Gölgedeki Benlik

Bölüm 1

Soğuk gece havası içini üşütürken bir anda başlayan yağmur da bu duruma hiç yardımcı olmuyordu. Boynunda çok kalın olmayan bir şal, üzerinde eski bir deri mont ve siyah kot pantolonuyla yıpranmış botları ile olabildiğince az ıslanıp zaten çok geciktiği yere hızla varabilmek için koşuyordu. Kabarık ve uzun siyah saçları yağmur suları ile iyice zapt edilmez bir hal aldığında lanetler okuyarak köşeyi döndü.

Onun girdiği sokağa korkulu gözlerle bakan birkaç kişiyi fark etse de görmezden gelip koşmaya devam ederken ürkütücü sokakta olmayan kalabalık sayesinde hızını artırdı. Tam gitmek üzere olduğu yere varacağı sırada kulağına dolan acı dolu bir çığlıkla koşmayı bırakıp yağmurun su birikintilerinde oluşturduğu halkaları izleyerek etrafı dinledi. Bir an yanlış duyduğunu düşünüp yoluna devam etmeye karar vermiş olsa da aynı çığlık ikinci kez yükselince içindeki meraka yenilip zaten çoktan geciktiği yerin tam tersi yönde, bulunduğu sokaktan daha karanlık ve daha pis bir yere açılan köşeden döndü. İçinden kulaklarının bu kadar keskin olmasına lanetler okuyordu. Bu kadar uzaktaki bir yerden gelen çığlıkları yağmura rağmen duyabildiği için geri dönüp gidemiyordu da ve attığı her adımda daha çok gecikiyordu.

Sonunda seslerin geldiği sokağa girdiğinde köşeye sıkışmış ve dayak yemekte olan adamın başındaki beş kişiyi gördü. Kafasını sağa sola eğip boynunu kıtırdattıktan sonra aynı işlemi parmaklarına yaparken "Ne oluyor burada?" diye sordu. Islandığı ve koştuğu için sesi çatallı çıkıyordu. Arkasını dönen 18 yaşında görünen ama oldukça yapılı bir çocuk gelen kızı gördüğünde pis dişlerini göstererek sırıtıp "Eğleniyoruz sen de katılmak ister misin güzelim?" diye sorduğunda kız da beşliye doğru yaklaşıp kafasını aşağı yukarı sallarken "Tabi isterim değil mi Ricky? Birlikte mi eğlensek?" derken duvar köşesine sinen genci tartaklayan iri yarı adam ismini duyup arkasına baktığında gördüğü yüz ile gözleri kocaman oldu.

Yanlarındaki diğerleri de geleni görünce gerilseler de ellerini arka ceplerindeki bıçaklara atarken kız kendi bıçağını çıkarıp "Cık cık cık... Hiç öğrenemediniz değil mi? Beni görür görmez yapacağınız şey bıçaklara sarılmak değil topuklamak" derken bıçağın sivri ucuyla yüzünü kaşıdı. Ricky dediği genç adam sol gözünün altından çenesine kadar inen yara izine elini götürdüğünde kızın gözleri de onu buldu.

"Sana buranın benim çöplüğüm olduğunu söylediğime eminim. Biraz ortadan kayboldum diye bunun değiştiğini düşünmedin değil mi?"

"Sen karışma bu işe."

Tiz kahkahaları yağmurla birlikte yankılanırken aralarındaki mesafe iyice azalmış kız şimdi beş güçlü adamın tam karşısında duruyordu. Özellikle Ricky'e bakarak "Yeni çocuklar mı aldın yanına? Benim kim olduğumu öğretmelisin onlara" derken genç adam dişlerini gıcırdatarak "Sana sen karışma dedim" dedi.

"Ne yapacaksın? Çoktan karıştım bile"

Ricky çektiği bıçakla kızın üstüne saldırdığında arkasında kalan dört kişide bunu fırsat bilip kızı çember içine alsalar da sinirlenen kız ona yılışıkça cevap veren küçük çocuğu bir tekme ile duvara fırlatmadan önce kolunu yaralamış, arkasından ona saldırıp kolunu kesen iki kişinin de kasıklarına indirdiği tekme ile yerde kıvranışlarını izlediğinde Ricky'nin yumruğu kızın gözüne gelmiş ama o çoktan kalan diğer adamı kendine doğru çekip bıçağı boğazına dayamıştı. Onun bu hamlesi ile yerinde kalan Ricky hırlayarak "Bırak onu bu seni ilgilendirmiyor" diye bağırsa da "Ne zamandır beni ilgilendiren şeylere sen karar veriyorsun Ricky?" diye sordu kız alayla.

"Şimdi eniklerini toplayıp buradan gidiyor musun yoksa ilk olarak bu arkadaşın boynunu koparmakla mı başlayayım?"

Ricky debelense de kızın elinden kurtulamayan arkadaşına bakıp kızı süzerken genç kız kaşını kaldırıp "Yoksa yapamayacağımı mı düşünüyorsun?"diyerek bıçağı biraz daha bastırıp adamın boynunda küçük bir kesik açınca Ricky "Dur lanet olasıca tamam" diye bağırarak onu durdurdu. Bu kızın şakası yoktu ve o daha gözünü açıp kapamadan kardeşim dediği adamın kafasını bu karanlık sokakta yerde bulabilirdi.