BÖLÜM 31

68.3K 4.1K 1.3K
                                    

Keyifli okumalar dilerim💓


▪️▪️▪️

Derin bir nefes aldım soluk dudaklarımdan içeri. Hava, göğsüme yüklenen ağırlık gibi karanlık ve bulutluydu. Her an yağmur yağacakmış gibi gök gürlüyor, şimşekler ardı ardına şehri aydınlatıyordu. Penceremden loş odama ara sıra düşen aydınlık, zaten bozuk olan moralimi daha da alt üst ediyordu. Vakit, ikindi ile akşam arasındaydı fakat hava feci karanlıktı. Üstümdeki beyaz gömleğin yakalarını parmaklarımla düzelttim, boy aynasından son bir kez kendime baktığımda gözlerimdeki fersizlik, tüm bedenime işlemişcesine titriyordum. Mavi kot pantolonumun üstüne giydiğim bebe yaka beyaz gömleğim, kahküllerimi serbest bırakıp gerisini dağınık bir topuz yaptığım karamel rengi saçlarım ve sürekli titreyen dudaklarımla işte, ağlak Cennet yine geri gelmişti!

Bu halimden ben de nefret ediyordum. Ama beni bu hale getiren kişiden daha çok nefret ettiğim kesindi. Aynadan yıkılmış görüntüme bakmayı kesip arka cebime koyduğum telefonu alarak orta tuşuna bastım. Aydınlanan ekranda ne bir mesaj ne de arama vardı. Tekrar derin bir nefes alarak telefon elimde odada volta atmaya başladım. Kitaplıkla aynanın arasında bir aşağı bir yukarı yürüyen bedenim yığılacaktı bir köşeye! Ben bugün bir şeye kalkışmıştım, sorumluluğunu üstlenmeye yarayan organ bende pek mevcut olmadığından deyim yerindeyse üç buçuk atıyordum. Olsun ya, hiç olmadı birazcık ağlardım!

Dudaklarımı yaladım, yanağımı kaşıdım, başka şeyler düşünmeye çalıştım, yok. Kafam dağılmıyordu. Telefonu cebime geri koydum, kitaplıktan en sevdiğim kitabı alıp sayfalarını karıştırdım, tuttuğum notlara baktım, yine yok. O an anladım ki benim kafamı dağıtmaya yetecek tek şey annemle babamın odasındaki av tüfeğiydi! Boyum kadardı ama işimi hallederdi. Düşündüğüm şeyin saçmalığıyla kitabı da yavaşça masanın üstüne bıraktım. Gözlerim, yatağımın başındaki yuvarlak, beyaz saate gitti. Sanırım yavaş yavaş aşağı insem iyi olacaktı.

Yutkundum, beyaz çoraplarımın bastığı parke her an ayağımın altından kayıp gidecekmişcesine temkinle basıyordum. Adımlarım odamdan çıktı, merdivenleri teker teker ve sabırla indi. Oturma odasından gelen sese kulak kesildim. Babam büyük ihtimalle haberleri izliyor, annem de mutfakta yemek yapıyordu. Yusuf odasındaydı, Emir ise arkadaşlarıyla dışarıdaydı. Yani ev, hiç olmadığı kadar müsaitti. Peki ben doğru mu yapıyordum, işte orada emin değildim.

Merdivenin önünde ne yapacağımın bilincinde olmadığım için mal gibi dikilen bedenim, öylece duruyordu. Ellerim iki yanımda yumruk olmuş, onlardan güç alırcasına dimdik vaziyetteydim. Çenemin titremesini bastırmak için dişlerimi sıkıca birbirine kenetledim, bu stresle kusmasam iyiydi!

"Cennet, neden dikiliyorsun orada kızım? Gelip mutfağa yardım etsene!" Bakışlarım babamın oturduğu odanın kapısındayken birden bağıran annemle birlikte resmen yerimde sıçradım. Zaten vücudumdaki gerilim had safhadaydı, bu kadının ani çıkışları beni öldürecekti!

Başına taktığı pembe baş örtüsü, üstüne giydiği mutfak önlüğü ve elinde tutup bana salladığı kepçeyle bakıştım bir süre. Cümle kurmayı mı unutmuştum, ne oluyordu bana ya?

"Anne, sen babamın yanına geçsene. Sizinle bir şey konuşmak istiyorum." kelimeler nasıl birleşti cümle oldu, ben bu cümleleri nasıl telaffuz ettim gerçekten bilmiyorum. Onlardan o kadar çekiniyorum ki! Bu korkuyu dün gece yaşamıştım. Elif'in beni annem ve babamla tehdit ettiği o anlarda. Ve ben bu tehdite bir daha asla özne olmayacaktım. Annem tam ısrar edip kaşlarını çatacağı sırada "Lütfen anne." diye mırıldandım yalvarır gibi. Cebimdeki telefon ufak aralarla titredi. Anladım, zamanı gelmişti.

Annem, beni çok şaşırtarak dediğimi yaptı. Artık halime mi üzüldü bilmiyorum, mutfak önlüğünü çıkartarak mutfağa doğru gelişigüzel fırlattı. Elindeki kepçeyi de yüzüme doğru sallamayı ihmal etmemişti. "Sen bir şeyler karıştırıyorsun Cennet ama hadi bakalım! Sırf bu evde huzursuzluk çıkmasın diye yapıyorum, bilesin. Babanı da bu sefer sakinleştirmem ona göre!" kepçeyi de alarak oturma odasına giderken gözlerimi kıstım. O şey umarım bu gece benim kafama inmezdi.

AYDIN MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin