Bu bölüm final bölümünün devamıdır. İyi okumalar
...
"Sevgilim"
"Uyuyorum hala Taehyung"
"Ama hani aşıktın bana, hani çok sevecektin beni"
"Bebeğim dün gece yeteri kadar sevdiğimi düşünüyorum, şimdi uyumama izin ver"
Gözlerim kapalıydı, nerdeyse sabaha karşı uyumuştuk ama minik bebeğim ilgi delisiydi ve şu an onunla ilgilenmem için çıplak sırtıma öpücükler konduruyor, kulağıma fısıldıyordu büyüleyici sesiyle.
Birbirimizi yeniden bulmamız epey zaman almış olsada sonunda ona kavuştuğum için mutluydum. Onu o bardan kurtarıp, hayatımın en değerli parçası yaptıktan, onu kendime kattıktan bu yana sadece aylar geçmişti. Otuzbeş yıllık yaşamım sonunda anlamını bulmuş, yaşamak için sebebim Kim Taehyung olmuştu.
"İnanamıyorum ya yaşlı bir sevgilim var resmen!"
"Ne dedin sen?"
"Yaşlısın, dedesin işte" kıkırdayarak söylediği şeye sinirlenmiş gibi yaparak kaşlarımı çattım. Kollarından tutup onu yatağa yatırdığımda kızıl saç tutamları yastığa dağıldı. İstediğine ulaşıp, ilgimi üzerine çekmeyi başarabilmişti sonunda ve bunun zaferiyle gülmesine mani olamıyor, tatlı kahkahası sabahıma neşe katıyordu.
Yüzüne yaklaşıp Dudaklarımı yanağına bastırıp geri çekildim. Öyle masum öyle güzeldi ki her bir zerresini öpmezsem dudaklarım sızlıyordu. Burnunun ucundaki ben öpmeyi en sevdiğim yerdi. Ne zaman burnundan öpsem kahkaha atıyor, ruhuma gülüşüyle can suyu veriyordu.
Göz kapakları öpüşümle kapanırken bileklerindeki ellerimden kurtulmaya çalışsa da ona izin vermedim. Bana yaşlı dediği için cezası bana dokunamamaktı. "Bana dokunmak mı istiyormuş bebeğim?" diye sorduğumda alt dudağını ısırıp "Sana dokunmazsam ölüyormuşum" diye fısıldadı.
"Bana dokunamazsın"
"Nedenmişş " diyerek dudaklarını büzdüğünde uzanıp dudaklarına sert ama kısa bir öpücük kondurdum.
"Sevgiline yaşlı diyerek alay ettiğin için cezalısın güzelim, yalnız ben dokunabilirim "
"Cezamı başka şekilde de verebilirdin ama"
"Ah gerçekten seninle baş edemiyorum Taehyung"
"Yaşlısın ya ondan"
"Beğenmiyor musun yoksa beni?" Üzerinden kalkmış yatakta oturur pozisyona geçmiştim. Ciddi anlamda moralim bozulmaya başlamıştı ki kucağıma çıkıp boynuma kollarını bağlayan minik bedenin gözlerimin içine aşkla bakması ve bizi derin bir öpüşün içine çekmesiyle zihnim kötü düşüncelerden anında arınmıştı.
"Sence önceki hayatlarımızda neden birlikte olmayı beceremedik Jungkook?"
Güzelimin buruk bir şekilde sorduğu soruyla kafamın içindeki puslu anıları yokladım. Neden birlikte olamadığımız muammaydı, her şey silikti. Tek bildiğim kucağımdaki bedenden, onun ruhundan başka bir hayata ait değildim. Dünyam, evrenim onun kaşına gözüne, dudağının kenarındaki bene varolmuştu. Ben onun için yaratılmıştım her bir seferinde.
"Bir birimiz için her zaman doğru insan olsakta, yanlış yer yanlış zamanmış ki kopup gitmişiz birbirimizden. Geçmişi değil, hissettirdiklerini hatırlıyorum sadece. Korkak bir çocuk olduğumu biliyorum mesela. Kaçmanın tek çözüm olduğunu düşünen, kendini yalnızlaştırıp güçlü olacağına inanan. Ve ben eğer yeniden seni bulamasaydım güçlü ama yalnız, mutsuz bir adam olarak yoluma devam ediyor olacaktım. Sen benim şans meleğimsim Kim Taehyung, hayatımın ruhumun şansısın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape /taekook
Fanfiction-Tamamlandı- Jungkook üvey babasından gördüğü şiddet yüzünden evinden kaçtığın da, başına geleceklerden habersizdi. Kim Taehyung'un gay barlarından birinde striptizci olarak çalışmaya başlaması hayatını hiç olmadığı kadar değiştirmişti. Aşık oldu...