AZRA
"Artık arar mısın? Üzerimdeki gerginliği atamıyorum," dedim Merve'ye, titrememesi için ellerimi bacaklarıma bastırırken. Abisiyle konuşmadan önce onunla gitmeyi kabul etmenin pişmanlığını yaşıyordum. Adam kalkıp, ne işi var tanımadığım bir kızın benim evimde dese haklıydı.
"Boşuna geriliyorsun. Kaç kere söyledim. Evet diyecek tabii ki."
"O kadar emin olma. Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Belki sevgilisi var adamın ve onunla beraber yaşıyor. Öyle olmasa bile, biz evini istila ettiğimiz zaman memnun olacağını hiç sanmıyorum. Hadi sen neyse, ben kimim? Beni tanımıyor ve tanımadığı birinin yanında kendi evinde huzursuz olacak."
"Her şeyi çok fazla düşünüyorsun. Öyle bir şey olmayacak."
"Bu iç rahatlatıcı bir cevap değildi."
"Orası benim de evim Azra. Evime dönüyorum ve yanımda kimi istersem götürmeye hakkım var. Soracak olmamın tek sebebi nezaket göstermiş olmak." Kazanamayacağım bir savaşı sürdürüyordum. Annem ve babamdan bile izin almayı başarmışken yakamı bırakmayacaktı.
Telefonu çalmaya başlayınca hevesle ekrana baktı. Gülümseyerek parmağını dudağına götürüp sessiz olmamı işaret etti. Evet, arayan abisiydi.
"Hele şükür, geri aramayı başarabildin abi!" Hoparlöre almasını işaret etmeye çalıştım ama beni dikkate almadı!
"Mezuniyetime gelmediğin için sana hala dargın olduğumu biliyorsun, değil mi?" Konuya dön Merve! Aldığı cevap karşısında ciddileşen ifadesi, konuya abisinin girdiğini gösteriyordu.
"Elbette bir sorun yok abicim. Biliyorsun cuma günü belgeleri aldıktan sonra burada kalma mecburiyetim ortadan kalkıyor. Sana da uygunsa pazar gününe biletimi almayı düşünüyorum." Biletimi? Hay Allah'ım! Bu kız beni delirtmek istiyordu sanırım.
"Al tabii de..." Sustu. Abisi her ne dediyse sinir olmuştu. Yüzüne düşmeyen saçlarını geri atmaya çalışmasından belliydi. Neden tamam demiştim ki ben en başından?
"Daha önce haber veremediğim için özür dilerim şimdiden abiciğim, ama iki bilet alman mümkün mü acaba? Bir arkadaşımla beraber geleceğiz," diyerek gözlerini yumdu. Yüz yüze olmasalar bile Merve'nin üzerinde büyük bir etkisi vardı. Bekledim, bekledi. Birkaç saniye süren sessizlik titremelerimi arttırdı. Ve sesini duydum. Merve'nin dikleşen bedeni savaşmak için kuşandığını gösteriyordu.
"Bana hiç mi güvenmiyorsun acaba? Sence peşime bir erkek takacak olsam bile bu saçma sapan biri mi olurdu?" Yine konudan sapıyorsun Merve!
"İstersen kimlik numarasını vereyim, bilgilerine sen ulaş. Abi, sadece bir soru soruyorum. İki bilet alacak mısın yoksa bir süre daha burada kalıp Azra ile ne yapmamız gerektiğine mi karar verelim?" Ya hayır derse? Belki Merve'yi burada kalması için ikna etmeyi deneyebilirdim.
Abisi her ne söylediyse, kocaman bir gülümseme belirdi suratında. "Harikasın! Sen dünyadaki en anlayışlı, en iyi abisin, biliyorsun değil mi?" dediğinde iş işten geçmişti. Gidiyordum. Hayatımda ilk defa annemden ve babamdan uzak bir yere gidiyordum. Bunu başarabilecek miydim? Oraya gidip ne yapacağımızı dahi bilmiyorken attığım bu adımın gözümü korkutması anormal değildi herhalde.
"Tamam, seni seviyorum!" diye çığırarak telefonu kapatıp yatağın üstüne attı. Sevinçle bakan gözleri içime bambaşka bir heyecanın yayılmasına neden oldu. Bunaldığım bu hayattan kurtuluyordum.
"Gidiyoruz!" diye haykırdı. Gülümsedim. Yatağa sıçrayıp tepinmeye başladığında gülümsemem kahkahalara dönüştü. Elimden tutup beni de yanına çekti. İki küçük çocuk gibi yatağın üzerine çıkıp attığımız kahkahalardan yorulana kadar zıpladık. Yeni bir hayata başlıyor olmak güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYOR
General FictionSoğuktu. Teni kadar soğuktu bakışları. Ardındakileri gizleyen, kendine dair en ufak bir iz taşımayan koyu kahve gözler... Vurulmuştum. Kendi iyiliğim için ondan uzak durmamı istemişti. Ardından beni öperken tüm benliğimi ele geçirdiğini fark edememi...