Escape /taekook

Kurtar Beni

İyi okumalar satır arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum😘

Aramızda her şeyin mümkün olduğunu hissettim. Oysa, daha o anda bile, bunun imkânsız bir aşk olduğunu biliyordum.
Orhan Pamuk

Sevgilisi sahnedeki son yürüyüşünü tamamlamış, Kim Taehyung da bir an önce kulise küçüğünün yanına gitmek için oturduğu koltuktan kalkmıştı. Bir an önce onu alıp ikisinin baş başa kalacağı bir yere gitmek istiyor, bu yüzden heyecanla doluyordu.

Kulise giden yolda ilerlerken çalan telefonu açmak için cebinden çıkartmış arayanın Lisa'nın babası Gong Yoo olduğunu görmesiyle kısık bir küfür dudaklarından çıkmıştı.

Kim Taehyung daha rahat konuşmak için ön kapıya doğru adımlarken olacaklardan habersizdi, bilseydi zira o telefonu asla açmaz koşarak sevdiğinin yanına giderdi. Ama Gong Yoo biricik kızı Lisa'nın planına ortak olmuş, Kim Taehyung'u oyalamak adına onu telefonda gereksiz işlerle ilgili yarım saat oyalamıştı.

Telefon görüşmesi bitip rahat bir nefes alan Taehyung, hızlı adımlarıyla kulise vardığın da küçüğünü göremeyip, iş arkadaşlarından çıktığını duymasıyla şaşırmıştı. Onu bekleyeceğini düşünüyordu, ön kapıdan çıkmış olsa görürdü sevdiğini bu yüzden adımlarını arka kapıya yönlendirdi aceleyle. Ama Jungkook orada da yoktu.

Telefonu eline alıp onu aramaya karar verdi, ama ulaşılamıyor sesini duymak yavaştan içine endişe tohumları ekmeye başlamıştı bile. Çünkü nişanı bozarken, bunun bu kadar basit olmayacağını Lisa'nın sözleri üstüne basa basa vurgulamıştı. Bir şeyler olduğunun farkına vararak arabasına doğru koşmaya başladı, ama duyduğu bildirim sesi ile duraksayıp, hızla telefonu cebinden çıkardı. Mesaj da eski nişanlısından gelen bir video vardı ve ekran da görünen küçüğünün yüzü ile kalbi korkuyla çarpmaya başladı.

Videoyu açıp sevdiğinin baygın bir şekildeki bedenini görmesiyle, tüm vücudu kasılmış Lisa'nın o iğrenç gülüşüyle öfke kanına saniye saniye nüksetmeye başlamıştı. Seni öldürürüm diye bağırdı telefona doğru, vakit kaybetmeden aramaya başladı sevdiğini kaçırmaya cesaret eden kadını. Kahkahaları kulağına dolduğu anda telefonu kırarcasına sıkmaya başladı. "Benimle oynama Lisa, buna pişman olursun" dedi ama Lisa onun tehditi karşısın da sadece güldü.

"Düşündüm de Taehyung belki beraber bir fotoğraf çekilmeye vaktiniz bile olmamıştır, ondan sana bir anı bırakmak istedim o yüzden gönderdim videoyu. Bana teşekkür etmelisin" dediğin de Taehyung sıktığı dişleri arasından öfkeyle konuştu. Yanında olsa onu öldüreceğine emindi. Beraber büyümüş oldukları gerçeği önemini yitirmişti çoktan.

"Seni yaşatmam, ölümün ellerimden olur Lisa sakın ona zarar vermeye kalkma" bağırarak söylediği şeyler otaparkta büyük yankı yapıyor, arabalarına binmek için gelen insanları büyük bir korkuya itiyordu lakin Lisa onun sözlerinden etkilenmiyor, ağzının içinden bir şarkı mırıldanıyordu.

"Onun gibi masum bir çocuğun senin gibi bir adamı sevdiğine göre ölmekten korkmuyor olmalı ve ben de ona istediğini vereceğim. Hoşçakal Taehyung ve boşuna uğraşma, dediğimi zevkle yapacağım" deyip suratına kapanan telefonla Taehyung tir tir titremeye başlamıştı. Kıpkırmızı olan gözleri ve karanlığa bürünen bakışları Kim Taehyung'un acımasız yanını ortaya seriyordu. O kimseden korkmayan bir adamken, kalbi küçüğüne bir şey olacak korkusuyla çırpınmaya başlamış, içine yayılan zehirle tüm herkese kan kusturacağından emin olarak arabasına binmişti telaşla.

"Koreye dönüyorum, adamları hazırla ben gelene kadar" telefonun ucunda konuştuğu kişi abisi gibi gördüğü Min Yoongiden başkası değildi. "Taehyung düşündüğüm o şey oldu değil mi?" diye sormuştu, yanındaki Jimin'e bir şey belli etmemeye çalışarak. "Oldu lanet olsun oldu. Onu koruyamadım, ona doyamadım Bile. Onu benden aldılar buna cürret ettiler. Mahvedeceğim onları Hyung, soldurmalarına izin vermeyeceğim çiçeğimi".