Özel Bölüm 1

1.7K 88 10
                                    

Selam yeniden Escape'e bölüm yazdığım için mutluyum. Bu kurgu benim için çok özel çünkü. Umarım sizin içinde özel olarak kalır. Bu özel bölümü "İnkarı Mümkün Olmayan Bir aşkla" adlı bölümün devamı gibi düşünebilirsiniz. Çünkü o bölümden sonra bir sonraki hayatlarına geçiş yapıyor fic ve kafalar karıştı ne oldu neden böyle oldu falan dediniz biliyorum. Bir nebze olsun anlamanız için neler olduğunu bu özel bölümü yazdım. Umarım hala merak ediyorsunuzdur ve yorumlarınızı ciddi anlamda çok istiyorum. Bir özel bölüm daha gelecek o da diğer hayatlarından bir kesit olarak. Yani bu bölüm kavuşamayan bir aşkı okuyacak ama diğer özel bölümde sonunda kavuşup mutlu olduklarını okuyacağız.

İyi okumalar diliyorum 💜

....


Jungkook Minho'nun tasarladığı yeni elbiseleri denemek için şirkete gelmişti. Kafası doluydu ve işiyle meşgul olmak ona iyi gelecekti en azından böyle olmasını umuyordu.

Kahvesini yudumlarken reklam yüzü olduğu markanın dergisini inceliyor, gördüğü fotoğrafları ile derin bir nefes ciğerlerine çekmişti. Hayatı iki senede çok hızlı bir şekilde değişmiş, hayal bile edemeyeceği bir noktaya taşımıştı Jungkook'u.

Hayatının değişimi evinden kaçmasıyla başlamıştı. Eğer Min Yoongi onu o kaldırım kenarında farketmemiş olsaydı şu an nasıl bir hayatı yaşıyor olabileceğini düşündü. Belki bir garson ya da kurye olarak bir işte çalıştığını, eskü püskü tek odalı bir daire tuttuğunu düşledi. Tek başına sefil bir hayat şu anki hayatından daha az mı acı verici olurdu?

Peki ya Kim Taehyung ve onun gay barındaki striptizci oluşu hala midesini bulandıran bir durum olsa da o an bu duruma nasıl bu kadar çabuk adapte olabilmişti hala anlayamıyordu. Belki de en başından aşk gerçeği oradaydı ve farkedilmeden kader ikisi için ağlarını örüyordu.

O barda çalışmamış olsaydı Kim Namjoon onu asla keşfetmeyecek ve asla şu an olduğu pozisyonda olamayacağını pek ala biliyordu Jungkook. Memnundu şu anki durumundan. İstediği olmuştu zengin sayılırdı ve hiç olmadığı kadar saygı görüyordu. Kaçırılma olayından sonra ünü artmış ve yabancı ülkelerdeki ünlü markalardan teklifler almaya başlamıştı.

Ama hala içindeki korkan o çocuk oradaydı. O çocuk Kim Taehyung'un aşkıyla kendini öğreniyor ve büyüyordu lakin her şey sarpa sarmıştı. Önce Kim Taehyung'un eski nişanlısı Lisa'nın onu kaçırmasıyla aklını dahi kaybetmesine sebep olacak acılar yaşamış, bir aşkın bu kadar acıtabileceği gerçeğiyle yüzleşmişti. Bedeni ve ruhu yorgun düşse de sevgilisi onu kurtaramamış olsada o yine de huzuru esmerinin kolları arasında bulmuştu ama mutluluk onlardan çok uzakta görünüyor, acılar yakalarından düşmüyordu.

Öyleki onların aşkı başkalarının onlara düşman kesilmesine sebep olmuştu. Gong Yoo ve adamları evlerini kurşuna dizerken zor bela kurtulduklarında sığındıkları çiftlik evinde esmeri onu eşi olarak tanıtmış ve bu hitap küçüğünün kalbindeki aşkı dahada şiddetlendirmişti.

Ama korkuyordu işte hangi aşk ölümle bu denli burun buruna getirirdi insanı, hangi aşk bu denli yakardı canı? Daha küçücüktü Jungkook, büyüdüğünü sanarken Bile küçücüktü. Hala özgüven olmayan, korkularından kaçan o çocuk olmaktan nefret etsede gerçek buydu.

Kim Taehyung'u terketmişti. Onu kendisi ve kardeşi arasında seçim yapmasını engellemek ve ileride pişman olmaması için Kim Taehyung'un planlarından habersiz onu terk etmişti. Oysaki sevdiği onun için her şeyinden vazgeçecek kadar cesurdu Jungkook'un aksine. Hangisi daha çok seviyordu muammaydı ama ikisi de fedakarlıklar yapmak zorunda kalmışlardı hayatlarında.

Tam tamına bir sene Taehyungsuz kalmıştı Jungkook. Ne onu görebilmiş ne de bir haber alabilmişti sevdiğinden. Annesinin ölümü ve sevgilisinin gidişiyle yıkılmıştı. Akıl sağlığı yerinde olmadığından terapi görmeye başlamıştı ama iyi değildi Jungkook. Bir sürü sınavdan geçtiği aşkını kendi elleriyle itmişti. Artık umudu tükenmiş bir çocuktu lakin son zamanlarında onu güldüren bir arkadaşa sahip olmuştu. Ve bu nokta da kader yine onlar farkında olmadan Kim Taehyungla onun yollarını kesiştirmiş, aşk tekrar yeniden orada can bulmuştu.

Bir sene sonunda onu gördüğünde sevdiği adamın ne denli değiştiğini hatta onu unuttuğunu düşünmüştü ama yanılıyordu Jungkook. Bu aşk onlara sonsuz bir döngüde ying ve yang gibi tekrar dönecek ve tekrar aynı bedenlerde can bulacaktı. Onlar hangi hayatlarında olurlarsa olsunlar birbirine aşık olmaya mecburdular.

Jungkook da Kim Taehyung da bu aşkın ağır yükü altında ezilmiş, yorulmuş ruhları ne kadar birbirlerinde dinlenmek isteseler de araya giren zaman ve yaşanan olaylar doğrultusunda birbirlerine güvenmekten ve yeniden aynı acıları yaşamaktan korkmuşlardı. Jungkook'un küçük kalbine bu aşk fazla gelmişti. Korkuyordu yeniden kaybetmekten. Kim Taehyung'un hayatı karanlıklarla doluydu ve onu siyahına karışacak kadar cesur değildi.

Kim Taehyung ise küçüğünün aşkına inancı sonsuzdu ama tekrar terkedilen olmak onun için bir yıkım olabilirdi. Jungkook onu terketmişti, uğruna her şeyini feda ettiği sevgilisi beyaz güllerin hatırını yok etmişti. Artık ona güvenerek o eli tutabilir miydi emin değildi. Güven böyle bir şeydi işte bir kere kırıldı mı asla eskisi gibi olmuyordu. Yine de o bar da bir yılın ardından tüm özlemiyle küçüğünü öperken her şeyi silip atmıştı zihninden. O dudaklarda yanmak ve küle dönmek ne güzeldi Kim Taehyung için.

Hiç bir şey konuşmamışlardı o gece birbirlerinin teninde misafir olurken. Ne güzel sevmişti bedeninin her bir kıvrımını esmer olan. Beyaz teninde izler bırakırken, bir tablo gibi olan bedeni karşısında titremişti. Ateşi teninde hissediyor, onu da kendini de yakıyordu. Öyleki aşk sözleri ve inlemelerle yankılanmıştı ofis.

Sevişmelerinin üzerinden bir ay geçmişti lakin hiç bir şeyin düzeldiği yoktu. Jungkook içindeki korkuları yenemediği için, tekrar aynı şeyleri yaşama korkusuyla bir adım atamıyordu çok sevdiği adama. Kim Taehyung ise ona güvenmemekle haklı olduğunu bir kez daha anlıyor sadece bekliyordu sevdiğinin ona gelmesini.

Aşk tek başına yetmiyordu. Aşk ne derece büyük olursa getirileri ve götürüleri de o denli büyük oluyordu. Onların aşkı büyüktü lakin ikisi de bu aşkı taşıyamadı bir süreden sonra. Jungkook psikolojik sorunlarından kurtulamadı, aşktan korktu ve kaçmak istedi bu yüzden tekrar Kim Taehyung'u düşünmeden terk etti ve Kim Namjoon'un önüne koyduğu anlaşmayı imzalayarak Fransa da yeni bir markanın yüzü oldu.

Acı ve aşk hep oradaydı, hepte orada kalacaktı. Özlemi ağırdı, bazı geceler çığlıklarla uyanıyor yastığına sarılarak ağlıyordu. O Taehyungsuz büyüyordu, her şeye sahipti ama aşığından mahrumdu. Mutlu değildi, ama mutluluğu aşkta aramaktan vazgeçeli çok olmuştu. Evi ve ofisi beyaz güllerle doluydu. Bahçesinde sıra sıra beyaz güller vardı ve başka bir çiçeğe yer yoktu. Yaşadığı Fransadan nefret etse de onu hatırlattığı içinde nefes almak kolaylaşıyordu.

Bir gün yeniden doğarsa şu anki Jungkook gibi olmak istemiyordu. Kim Taehyungla daha farklı şartlarda tanışmış olmak ve onu asla bırakmayacağı bir hayat istiyordu. Bu mümkün müydü bilmiyordu ama buna inanıyordu, yeniden doğacağına. Ve tanrıdan tek istediği kaybettiği aşkını bir sonraki yaşamında tekrar kazanmaktı dileği. Bin kez doğsa bile onu hatırlayacağını biliyordu Jungkook.

....

Özel bölüm yazmayı düşünmüyordum ama bazı şeyler yarım kaldı ve anlaşılmadı gibi geldi. Şöyle ki Jungkook yaşadığı aşkın büyüklüğünden ve olaylardan korktuğu için tekrar bu aşkı yaşayabilme cesareti bulamadı kendinde. Onların aşkı yarın kaldı. Ama Jungkook öldükten sonra tekrar doğacağına inanıyordu. Ve öyle de oldu. Farklı şartlarda yeniden doğdular. Ve tekrar birbirlerini buldular. Jungkook da Taehyung da birbirlerini hatırladılar. Bu aşk o kadar büyüktü ki kader onları yeniden bir araya getirdi. Bundan sonrası içinde özel bir bölüm yazacağım. Escape'i bir parça olsun sevdiyseniz ne mutlu bana. Teşekkür ediyorum hepinize. Kendinize iyi bakın lütfen💜❤️

Bye💃

Escape /taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin