24. BÖLÜM

56.5K 2.8K 170
                                    

---GÖRKEM---

Doğru olanı yaptığımdan o kadar emindim ki! Hayatımın her evresini kontrolüm altında geçirdim. Ancak o zaman bir parça huzur yakalayabiliyor ve ancak o zaman bu gücü elimde tutarken ayakta kalabiliyordum.

Önce Merve, şimdi Azra... Ne kadar büyük yanlışlar yaptığımı şimdi görebiliyordum. İkisine de zarar vermiştim. İç çekişleri arasında zorlukla konuşurken onu dinlemek zor geliyordu. İçim parçalanıyor, onu ne kadar kırdığımı gördükçe kendimden nefret ediyordum.

Aptalın tekiydim. Bunun olacağını görmüş olmama rağmen, bana bağlanmasına izin vermiştim. Hayır, bunu istemiştim. Gitme ihtimali olduğunu duyduğum andan beri bunu istiyordum. Bensiz nefes dahi alamamasını...

Ne kadar güzeldi. Ağlarken bile... Kızarmış burnu, şişmiş gözleri ve dağılmış saçlarıyla bile çok güzeldi. Onu çırılçıplak gördüğüm ilk an aklıma geldi. Nefesimi tuttuğuma emindim. Hele ki yalnızca bana ait olacağını öğrendikten sonra...

Saçlarımı çekerek beni kendinden uzaklaştırmaya çalışırken adımı fısıldadı. Beni daha çok ateşlemek için mi itiyordu? Eğer öyleyse, işe yarıyordu. Boynuna eğilip çıkık kemiklerine dudaklarımı sürterken, bu sefer daha sert çekti saçlarımı ve dur dedi. Durmak mı? Bunun için artık çok geç olduğunun farkında değildi herhalde.

"Konuşmak için daha uygun bir zaman bulabiliriz, Azra. Şimdi sus ve..."

"Bakireyim," dedi. Ne? Dalga geçiyor olmalıydı. Bu imkânsızdı. Başka kimseyle yatmamış olması... Bu yaşına kadar... Hayır! Diğer salaklar gibi beni kandırmaya çalışıyordu belli ki. Azra gibi dişi ve bunu her yerde göstermekten çekinmeyen bir kadının daha önce kimseyle... Yok artık!

Bir adım geri çekildi. Gözlerindeki ürkek bakış yalan söylemediğini anlamama yetmeliydi. Ona dokunduğumdaki titreyişleri... Bunların hepsi onun için ilk miydi? Ve buna rağmen kendini bana teslim ediyordu. Saflığı karşısında nefesim kesildi.

O benimdi.

İstemsizce sırıtırken gergin, ama beklentiyle dolu yüzünü avucumun içine aldım. "Bunun için çok geç değil mi sence?" diye sordum. Cevap veremeyecek kadar şaşkın hali ruhumu tatmin etti.

Acele etmeden hazırlamaya çalıştım onu az sonra olacaklara. Karşımda çırılçıplak kaldığında mest oldum. Çok güzeldi. Belki de hiç görmediğim bir güzellik... Tadına baktım. Eşsizdi. Lezzetli. Onu yatağa gönderip karşısında soyunurken yüzünde değişen her ifadeyi kaydettim zihnime. Heyecanını, utancını, beklentisini, korkusunu...

"Bunu yapabilir miyim, bilmiyorum," dedi. Ne yapacağını bilemez halde öylece dururken. Korkudan mı titriyordu sesi? Belki de heyecandan... Heyecandan olmasını tercih ederdim. Korkarsa kaçardı. Korkarsa onu aksi için zorlayamazdım.

"Teknik olarak yapan kişi benim. O yüzden, kafana takmana gerek yok," dedim, rahatlamasını umarak.

"Terbiyesizsin!"

"Evet, öyleyim." Onunla yapmak istediklerimi bir bilse, o zaman ne düşünürdü, kim bilir. Bacakları tutmayana kadar içine gömülmek istiyordum. Ama şimdi değil. Şimdi olmazdı.

Yanına gittim. Ellerimin arasında kıvrandı, teni tenime sürtündü, dili cesurca dilimle dans etti. Zevk dolu verdiği her tepki sınırlarımı zorladı. Bekledim. Ta ki hazır olana kadar... Ve sonunda üzerinde kalan son parçayı da kaldırdım aramızdan.

Daha fazla bekleyemezdim. Aldığı zevkle saldığı koku burun deliklerimden içeri sızarken aletim acıdan zonkluyordu. Adımı fısıldadı ve ben duramadım. Tek ve sert bir itişle benim için sırılsıklam olmuş içini doldurdum. Siktir! Ne kadar sıcaktı... Ne kadar yumuşak... Ve benim... Daha önce böyle bir şeyi hiç hissetmemiştim.

BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin