12. BÖLÜM

85.6K 2.7K 153
                                    

Görkem, biraz çalışması gerektiğini söyleyip masadan ayrılır ayrılmaz onun yerine oturarak Merve'ye sokuldum.

"Dökül bakalım."

"İki saniye sabretsene! Duyacak şimdi!"

"Duymaz. Merdivenleri çıkmasını bekledim herhalde. Salak mıyım ben? Allah Allah! Deli edersin sen adamı. Ayrıca fısıldıyorum. Halimize bak! Anlatacak mısın artık?"

"Susarsan anlatacağım, Azra."

"Hadi hadi, laf yapma bana. Okan'la buluştun, değil mi?"

"Evet." Suratı bile kızarmadan evet dedi ya... Kıza bak!

"Ne zaman numaranı verdin? Bardan sonra hiç denk gelmediğimize göre orada vermiş olman lazım. Ne yani, tanıştığın adama yarım saat bile geçmeden numaranı mı verdin?"

"Kafam güzeldi. Ayrıca yakışıklı çocuk, ne var yani..."

"Hu huuuu... Merve? Bu sen misin? Hani şu eski erkek arkadaşından sonra kimseye yanaşmayan, rahibe Merve?" Omzuma patlatırken, sinir olmuş surat ifadesine bakıp kahkahalarla gülmek istedim. Ama heyecanım daha baskındı. O salak, tipsiz çocuktan beri içine kapanmıştı ve bunun değiştiğini görmek merak uyandırıcıydı.

"Kes sesini. Böyle yaparsan öğreneceğin bununla sınırlı kalacak."

"Hadi be oradan! Devam et." Korkusu baskın geldiğinden konuşmaya başladığımızdan beri üçüncü kez merdivenlere baktı.

"Odaya mı çıksak acaba? Kapalı kapı ardında daha rahat hissedeceğim kendimi."

"Çalışma odası iki kat yukarıda, kapısı da kapalıdır. Uzatma daha fazla da anlat." Bir kez daha merdivenlere bakıp sonunda anlatmaya başladı.

"Neyse, kaza bela numaramı aldı. Ne konuştunuz diye sorma inan hatırlamıyorum. O anlara ait aklımda kalan iki şey var. Biri vedalaşırken elimi tutup okşaması, diğeri bakışları... Beni ikna etmek için ne söylediğinden emin değilim. Belki de ikna etmesine gerek bile kalmamıştır." Anlatırken, ses tonundan kendine sinir olduğu belliydi.

"Eee..."

"Soluk alıyorum izin verirsen."

"Ay Merve... Kırk yılda bir şey anlatacaksın, ondan da eziyet çektiriyorsun."

"Ertesi sabah uyandığımda telefonuma kayıtlı olmayan bir numaradan tatlı bir günaydın mesajı aldım. Kim olduğunu sordum. Sarhoşluğumu yüzüme vurarak dalga geçtikten sonra kendini hatırlattı. İlk üç gün neredeyse hiç cevap vermedim, verdiğimde de başımdan savmaya çalıştım. İşe yaramadı. Okuturum bir ara mesajlarını, yaptığı şebekliklere gülmeye başladığımda sanırım örmeye çalıştığım duvar sarsıldı."

"Dadam dam da daaa... Eee sonra?" Kıkırdadı. Onun bundan keyif alıyor olması mutluluk vericiydi.

"Daha çok birbirimize sataşarak mesajlaşmaya başladık. Zaten yoğundum, bunlar kısa süren sohbetlerdi. Son iki gün boyunca sürekli görüşmemizi teklif etti. Ben de sonunda pes ettim ve kabul ettim." Gevşeyen tokasını çıkarıp saçlarını yeniden toplarken yine merdivenlere baktı. Bacağını dürterek dikkatini çekmeye çalıştım. En heyecanlı yerinde susulur mu ya?

"Hadi..."

"Of Azra. Bugün gittim işte. Sizden birkaç dakika önce döndüm."

"Nasıldı? Ne yaptınız? Yüzün güldüğüne göre güzel zaman geçirdin."

"Uzun zamandır hayatımda biri olmadığı için kendimi şanslı sayıyorum."

"O nedenmiş?"

"Bu sorulara düzenli olarak maruz kalmaya katlanamazdım."

BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin