16. BÖLÜM

50K 2.5K 111
                                    

O kadar insanın içine çıkacak olmak umurumda bile değildi. Karnımda sürekli olarak meydana gelen kasılmaların sebebi Görkem'di. Beni beğenmesini, yaptığım işi takdir etmesini bekliyordum. İlk gördüğünde belirecek olan o bakışı ölesiye merak ediyordum. Kaç defa aynanın karşısına geçip kendime baktım, hatırlamıyordum.

Eteğin şifon yerleri kırışmasın diye koltuğun sırtına yaslandım. Heyecandan bedenimi taşımakta dahi zorlanıyordum. Sanki onu gördüğümde dizlerim titreyecek, olduğum yere yığılacaktım. Merve mutfaktan elinde koca bir kadeh şampanyayla geldiğinde can simidine sarılır gibi yapıştım kadehe.

"Harikasın!"

"Biliyorum. Ve Azra, sen de harikasın. Muhteşem görünüyorsun."

"Saçmalıyorum, farkındayım. Ama elimde değil, Merve. Binlerce insanın karşısında tek başıma dikilsem bu kadar heyecanlanmazdım."

"Abim sana bayılıyor. Bakışlarının farkında değilmiş gibi davranma! Ne giyecek olursan ol, dibi düşecek." Beni arzuladığını inkâr etmem aptalca olurdu. Sadece... Bu sefer farklıydı. Bu benim işimdi. Herkesten önce onun takdirini almak istiyordum. Çocukça bir şekilde onun desteğine ihtiyaç duyuyordum.

"Umarım hoşuna gider."

"Rahatla. Beni sollayıp geçiyorsun ki normalde bu mümkün değil biliyorsun!" Gülümsedim. Onu geçtiğim falan yoktu. Yeşil, askısız elbisenin göğüs ve sırt dekoltesinin kenarlarını süsleyen swarovski taşlar haricinde, eteğinin önünde dizlerinin beş parmak üstüne uzanan bir yırtmaç vardı. Saçlarının önünü aynı taşlardan tokalarla tutturmuş, Görkem'inkilere benzer gözlerini açığa çıkarmıştı. "Kemer harika bir fikirdi, kabul ediyorum." Parmaklarımı belimi saran, taşlarla ve işlemelerle süslenmiş kemerde gezdirdim. Sırt ve derin göğüs dekoltemi sonlandıracak bundan daha iyi bir seçenek olamazdı.

"Bunu ben de beğendim."

"Göğsündeki açıklık sorun yaratmaz ama adım attığın anda abim delirecek!" Yırtmacın derinliğini ayarlarken aklıma gelmişti aslında. Ama Görkem hiçbir zaman bu anlamda kıskanç birine benzemiyordu ve sanırım ben de şansımı denemek istemiştim.

"Yok artık! Bir şey diyeceğini sanmıyorum."

"O anlamda demedim şapşal!"

"Yaa..." Kadehte kalan şampanyayı koca bir yudumla bitirdim. Bu gece bana bitmeyecekti anlaşılan. "Nerede kaldı abin? Geç kalacağız."

"Geç kalmıyoruz, Azra. Ayy! Aşık bir sen hiç çekilmiyor."

"Bunun aşık olmamla ne alakası var?"

"Hiç, hiç yok..."

"Of Merve, rahatlatacağına geriyorsun beni."

"Derin nefesler al, canım." Derin nefesi içime çekerken kapıdan ses geldi. Gelmişti. Çene çalmaktan arabasının sesini dahi duymamıştım. Yüzüme düşen bukleleri düzelttim. Elbisenin eteklerinde gezinen ellerim bile yeterdi ne kadar gergin olduğumu göstermeye.

"Hoş geldin abi." Kafamı kaldırdım ve çoğu zaman olduğu gibi hayran hayran ona bakakaldım. Bakışları yüzümden göğsüme doğru inerken merhaba bile dememişti sanırım.

"Hoş geldin," dedim, dikkatini yüzüme çekebilmek için ama nafile. Adım atmasaydım işe yarardı belki de. Merve haklıydı. Bu elbise doğru bir seçim olmamıştı. Ayakucumdan yukarı doğru çıkarken bakışları, yerimde sallanmamaya çalışıyordum. Beğendiği için süzüyor olmalıydı, değil mi? "Görkem? Çıkalım artık, geç kalmak istemiyorum." Sesim fazla mı boğuktu acaba? Kontrolümü saniyede kaybetmeme neden oluyordu bu adam.

BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin