3. BÖLÜM

92K 3.3K 140
                                    

AZRA

Tam da tahmin ettiğim üzere gün ağarana kadar gözümü kırpmadım. Kendime defalarca düşüncelerimin saçmalıktan ibaret olduğunu söylesem de işe yaramadı. Kabul ediyordum ki daha önce başıma gelmeyen bir şekilde ondan etkilenmiştim ama bunu bu denli abartmamın sebebi neydi, anlamış değildim. Görkem gibi bir erkeği kim görürse görsün aynı düşünceler içerisine girebilirdi. Bende de bir tuhaflık olduğunu kesinlikle düşünmüyordum. Peki bu kadar içime işlemesinin nedeni neydi? Diğer birçok erkeğin yaptığı gibi başıma üşüşmemesi olabilirdi. Etrafımda pervane olmalarına, ağzımdan çıkacak olan bir söze bakmalarına alışıktım, ben. Görkem'in, neredeyse beni yarı çıplak görmüş olmasına rağmen, herhangi bir etkilenme belirtisi göstermemiş olması egoma derin yaralar açıyordu anlaşılan. Ya şu anda ne yapıyordum? Saat henüz sabahın yedisi olmamışken yalnızca iki saatlik uykuyla ayakta ne işim vardı? Kendimle alay ediyordum artık. Görkem'i evden çıkmadan görebilmek için uyanır uyanmaz gözüme ilişen saatin farkına vardığım gibi kendimi salona atmıştım. Ağzıma dün akşamdan beri tek lokma koymamışken bir bardak kahveyi daha yudumluyor, onun uyanmasını bekliyordum. İş bulana kadar günlerim bu şekilde mi devam edecekti acaba? Ne elde etmeyi umuyorsam...

Ayak seslerini merdivenlerde duyduğum anda elimdeki kahveyi bırakıp ayağa kalktım. Bu sefer de günaydın diyerek geçip gitmesine izin vermeyecektim. Bunu nasıl başaracaksam! Son basamağa geldiği gibi beni karşısında görünce saniyelik bir şaşkınlık yaşadığını gördüğüme eminim.

"Günaydın," diye neşeyle şakıdım! "Kahvaltıya kalıyorsun, değil mi?" Suratıma pür dikkat bakarken kafasını hayır, anlamına gelecek şekilde salladı.

"Kalamam. Toplantıya yetişmem lazım." Bu böyle olmayacaktı. Başka bir yol denemem gerekiyordu belli ki. Biraz belden aşağı olacaktı ama...

"Geldiğimizden beri evde pek olmadığının farkındasındır diye düşünüyorum. Merve'yle zaman geçirmek istediğinden eminim ama... Merve'nin bundan emin olduğunu sanmıyorum."

"Ne demek istiyorsun?" Merve, bunları yaptığımı duyarsa beni öldürecekti!

"Yapmak istediği işle alakalı seninle konuşmak istediği bazı şeyler var. Aslında dün akşam konuşacaktı ama sen gelmeyince tabii..."

"İşlerim vardı."

"Gece üçe kadar süren işinin önemli olduğundan eminim. Yalnızca ona zaman ayırman gerektiğini düşündüğümü söylemek istedim." Donuk yüzünün çatılan kaşlarıyla uğradığı değişimi izlemek çok zevkliydi. Alnında beliren derin çizgiler yakışıklı yüzünden hiçbir şey kaybettirmiyordu.

"Bana laf mı sokuyorsun sen?" Beklediğimden daha sert çıkan sesiyle irkildim. Güçsüz görünmemek adına gözlerimi gözlerinden kaçırmazken, sırtımı dikleştirip boyuna daha yakın olmayı denedim. Asla güçsüz bir kız değildim ama bu adamın karşısında bana bir haller oluyordu. Sebebini anlamış değildim.

"Öyle görmek istiyorsan bir şey diyemem. Sadece arkadaşımı düşünüyorum." Bir adım atarak bana iyice yaklaşırken enfes bir koku burun deliklerimden içeri sızdı. Değil kaçmak, ona daha çok sokulmayı isteyeceğim kadar muhteşem bir kokuydu bu. Hafif kahveli duş jelinin kokusunun ardında yatan daha sert bir koku...

"Onu senden daha çok düşündüğüme emin olabilirsin ufaklık. Şimdi izin verirsen, toplantıma yetişmek zorundayım." Bir kuklayı oynatıyormuş gibi, sözleriyle beraber istemsizce geri adım attım. Yanımdan geçip montuna uzandı. Botlarını ayağına geçirip çıkarken tutmam gereken çenemi açıverdim.

"Dokuz senedir eve dönmesini istemeyerek mi? İstemediğinden eminim, çünkü sana o kadar düşkün ki ne istersen yapardı." Arkasını dönüp bakmadan, kapıyı sertçe vurup çıkması aldığım en lanet cevaptı. Haklı olduğuma sevinecek bir yan bulamadığım gibi merdivenin başında dikilen Merve'nin kızgın suratını görmem her şeyin içine sıçtığımın kanıtıydı.

BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin