AZRA
Ben ne yapıyordum? Yalnızca birkaç saat önce ne olmuştu? Aklım almıyordu. O öpücükten sonra kendimi kaybetmiş ve hala bulamamıştım. Nasıl bir öpücüktü o? Bedenime yaslı bedeni, yüzümde varlığından haberimin olmadığı tüyleri diken diken eden nefesi, derin ve güç yayan sesi. Çıkmıyordu aklımdan. Her bir saniyesini, tekrar ve tekrar yaşayıp duruyordum zihnimde. Sorgusuzca kendimi bırakışımın nedeni uzun bir süredir onu düşünmekten başka bir şey yapmayışım mıydı? O kadar mı dolmuştum ona karşı? O kadar mı yer etmişti içimde? Saçmalık! Bu kadar kısa zamanda aşık olmuş olsam bile bu denli aptal olamazdım! Onun ağzından çıkacak her bir söze tamam diyecek kadar mı zayıftım? Mümkün değildi bu. Peki, ne yapmıştım? Neredeyse ağzımdan salya akıta akıta, her ne dediyse sessizlikle kabul etmiştim. Bunu nasıl başarmıştı? Ona karşı çıkmak için içimde yanıp tutuşan Azra, nasıl iki kelime dahi kurmayı becerememişti?
'Yatakta olanlar orada kalacak,' Şaka yapıyor olmalıydı. Sırf beni öpmesine engel olamadım diye onunla yatacağımı mı düşünmüştü? Evet, eğer bunu yapacaksam belki de hayatımda ilk defa Görkem'le olmasını isterdim. Onun haricinde kimseye karşı böylesine güçlü bir çekim hissetmemiştim. Kendimi ona teslim etmek ve benimle ilgilenmesini beklemek hiç de zor değildi. Sonrasında ben de onun o tapılası vücuduyla ilgilenirdim. Utancımdan yerin dibine geçmezsem tabii... Halime bak! Ona karşı koymalıyım diye düşünmeye sevk ederken kendimi onunla yatmanın hayallerini kurmaya başlıyorum. Acınacak haldeyim! Beni bir aslanın geyiği çiğ çiğ yemesi gibi yer, geriye kalanımı arkasına bile bakmadan atar giderdi. Koşarak kaçmam gerekirken onun evinde, ona yalnızca birkaç adım uzaklıkta, deli danalar gibi dört dönüyordum. Az sonra kapıdan girse, beni kollarına alsa, dudaklarını dudaklarıma yapıştırsa, bedenini bedenime yaslasa, kokusuyla sarhoş olsam... Anlaşılan o ki dur demeye gücüm yetmeyecekti.
Ağlamak istiyordum. Ne zaman bu kadar zayıf bir insan olmuştum? Hatırlamaya çalışıyordum. Peşimden koşan erkeklerden nasıl uzak durduğumu, sırf eğlenmek için onlarla azıcık sohbet edip kazasız belasız sıyrıldığımı... Şimdi de yapabilmek istiyordum bunu. Kendimi savunmamın en gerekli olduğu an şu an iken, karşımdaki erkek Görkem iken yapabilmeliydim bunu. Oysa ben onu gördüğümden beri değişmiştim. Değişmeye de devam ediyordum. Hissettiklerim beni günden güne yeniden şekillendiriyordu ve ben buna dur diyemiyordum.
"Azra?" Aralanan kapının ardından Merve göründü. Muhtemelen kapıyı tıklatmıştı ama ben kendi düşüncelerimin çığlıklarından onu duymamıştım.
"Gelsene." İçeri girerken kapıyı ardından kapattı. Konuşacaktı ama söyleyeceklerinden korkuyordum. Görkem'le konuşmuşlardı. Beklediği açıklamayı ben yapamayacağım için Görkem bu görevi üstlenmişti. Özel olarak konuşacağını belirterek! Ne özelinden bahsediyorsa...
"Özür dilerim." Bunu o ana kadar düşündüğümü bile fark etmemiştim. Merve, başından beri duygularımdan haberdar olsa da bu durumu hoş karşılayacağı anlamına gelmezdi. Hele ki böyle bir akşamda, aniden bizi el ele görmesi... "Daha önceden olan bir şey değil. Yani bu akşama kadar Görkem bana hiçbir şekilde yanaşmadı. Ben ne olduğunu..."
"Önce bir sakin ol, canım," diyerek sözümü kesti. Fazla heyecanlı davranıyordum herhalde. "Özür dileyeceğin herhangi bir durum söz konusu değil. Eğer bu geceden önce de aranızda bir şeyler olmuş olsaydı, bana söylemek zorunda değildin. Söylemeni beklerdim ama sadece o kadar. Ne seni ne de abimi yargılayacak ya da sorgulayacak değilim."
"Ama bu gece bana bir açıklama borçlusunuz dedin ve oldukça sert görünüyordun." Görkem gibi...
"O sertlik ve sözler abimeydi. Seni zaten biliyordum, ama abim? Ondan bunu beklediğimi söyleyemem. En azından bu şekilde... Bir baktım ikinizde yoksunuz, sonraki bir anda ise el elesiniz. İyi olduğundan emin olmam gerekiyordu. Evet, abim benim için önemli, ama böyle bir konuda senin yanındayım. Ne olursa olsun o bir erkek, öyle değil mi?" Gülümsedi. Ağır ağır yayılan rahatlama dalgasıyla sakinleşmeye başladım. Merve böyleydi işte. Anlayışlı, güven veren, dinleyen ve güzel akıllar verebilen... Sahip olduğum en değerli şeydi, ailemden sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYOR
General FictionSoğuktu. Teni kadar soğuktu bakışları. Ardındakileri gizleyen, kendine dair en ufak bir iz taşımayan koyu kahve gözler... Vurulmuştum. Kendi iyiliğim için ondan uzak durmamı istemişti. Ardından beni öperken tüm benliğimi ele geçirdiğini fark edememi...