6. BÖLÜM

87.5K 3.5K 305
                                    

AZRA

Merve'nin hazırlanmasını izlerken yatağının arkalığına yaslandım. Benim odama büyük mü demiştim ben? O halde bu odaya ne demeliydim? Bir türlü alışmayı başaramamıştım.

"Seni yalnız bırakmak istemiyorum." Elbisesinin fermuarını çekmem için yatağın kenarına oturdu. Bunun bir sorun olmadığına ikna edene kadar canım çıkacaktı anlaşılan.

"Beni bu şehirde bir başıma bırakıp gidiyormuşsun gibi davranmayı bırak. Ne işim var orada söyler misin?" Arkasını döndü. Gözlerini kısarak cevabımdan hoşlanmadığını belli etti. Nasıl baktığının bir önemi yoktu. Görkem'in doğum günü eğlencesine o davet etmeden gidecek kadar delirmemiştim. Merve'nin çağırmış olması durumu hafifletmiyordu.

"Ne demek ne işim var? Ona yakın olmak istediğini sanıyordum? Ne kadar oldu, bir ay mı? Birbirinizden kaçıyorsunuz sanki. Bana bilmem gereken bir şey olmadığını söyledin."

"Ona yakın olmak istiyorum ama bu oraya geleceğim anlamına gelmiyor. Ayrıca bilmen gereken bir şey yok. Ben sadece..." Ne yapmam gerektiğine henüz karar verebilmiş değildim. Bir anda ne olduysa benden tamamen uzaklaşmıştı. Kibarlığından zerre ödün vermiyor, akşam yemeklerini genellikle bizimle yiyor, hatta yaptığım kahveleri içiyor ama daha fazlasını göstermiyordu. Uzun soluklu, beni içine hapseden bakışmalarımızdan neredeyse eser kalmamıştı. Bana baktığını hissettiğim an ona dönüyor, en fazla kaçırdığı gözlerinin izlerini yakalayabiliyordum. Bu bile bir şeydi, öyle değil mi? Kendini frenlediğini düşünmem fazla mıydı? Bilemiyordum.

Gülümsemesini özlemiştim. Çok nadir zamanlarda Merve'ye gülümsüyordu ama bu benim görmek istediğim kadarına yetmiyordu. Yalnızca arkadaşlarının yanında mı o kadar rahat ve gülen bir adam olmayı başarıyordu? Sanki iki farklı adam vardı karşımda, anlamaya çalıştığım.

Ve bu akşam deli gibi gitmek istediğim gerçeğini değiştiremezdim. Yanında bir kadın olacak mıydı? Belki eski sevgili? Arkadaşlarını da tanımak isterdim ama...

"Beni yalnız bırakacaksın yani? Benim de abimin çevresini tanımadığımı biliyorsun, değil mi? Orada bir başıma ne yapacağım?" Baştan kaybettiğim bir savaşı sona erdirmek için bana her türlü imkânı sağlıyordu sağ olsun. Gitmemek için sıraladığım her şey bahaneden ibaretti. Kendimi kandırıyordum. Tüm gece boyunca evde oturup acaba ne yapıyor, diye düşünmektense oraya gitmeyi yeğlerdim. Çağrılmamış olsam bile...

"Tamam." Bilmiş bir gülümseme gönderdi.

"Daha zamanımız var. Hadi, kalk ve hazırlan."

Şubat ayının son demlerinde olduğumuzu düşünürsek, fazla açık ve seksi elbiseler duruma uygun olmazdı. En azından bahar tasarımlarımızdan giyinemeyeceğim kesindi. Herhangi bir kadın gibi değil, onun yanına yakışacak ağırlıkta bir kadın gibi görünmeyi tercih ederdim. Sade ama şık... Bu doğrultuda karar vermem zor olmadı. Beyaz, uzun kollu mini elbisemi dolaptan çıkardım. Bacaklarım dışında her yerim kapalı olsa da vücudumu sardığı için dikkat çekeceğini umuyordum, tabi gereken ölçüde.

Hazırlanmam Merve'nin benden beklediğinin aksine kısa sürdü. Her ihtimale karşı gideceğimin bilincinde olduğum için banyomu yapmış, saçlarımı kendi şeklini alabilmesi için kurutmuştum. Hafif bir göz makyajı, hem doğal duracak hem de hatları gösterecek bir ruj ve allıkla tamamdım. Kapının pervazına yaslanmış beni izleyen Merve'nin suratı gördüklerinden memnun kaldığını gösteriyordu.

"Daha iyisi olamazdı."

"Boşuna mı okuduk o kadar?"

"Hayır, Azra. Demek istediğim..." Durdu. Her ne söyleyecekse vazgeçti. Arkasını dönerken, "Aşağıda bekliyorum," dedi ve gözden kayboldu. Ne söyleyecekti de sustu? Ya önemsizdi ya da benim kafaya çok takacağım bir şey... Neyse, ayakkabılarımı, çantamı ve ceketimi alarak aşağıya indim.

BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin