Ölmek İstedim

1.8K 144 14
                                    


İyi okumalar

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 💜


"Jungkook artık ağlamayı bırakmalısın, Minho seni görmek için geldi"

Taehyungla vedalaşma bile sayılmayan telefon görüşmemizin üzerinden bir hafta geçmiş ben bu süre zarfında Jimin'in yeni evinde onunla beraber kalmaya başlamıştım. İyi değildim, sürekli ağlıyor ve hiç bir şey yiyemiyordum. Uyuduğum zamanlarsa kabuslarla uyanıyordum. Taehyung'u, sevdiğim adamı ve beni bu hayatta kimsenin sevemeyeceği bir aşkla seven adamı, sevgilimi terk etmiş olmanın acısıyla boğuşuyordum.

"İyi değilim Jimin lütfen gitmesini söyle, hasta de, kimseyi görmek istemiyorum"

Jimin odadan çıkıp gittiğinde yatakta oturur pozisyona geçip telefonu elime aldım. Onsuz geçen bir hafta boyunca her saat yaptığım gibi rehber de kayıtlı numarasına girip aramak isteyip yapamamıştım. Ama artık sesini duymasam ölecekmişim gibi geliyordu. Dayanamadım ve adına tıklayıp telefonu kulağıma dayadım heyecanla. Çaldı, çaldı ve açmadı...

Bir daha aradım, yine uzun uzun çaldı ve tam kapanmak üzereyken onun boğuk sesi kulağıma doldu günler sonra. "Jungkook". Adımı onun ağzından duymak kalbimin ritminin bozulmasına sebep olurken gözlerim tekrar doldu. Konuşmaya yüzüm yoktu, lakin susmak da istemiyordum. "Taehyung".

Sustu. Sustum...

"Neden aradın?" diye sorarken bunu öyle sert bir şekilde sordu ki hüngür hüngür ağlamak istedim. Ama o duymasın diye elimle ağzımı kapattım. "Söyleyecek bir şeyin yoksa kapatıyorum" dediğin de kendime engel olamadım ve sesli bir hıçkırık dudaklarımdan koptu. "Taehyung ben-n, benn seni çok özlüyorum. Ben seni çok seviyorum."

Telefonun diğer ucundan onun derin derin aldığı nefeslerini duyarken ben nefesimi tutuyordum. Onu öylece terk etmişken şimdi onu özlediğimi, sevdiğimi söylemek saçmalıktı. Ama ben onu düşündüğüm için ondan vazgeçmiştim. Kardeşiyle ve ya sahip olduklarıyla benim aramda bir seçim yapmasın diye ben aşkımdan vazgeçmiştim.

"Biz bu vedayı hiç hak etmedik Küçüğüm"

Ben bilmiyordum kardeşini kaçırdıklarını önceden bildiğini ve onun Gong Yoo'nun karşısına geçmeden evvel kurtardığını. Bilmiyordum, bilsem gitmek mecburiyetinde hissetmezdim kendimi. Bencil bir aşık olmalıydım belkide. Güvenmeli ve beklemeliydim sevdiğimi. Ama beni terk edecek, ya da bir gün beni seçtiği için pişman olacak korkusu sarmıştı dört bir yanımı.

"Beni affet sevdiğim, affet aşkım. Ben seni düşündüğüm için, kardeşinle benim aramda bir seçim yap-"

"Sus"

Sözlerim onun sesiyle yarım kaldı. Taehyung gibi bir adamın beni sevmesi bile bir mucizeyken, ben onu ellerimle itmiş ve şimdi beni affetmesini istiyordum. Yine benim olmasını istediğim adamın sevgisi büyüktü lakin gururunu hiçe saymam aptallığımdı. Ve ben onu kaybettiğimi telefonu kapatmadan önceki son sözleriyle anlamış ve kalbimde koca bir boşlukla kalakalmıştım.

"Ben bir aile olmak hayaliyle sana gelirken sen benden çoktan gitmişsin Jungkook. Şimdi dönme geri çünkü ben bıraktığın yer de değilim."

Telefon kapandı, ben ölmek istedim. Sevdiğimi kaybetmenin acı gerçeği göğsümü dağlarken nefessiz kaldım. Telefon elimden düşerken kalkıp bütün camları açtım, nefes alamadım. Boğuluyordum... Dizlerimin üzerine çöküp ağlarken kendime tokat attım. Kendimden nefret ettim. Saçlarımı çekiştirdim, kendime zarar vermek istiyordum. Aynalı komidinin çekmecesini açıp bir şeyler aradım ne aradığımı bilemeyerek.

Escape /taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin