uyursun sen de Gece'sin ama gündüzleri güneş çıkar ve- Bu cümleyi nasıl sonlandıracağımdan emin değilim..."

Tahmin edilmesi güç değildi değil mi? Karanlık zihnimi aralayan ses Merve'nin sesinden başkasına ait değildi.

Başım felaket zonkluyordu. Öyle ki sanki hiçbir şey hatırlamıyordum. Aklım bulanmıştı. Ne olduğuna dair görüntüler yoktu. Bu anları daha önce yaşamışım gibi geliyordu ama başım acayip durumdaydı. Patlama ihtimali var mıydı acaba?

Ellerimi başıma götürüp kafamı ağrıyı yok etmek istercesine sıkmak istemiştim ama ellerim hareketlenmemişti. Çekmeye çalıştım bir kere daha ama yine olmadı.

"Of be Gece! Yine kurtulmaya çalışıyor! Gitmiş yine kafası!"

"Zehra erken konuşma tövbe de!"

"Allah'ım inşallah yine gitmemiştir, amin!"

Sesler çoğalıp netleşirken başımı yavaşça doğrulttum. Önümü örten saçlar yüzünden pek de etrafı tanıdığım söylenemezdi. Ağzımda berbat bir tat vardı ve sanki saatlerdir uyuyormuşum gibi hissediyordum.

Başımı doğrultmaya çalışırken boynuma giren ağrıyla istemsizce inlemiştim. Yeni yeni idrak ettiğim gerçek ise şuydu ki kollarımdan ve bacaklarımdan bağlıydım. Ayakta duruyordum. Başım da ön tarafa düştüğünden muhtemelen boynum tutulmuştu.

Kaldırdığım kafamla beraber gözümü kamaştıran ışık yüzünden kıstım gözlerimi. Hala bir şeyleri algılamaya çalışıyordum.

"Pst!" Gelen sesle beraber görüşüm yavaştan netleşmişti. Ayrıca duyduğum sesler artık tamamen duyuluyordu. Başımı sesin geldiği yöne zoraki çevirmiştim. Boynum aşırı ağrıyordu.

"Gece! Ben kimim?"

"Canan?" dedim gözlerimi kısarak. Sesim resmen çıkmamıştı. Konuşma yetim gitmişti sanki. Boğazım yanıyordu ve dudaklarım kurumuştu.

"Sesin gelmedi."

"Canan..." dedim mırıltıyla. Sesim artık duyulmuştu. İşin garip tarafı şu an Zehra ve Merve karşımda; Canan ise yanımda bağlı duruyordu aynı benim olduğum gibi. Tek fark benim etrafımda kablolar vardı ve sanırım bu kablolar benim beynimi ve kalbime bağlıydı.

"Evet!" dedi Zehra heyecanla.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Su içsem daha iyi olacak..." dedim dudaklarımı yalayarak. Sesim hala hafif çatlak çıkıyordu.

"Sen yeter ki iste aşkım getiriyorum sana- Lan sen-" diye gireceği bağırışları Zehra yarıda kesmişti.

İyi de yapmıştı. Başım ağrıyordu şu an, yüksek sesi çekebileceğimden şüpheliydim.

"Elf tamam, bunu 6. kere yaşıyoruz!"

Altıncı?

"6. derken?" dedim tek kaşımı çatarak. O zaman şakağımı üzerinde yapışmış metal bir şeyi hissetmiştim.

"Kafamda ne var benim?" dedim dehşetle.

"Kablo."

"Sebep?" Kimse kafama kablo bağlamak için izin almamıştı!

"Bunu zaten açıkladık ya oğlum!" dedi Merve sinirle. "Ben daha fazla açıklamam. Acilen buradan gitmemiz gerekiyor ve bir daha gelirlerse eğer seni- Aha geldiler!"

eĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin