Bölüm 25 (Final)

558 36 29
                                    

Sera herkesin karşısında otururken her zamanki gibi güçlü olmaya çalışıyordu ama bunu ne kadar başarabiliyordu emin değildi. İki de bir Yoon Jae'ye bakmayı tik haline getirmişti ama o da en az kendisi kadar endişeli olduğu için onun bakışlarına karşılık vermiyordu. Babası ile görüştükleri o günden beri her an diken üstündeydi ve neredeyse toplantıya başlamak üzereydiler.

Her şeyi anlatacağını söylese de babası hiçbir şeyi ortaya çıkarmamıştı ve Sera şimdi nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmiyordu. Kızın kulakları uğulduyor etrafındaki hiçbir sesi duyamıyordu. Masada sadece iki sandalye boş kalmıştı ve o boş iki koltuk birer canavar gibi gözünde canlanıyordu. Nefes alışını kontrol altına almaya çalışırken Yoon Jae'nin sessizce kulağına eğilip "Baban ne düşünüyor sence?" demesi üzerine yine atağa geçmişti kalbi. 

Kafasını sağa sola sallamaktan başka bir şey yapamayan kız bunca insanın önünde bayılırsa ya da kusarsa ne olacağını çok merak ediyordu çünkü tam olarak böyle hissediyordu. Yoon Jae bunu fark ederek "Tamam, yedek plandan devam edelim. Zaten fazla mucizevi gelmişti değil mi? Sakin olup her zamanki gibi devam edeceğiz" derken sesindeki telaşı saklamaya çalışmıştı. Sera hiç de tatmin olmadığını söylemek için adama döndüğünde yanlarındakiler neden bahsettiklerini anlamaya çalışıyordu çünkü ikisi de kimseye bir şey söylememişti bu konu ile ilgili ama kız daha ağzını açamadan herkes ayağa kalkmış anne ve babası arkalarında bir ordu insan ile içeri girmişti.

Sera ve Yoon Jae aynı anda nefeslerini tutarken parmakları istem dışı birbirlerine kenetlenmiş ve bir diğerinden güç almaya çalışmıştı. Masada ayağa kalkmayan sadece üç kişi vardı; Sera hali hazırda şirket başkanı olduğu için Yoon Jae küçük ortak olmasına rağmen güç gösterisi için kalkmamıştı bunlar anlaşılabiliyordu ama Matthew herkesin dikkatini çekiyordu.

İkisi de gelip karşılarına oturana kadar el ele masanın üzerindeki lekeleri inceleyen Sera ve Yoon Jae şu an insanların Matthew'e nasıl baktığını umursamıyorlardı. Belki de saatler sürecek bir savaş için kendilerini hazırlayan ikili herkesin yerlerine oturmasını bekledikten sonra son kez birbirlerine güç vermek için ellerini sıkıca sıktıktan sonra kafalarını kaldırmış ve aynı anda Shin Moo Yool ile göz göze gelmişlerdi. Adam ikisine de gülümserken karısı yanında tiksindiğini hiç saklamadan üç genci izliyordu.

Sera annesinin kafasından geçen kötücül planların saniyede kaç kilometre hız yaptığını kestiremiyordu ama yine de korkmadan ona bakmaya zorluyordu kendini. Annesinin Eun Seol yerine seçtiği en yakınlarından, sekreteri Kim Won Jong yerini aldığında Sera da koltuğunda dikleşmiş ve elini Yoon Jae'nin ellerinden çekmişti. 

Herkes yaşlı sekreterin toplantıyı başlatmasını beklerken Sera elini kaldırıp başlama işaretini vermesinden bir saniye kadar sonra babası elini havaya kaldırıp onu durdurunca Sera boğazını yakan asidik sıvıyı son anda yutmuştu ve ağzında kalan iğrenç tat ile ona yönelmişti.

"Başkan olduğunun farkındayım ama ben ve eşim hala bu şirketin onursal üyeleriyiz. Yani hala senden daha önemli söyleyeceğimiz şeyler. Bu yüzden ben başlamak istiyorum"

Annesi, adamın bu tavrından oldukça mutlu olmuş bir şekilde kafasını sallarken Sera buna güvenip güvenemeyeceğin bilmiyordu. Babasını hiç tanımıyordu ve konu ebeveynler olunca onlara güvenme kelimesini kullanamıyordu ama adamın yüzünden silinmeyen gülümseme de kafasını karıştırıyordu. Eline aldığı küçük bir belleği sekretere uzattığında adam hiç itiraz etmeden gelip almış ve bilgisayara takmıştı. Anlaşılan Sera'yı yok edecek belgeler olduğuna çok inanıyordu çünkü oldukça heyecanlanmışa benziyordu.

"Birazdan izleyeceğiniz tüm bu görüntüler tam şu anda ülkenin dört bir yanında yayınlanıyor. Açıkçası bunu burada yayınlamak aileme yaptığım bir ihanet olarak görülse de hepinizin bunu bilmesi gerektiğine inanıyorum"

Gölgedeki BenlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin