Keyifli okumalar dilerim 🥂 gecikme için çoook özür dilerim ❣️
Medyada benim Dinçer olarak düşündüğüm karakter var, sadece gözleri siyah olmalı, diğer her yeri tam olması gerektiği gibi 😂👌ama elbette siz istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz, bir kaç okuyucu sordu diye göstermek istedim 💞
◾
Hava, ılık ve hafif meltemliyken tenimde hissettiğim titreme, aynı zamanda ruhumdaydı da.. Dinçer ve Selim.. Bize bakıyorlardı, Yunus'un elinde hala silah, benim yanaklarıma süzülen yaşlar kurumamışken, girdap gözlerinin içine oturan karanlık alev alev yandı, gri gömleğinden bile belli olan kol kasları, sinirden öyle bir kasılmıştı ki, ondan korktum. Birazdan burada olacak olan şey için korktum, Dinçer'den korktum... Alnıma dökülen ve gözlerime batan saçlarımı artık hissetmiyordum, kalbim göğüs kafesimi delip geçecekti neredeyse, ince bir sızı yayıldı yüreğime, korkunun verdiği buruk his tüm damarlarım boyu gezindi.
"Dinçer!" diye bağırdı arkamdan, Yunus abi... Sesi öyle gürültülüydü ki, sağır olduğumu sandım bir an. Gözlerim, karşımda, her şeyini kaybetmesine rağmen ayakta dimdik duran adamı buldu, Dinçer'i buldu.. Sıkılı tuttuğu dişleri sakallı yüzündeki kemikleri belirginleştirmiş, alnında atan mavi damarı onu korkunç bir hale getirmişti.. Durdu öylece, gözleri bir bana kaydı, bir de ardımdaki adama... Ağlamak istedim, ifadesi o kadar yoğun ve karışıktı ki, en yakın dostu ve sevdiği kadın... Acısı, hayal kırıklığı, kini, nefreti vardı tek bir bakışında. Ona hak veriyordum ama bana kimse hak vermiyordu, kimse beni umursamıyordu artık, her biri kendiyle gitmemi istiyordu, ben ise kalmak istiyordum. "Yaptım, Cennet'i çok sevdim! Yemin ederim zarar vermeden sevdim! Senin olduğunu bile bile sevdim! Yasak olduğunu bile bile sevdim lan!" soluğum soluğuma yetişmezken Dinçer'in kara gözleri, katı bir soğuklukla arkamdaki adamda durdu, elleri iki yanda yumruk olmuş, her an üstümüze saldıracak kadar öfkeli hali, dizlerimi titretti.. Böyle olsun istemezdim, ben iki dostun arasında ulaşılmak istenen, beklenen bir insan olmak istemezdim... "Seni önüme kattım sevdim, Piraye'yi önüme kattım sevdim, babamı önüme kattım sevdim... Ben sadece sevdim."
Bir yönümde Yunus, diğer yönümde Dinçer... Düşünceler, ıssız koyumda bir nehirdi sanki. Sakin giden hayatımda bir savaştı, karmakarışıktı, birbiri içine geçen karınca sürüsü gibiydi... Karşımda dikilen heybetli bedene baktım bir müddet, Dinçer.. Nice savaşlardan çıkmış yaralı adam, en büyük yarayı bugün almıştı... En büyük yarayı benden almıştı...
Ben daha ne olduğunu anlayamadan sert adımlarla yanıma geldi, gözleri öfkeden kızarmış, yüzünde katili andıran ifadesi kademe kademe sertleşiyordu... Bana bakmadı, bakışının tümü, bir zamanlar dostu olan adamdaydı, şahin gibi odaklanmıştı avına sanki... Birazdan burada kıyamet kopacaktı, birazdan burada ben, iki adamın hesaplaşmasını izleyecektim.. Hazır değildim, hiçbir zaman olmayacaktım.
"Selim," dedi arkasından onu takip eden adama, buz gibi sesiyle, tek bir duygu dahi yoktu, sakindi, durgundu.. Bu beni daha da telaşlandırdı, gözlerini benim yüzüme indirdiğinde yanıma gelmiş, dirseğime dolanan parmakları tenimi kıskaç gibi sıkıştırmıştı.. Başımı geriye itip onunla göz göze gelmeye çalıştım, onu görmek istiyordum, Yunus'la gideceğim cümlesini zorla söylediğimi bilsin istiyordum, "Cennet'i götür." diye devam etti, gözleri tapınır gibi gezindi yüzümde.. Ama acılıydı, boğazına oturan bir taş varmış gibi derince yutkundu hala bana bakarken, ona hak veriyordum, Yunus'a da hak veriyordum hatta belki bir yere kadar Piraye'ye de... Peki asıl suçlu kimdi?
"Gitmesin!" diye inler gibi konuştu ardımdan Yunus abi.. Dirseğimi saran parmaklar, sıkılaştı. Sıcak avuç içinden tenime yayılan hisle, güvende hissettim, o yanımdaydı çünkü. Bir savaşçının öleceğini savaş anında öğrenmesi gibi beni sarstı bu kabulleniş, Dinçer'e güveniyordum. "Cennet gitmesin, ölürken onu görmek istiyorum, yanımda olsun istiyorum, gözlerine doya doya bakmak istiyorum!" arkam ona dönük olduğu halde, sesinin titremesinden anladım ki, Yunus abi ağlıyordu... Her hıçkırığı diken oldu, battı ruhuma.. Yaraları bir ömür geçmezdi artık, "Cennet!" dedi yine titreyen sesiyle.. Gözlerim Dinçer'in gözlerinde, kulağım ise Yunus'un sözlerindeydi.. "Sana muhtacım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYDIN MAHALLESİ
Teen Fiction"Peki ya sen?!" diye sordum çatallaşan sesimle. Anın stresiyle dudaklarımı yaladığımda gözlerini dudaklarıma indirip bir müddet orada tuttu. Alnında beliren mavi damarı soluk ışığa rağmen fark edebiliyordum. "Sen de çıkacak mısın benim hayatımdan Di...