Yorum yaparsanız çok mutlu olurum ;)
İyi okumalar 💜
"Evine hoş geldin"
Sonun da o boğucu hastane ortamından kurtulmuş, tüm yaşadığım o kötü anlar geride kalmıştı. Şimdi ise asla hayal edemeyeceğim bir şey oluyordu. Bir iki ay öncesine kadar imkansızım olan adamın evin de beraber yaşamak için ilk adımı atıyordum.
"Hoş buldum" diyerek belimi kavrayan sevgilime gülen gözlerle bakıyordum. Belime sardığı koluyla beni içeriye soktuğun da tüm çalışanlar yanımız da toplanmıştı. "Bay Jeon'un eşyalarını odama çıkarın ve yiyecek bir şeyler hazırlayın" dediğin de ikimizi selamlayıp, verilen emri yerine getirmek üzere ayrıldı hizmetliler."Odamıza çıkalım, yemekten önce biraz dinlen güzelim".
Odamız.. Onunla aynı çatı altın da, aynı yatağı paylaşma düşüncesi kalbimi hızlandırıyor, beni bir bebek gibi severken kendinden bile sakınacak narinlikte ki davranışları ona olan aşkımı kat be kat arttırıyordu.
"Olur" dediğim de evin içindeki asansörle üçüncü kata çıkmıştık. Aslında bu ev de olmak, onun nişanlandığı o günü hatırlamama sebep oluyordu. Sonra o kadının bana yaptıkları zihnime doldukça vücudum istemsizce titriyordu. Sanki bana verdiği zehir hala damarlarımdaydı ve ben yaşadığım anı sorguluyordum. Ama gerçekti belimi saran kollar ve ben ruhumu deşen o anların bıraktığı izleri ondan gizleyecek, sevdiğim adamı üzmeyecektim.
Geniş ve siyah mobilyalarla kaplı yatak odasına girdiğimiz de gülümsememe engel olamadım. "Neden gülüyorsun güzelim, hmm?" Siyah saten çarşaflarla döşenmiş yatağa oturup yanıma yerleşirken, üzerindeki siyah takım elbisesine ve benim üzerimdeki eşofmana baktım. "Siyahı seviyorsun" dediğim de sanki ilk defa farkediyormuş gibi etrafına bakındı. "Seviyorum" dedi omuz silkerek.
"Ama ben beyazım" dediğim de gözleri gözlerimi bulup, sıcacık gülümsedi. "Yin ile Yang nedir biliyor musun? Siyahın içindeki beyaz ve beyazın içindeki siyah nokta..." "Karşıtlık,"... "Dünyalıların anlayışına göre her şey zıddından doğar. Her iyinin içinde bir kötülük, her kötünün içinde bir iyilik bulunur." dedi. daha önce duyduğum bir alıntıydı bu. "İşte küçüğüm, sen benim siyahımın içindeki beyaz noktasın. benim tek iyi yanımsın."
Uzanıp dudaklarına masum bir öpücük kondurduğum da bununla yetinemeyeceğimi anlayıp açık bacaklarının iki yanına dizlerimi yaslayıp kucağına oturdum. Kollarımı boynuna doladığım da elleri belimi bulup okşadı. Gözleri öyle yoğun bakıyordu ki, belki de ben de öyle bakıyordum farkında değildim. Ama dudaklarıma düşen bakışları son nokta olmuş az önceki masum öpücük yerini ateşli ve ıslak bir öpücüğe bırakmıştı.
Dudaklarımız diş ve dillerimizin savaşıyla ezilirken, ona sürtünmem kaçınılmazdı. Öpüşmeden ileri gidemeyen ben altımdaki sertliğini hissettikçe yükselen ateşimi söndürmesi için kucağında kıvranıyordum adeta. Soluk almak için ayrıldığım dudakları kıpkırmızı olmuştu. "O zaman sen de benim beyazımdaki siyah noktasın." dediğim de belimdeki zaafım olan elleri kalçama inip sertçe sıktı. "Hmm öyleyim". Kendimi ona sürttüğüm de inlemesi beni deliye döndürmüştü.
O siyah nokta bana şehvetin kapılarını açıyor, içim sevdiğim adamın en mahrem yerlerine karışma duygusuyla yanıp tutuşuyordu. "Seni istiyorum, Efendim" dediğim de koyu irisleri siyahın en koyusuna bulanmış, kalçamdaki eli morartmak istercesine sıkmuştı olduğu yeri. "İstediğin ne Jeon" boğuk sesi bir hırıltı gibi çıkarken kalbim heyecanla çarpıyordu.
"Seviş benimle, dudaklarım gibi kirlet tenimi sevgilim. Sana karışmak istiyorum her anlam da" diye fısıldadığım da, beni saten çarşafların üzerine yaptırması saliseler için de gerçekleşmiş, üzerime çıkan erkeğin baskısı nefesimi kesmişti. Kalbimi tümüyle dolduran adamın, içimi doldurması için de can atıyordum. Bana dokunsun istiyordum elleri. Birine karşı böyle arzuyla dolmak ve onu istemek utanmaz ve cesur yanımı ortaya çıkarmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape /taekook
Fanfiction-Tamamlandı- Jungkook üvey babasından gördüğü şiddet yüzünden evinden kaçtığın da, başına geleceklerden habersizdi. Kim Taehyung'un gay barlarından birinde striptizci olarak çalışmaya başlaması hayatını hiç olmadığı kadar değiştirmişti. Aşık oldu...