AZRA
Ortamdaki gerginlik elle tutulacak cinstendi. Görkem'in kızgın olmakta kendince haklı tarafları olabileceğini bildiğim için sessiz kalmaya devam ediyordum. Tabii bir de Merve'nin hatırına. Benlik bir durum olmadığını varsayarak odama kaçmak harika bir seçenek gibi görünse de, onun keskin bakışlarının altında bir adım dahi atmak her nasılsa mümkün olmuyordu. Neredeydi Merve'nin anlata anlata bitiremediği hoşgörülü adam? Geldiğimiz ilk akşam hariç, anlayışlı bir hareketine rastladığımı hatırlayamıyordum. Ve şimdi karşılaşacağımız tepkinin merakı içerisine düşüyordum. Tanrım! Ne kadar yakışıklıydı! Bakma ona Azra, bakma... Aynı kelimeleri birkaç defa daha tekrarladım içimden. Gözlerimin üzerinde gezindiği her an kendimi kaybetmeme engel olamayışıma henüz bir çare bulamamıştım.
"Ne yapmaya çalışıyordun?" sorusuyla sessizliğe bir son verdi Görkem. Genelde ilk konuşan kaybeder diye bir kural vardı, ama bunun onda bir işe yarayacağını sanmıyordum.
"Eğlenmeye çıktık abi. Buna neden bu kadar kızdın, anlamış değilim." Merve oldukça rahat bir şekilde, abisinin gözlerinin içine bakarak konuşuyordu. O lanet baskıyı bir tek ben mi üzerimde hissediyordum?
"Birincisi eğlenmeye çıkmana değil, haber vermeyişine kızdım. İkincisi, bu sinirim sana değil yanında sessizce oturan bayana." Hı? Benimle ne alakası vardı şimdi bu durumun? Ben ağzımı açmadan durumu kurtarmaya çalıştı Merve, ama işleyecek gibi durmuyordu bu adama!
"Azra'yla ne alakası var abi? O dedi diye yapıyor değilim herhangi bir şeyi. Ayrıca gelmene gerek olmadığını yazdım." Hayır, ben yazdım.
"Merve, bugüne kadar kaç mesajıma cevap vermedin? O mesajı sen attıysan sonrasındaki mesajlarıma da dönüş yapardın." Hadi canım? Kim her mesaja dönüş yapardı ki? Bir insanın müsait olmayacağı onlarca an olabilirdi. Bir dakika... Telefonun bende olduğunu mu anlamıştı? Yok canım! Merve dudaklarını bükerek kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hiç," dedi gayet açık ve net bir biçimde. Ciddi ciddi her mesajına cevap mı vermişti? Ne diyeyim ben artık sana Merve.
"Bu gece cevap vermeyişinin özel bir nedeni var mı? Çünkü aradığımda açtın. Yüksek ses dolayısıyla anlaşamadık ve ben senden mesaj atmanı istedim. Sonrasında attığım mesajlara da yanıt alamadım. Bunu neden yapmış olabilirsin diye düşünüyorum." Hadi, kıvır kıvırabilirsen! Benim yüzümden sorun yaşamalarını kabul edecek değildim. Merve, her ne kadar bana susmamı söylemiş olsa da, bu duruma mantıklı bir açıklama getirmesi zordu. Hele ki Görkem'in karşısında imkânsıza yakın... Telefonun bende olduğu belliydi ancak açık açık neden mesajlara geri dönüş sağlamadığımı itiraf edebilir miydim? Hiç sanmıyordum. Başka bir bahane bulmam gerekiyordu. Kendimi onun karşısında daha da kötü bir duruma sokacak değildim. Düşün, Azra. Ne söylesem inanmak zorunda kalır? Merve'ye dönen bakışlarım onunkilerle buluştuğunda onun kurtaramayacağını anladım. Kafası güzel sayılırdı. Buna rağmen bu kadar normal duruyor olması bile bizim için yeterli bir avantajdı.
"Benim yüzümden Merve'ye yüklenme," dedim ters bir şekilde. Tamam, karşısında neredeyse salyalarımı akıtıyor olabilirdim ama bu kendimden daha fazla ödün vereceğim anlamına gelmiyordu. "Sen aramadan önce telefon bendeydi. Annemi arayacaktım. Sen arayınca Merve'ye geri verdim ve konuşma bitince yeniden aldım. Mesaj attığını görmedim, çünkü annemle konuşuyordum. Durum bundan ibaret..." Fazla hızlı konuşmuştum ve beni tanıyan biri yalan söylediğimi bu şekilde anlayabilirdi. Görkem'in bunu fark etmemesini dilemekten başka çarem yoktu. Baktı... Baktı... Baktı... Ne düşündüğünü ele vermeyen gözleri kısılmış, kenarlarındaki o tapılası çizgileri açığa çıkarmıştı. Belki de benden zerre hazzetmeyen birine karşı hissettiğim bu duygulara karşı gelemeyişim yüzünden yanacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYOR
General FictionSoğuktu. Teni kadar soğuktu bakışları. Ardındakileri gizleyen, kendine dair en ufak bir iz taşımayan koyu kahve gözler... Vurulmuştum. Kendi iyiliğim için ondan uzak durmamı istemişti. Ardından beni öperken tüm benliğimi ele geçirdiğini fark edememi...