Gölgedeki Benlik

Bölüm 11

Sera, annesi, Yoon Jae ve onun annesi bir otel restoranında otururken genç kız sürekli saatine bakmamak için kendini zor tutuyordu ama Yoon Jae aynı kibarlığı göstermeyi reddetmişti. Zorla sürüklendiği bu yemek yüzünden fazlasıyla kızgındı, Sera'ya verdiği sözden bir geri dönüş bulamıyordu ve Jae Hyun neredeyse evine taşınmış bir yol bulması için yalvarışlarla karışık tehditler savuruyordu. 

Nişan tarihleri basına ilan edilmişti ve sadec üç günü kalmıştı. Üç gün içinde bir yolunu bulamazsa bu kabus kızla nişanlanacaktı. Genç adam bir süre sonra ayrılacaklarını bilse bile insanların onu Sera'nın eski nişanlısı olarak görmelerini istemiyordu. Jae Hyun'u yatıştırmak için "O nişan eninde sonunda atılacak zaten ve ikimiz için de hiçbir önemi yok. Sadece basit bir formalite. Nikah değil ya sonuçta" diye uydurduğu yalanı kendine de tekrarlayıp duruyordu ama yine de insanların bunu öyle basit görmeyeceklerine emindi. Bugüne kadar insanları çok da umursamayan Yoon Jae hep bildiği yoldan ilerlese de şimdiki durum onu huzursuz ediyordu. Parmağında Sera'ya ait olduğunu gösteren bir halka ile dolaşma fikri sanki ona tasma takmaya zorluyorlarmış gibi geliyordu. 

Günlerdir kabuslarında Sera'nın boynuna bağladığı tasma ile onu sağa sola çekiştirdiğini görüyordu. Hatta bir keresinde Sera ona oyuncak bir kemik atmış ve yakalamasını istemişti ama daha sonra o oyuncak kemik şirketin hisselerine dönüşmüş ve hepsini Sera'ya vermişti. Bu rüyadan sonra kan ter içinde uyanan genç adam ellerini boynuna götürmüş ama sakinleşince bir rüya olduğunu anlamıştı. Birilerinin onu hayatıyla ilgili böyle önemli bir karar alırken zorlamalarından nefret ediyordu. Ona bir tek bu konuda fikir sormayan ailesine kızgındı, Sera'ya kızgındı, hala Sera'yı bu fikirden vazgeçirtecek kadar kafasını karıştıramayan Jae Hyun'a kızgındı ama en çok kendine kızgındı. Tüm bunlara bir dur diyemediği için kendini oldukça aciz görüyordu ve içinde bitmek bilmez bir duygu sürekli onu rahatsız ediyordu. 

Sera bugün yemekten sonra Jae Hyun ile buluşacaktı ve söz verdiği randevuya çıkacaklardı Yoon Jae bugün en azından bir şeyler olmasını umuyordu. Aslında Jae Hyun istediğim zaman hakkını nişan gününde kullanıp iptal ettirmeyi öne sürmüştü ama Yoon Jae şanslarını fazla zorlamak istemediği için en azından yakın bir tarihte olmasını istemişti. 

Şimdi bu buz gibi masada yemek yemeye çalışırken acaba kabul mü etseydim diye düşünüyordu çünkü dünyada en çok korktuğu kadın gözlerini ondan ayırmıyordu. Sonunda ağzındaki baklayı çıkaran Jo Young "Başkan Park nişan yaklaştığında gelinler iştahtan kesilir diye biliyorum ama siz kızımdan daha heyecanlısınız herhalde hiçbir şey yemediniz" demişti imalı bir şekilde. Yoon Jae yutkunduğu belli olmasın diye peçetesi ile ağzının kenarını silerken "Çok ani olduğu için biraz şaşkınım diyelim." demişti kaşlarını kaldırarak. Yanındaki annesinin huzursuzca kıpırdandığını fark etse de umursamamış ve tabağını öne doğru itmişti. 

Sera hiçbirine bakmadan tabağındakileri yerken bir yandan da annesi ve Yoon Jae'nin tartışmaya başlamaması için dua ediyordu. Annesine her şeyin istediği gibi gittiğinden bahsetmişti ve bir aksilik çıkması halinde harekete geçmeye hazır olan kadını dizginlemişti. Şimdi onun bu düşüncelerini yok edecek bir şeyler olmasından korkuyordu. Jae Hyun konusunu hiç açmamışlardı ama kadın onu tehdit ettiğini zaten saklamıyordu. Hatta Cliff son konuşmalarında Ethan ve Scott'un yollarını kesen adamlardan bahsetmişti. Sera annesinin direk Cliff'e değil de diğer arkadaşlarına gitmesini iyi niyet göstergesi olarak algılamıştı ama bu yine de tehdit olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Ethan ve Scott'u aradığında çocuklar başlarının çaresine bakacaklarını onları önemsememesini söylemişlerdi ama bu o kadar da kolay değildi. 

Nişandan sonra gidip onları görmek iyi olduklarına emin olmak istiyordu. Tekrar onlarla birlikte sahne alıp kalbindeki ağırlıktan kurtulmak istiyordu ama annesi ve Yoon Jae birbirlerine böyle bakarken bu mümkün değildi. Bir de üstüne bugünkü randevusunu annesi öğrenecek diye ödü kopuyordu. Jae Hyun otelin önünde onu bekliyordu. Öğleden akşama kadar diye söz almıştı böylece insanların onları tanıma ihtimali düşecekti.