Bölüm 2

593 53 12
                                    

Şehrin ışıklarının bir deniz gibi ayaklarının altında olduğu büyük binanın en üst katındaki ferah evlerinde geceyi izleyen yorgun iki gençten daha küçük olanı ayağa kalkıp "Hyung bak sen çok taktın bu kıza! Gördüğün herkese Nox diyorsun bir psikologa gidelim" diye bağırınca diğeri şakaklarını ovarak bu konuşmalardan sıkıldığını gösterdi.

Bir aydır menajeri de arkadaşı da sürekli ona bu lafı edip duruyordu ve çok sevgili başkanları Shin Sera onunla görüşmeyi bir ayda yaklaşık bin kere reddetmişti. O reddettikçe Jae Hyun daha ısrarcı davranıyordu. Eğer Nox değilse neden onunla görüşmediğinin cevabını kimse veremiyordu ona.

"Hyung kadın hakkında uzaklaştırma kararı çıkaracağını söyledi ya! Daha fazla ileri gidersen imajımız için çok büyük bir darbe olacak. Kendini düşünmüyorsan beni düşün lütfen!"

"Seung Hyub! Nox benimle görüşmeden onun peşini bırakmayacağım. Bir insanın yüzü benzer diyelim sesi de mi kokusu da mı benzer ya! Eminim o kız Nox"

"Allah'ım sen bana sabır ver! Az önce geldiğimiz yer polis karakoluydu hyung! Takip suçundan gözaltına alındın hala Nox diyor bana ya! Çıldıracağım! Küçük olan benim senin benimle ilgilenmen lazım!"

Sinirle pencerenin önünde dolaşan Seung Hyub bir aydır Jae Hyun'un bildiği tanıdığı adamdan ne kadar uzaklaştığını hesap ediyordu. O çekimlerden sonra sanki biri o aklıselim abisini almış yerine ona tıpatıp benzeyen ama karakter olarak tam tersi olan adamı bırakmıştı.

"Hyung hadi seninle mantıklı bir şekilde konuşalım. Senin gördüğün kız Amerika'da tenha ve pis bir sokakta haydutlara meydan okuyan, hatta gözünü kırpmadan adam öldürebilecek çevikliğe sahip biriydi değil mi? Üstü yırtık pırtıktı ve köhne bir barda sahne alıyordu. Şimdi Nox olduğunu iddia ettiğin kıza bakalım. Shin Sera! Şu an bir imparatorluğun tek varisi. Kız küçük yaşında iş hayatına atılmış ve şeytan olarak tanınmış. Herkesin en korktuğu başkan çünkü Kore'nin yarısından çoğunu avucunda tutuyor. Üstüne üslük hırslı bir iş kadını. Şimdi sen bu borsa senetleri alıp satan, sabahtan akşama banka hesabını şişiren, hayatında eline meyve bıçağı bile almamış hatta yemeğini ona gümüş kaşıklarla hizmetçilerinin yedirdiği kızın o Nox olduğunu iddia ediyorsun öyle mi?"

"Böyle söyleyince mantıksız geliyor ama..."

Ellerini birbirine çarparak ayağa kalkan çocuk "Mantıksız çünkü! Kime söylesen kıçıyla güler sana! Kız niye böyle bir delinin görüşme isteğini kabul etsin ki?" diye bağırdı. Jae Hyun "Ya! Serseri ben senden büyüğüm! Ne cesaretle bana deli dersin sen? Gel buraya! Gel buraya!" diye eliyle çocuğa işaret edince Seung Hyub çocuğun oturduğu koltuğun önündeki sehpaya oturup parmağını ona doğrultarak "O zaman benden büyükmüş gibi davranmaya başla! Bir daha Shin Sera ya da Nox adını ağzından duyarsam ben öldüreceğim seni yemin ederim" diyerek odasına çekilmişti. Jae Hyun ayağa kalkıp boydan boya cam olan pencerenin önüne geçip ellerini saçına daldırdı ve hava doldurduğu yanaklarını şişirdi.

"Mantıksız da olsa oydu işte. Eminim oydu. Sadece o bakışlar neden o kadar soğuktu anlamıyorum. O bakışların neden o kadar soğuk olduğunu öğrenmem lazım. Bana yeniden o tutkuyu veren kızın kendi tutkusu nereye gitti bilmem gerekiyor."

Karakolda geçirdiği üç saati düşününce tek gözünü kapatıp dudağının sol kısmını yukarı kaldırırken "Sanırım evine kadar takip edip duvardan atlamaya çalışmak biraz abartı oldu" dedi kendi kendine.

Cebinden hiç çıkarmadığı ve artık kırış kırış olan şalı çıkarıp bileğine doladı. O gece o karanlık sokakta ne kadar kirli ne kadar kötülük damlayan bir yer de olsa da ona bu şalı veren kız bir güneş gibi görünüyordu. Kendini saklamaya çalışsa da kalbinde bir umut ışığı gibi doğmuş ona unuttuğu şeyleri hatırlatmıştı ama aylar sonra karşılaştığı o kız etrafında ne kadar ışık olursa olsun aydınlanamayan bir kara delik gibiydi.

Gölgedeki BenlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin