BÖLÜM 12

181K 7.1K 5.1K
                                    


38K olmuşuz 🎉✨🤩

Okuyan gözlerinize, yorum atan ve oylayan parmaklarınıza, beğenen kalbinize sağlık! Bu kitaba başlarken aslında çok okunacağını düşünmüyordum, eğlencesine yazıyordum! Ama şimdi kocaman bir aile olduk! 💜 Sizi çoook seviyorum 🍯

Keyifli okumalar dilerim 🥂

◾◾◾

"Yemek yiyeceğiz Cennet!" trafik ışıklarında arabayı durdurduğunda dikiz aynasından beri ateş saçan gözlerini vahşi bir ilkellikle üstümde dolandırdı, elimi destek almak için koyduğum koltuk bile titriyordu artık. "Bu akşam yemek yiyemediğini biliyorum. Sadece," sıkıntılı bir nefesi dudaklarından saldığında yutkunarak baktı bana.. "Baş başa yemek yiyeceğiz! Cezan bu!"

Duyduğum şeyle suspus oldum, titrek bir nefes vererek sırtımı arabanın koltuğuna yasladım.. Her şeyi beklerdim, ama onunla yemeğe gitmek... Üstelik aç olduğumun ben bile farkında değilken.. Ellerimi iki bacağımın arasına koydum, ters ters baktım önümdeki adama... Trafik lambası yeşili göstermişken, bedenime titreme salan bakışlarını dikiz aynasından çekerek gaza yüklendi. Nefesimi kesiyordu, bir bakışıyla, bir sözüyle, bir hareketiyle... Onun etkisine girmeyi istemiyordum, ama ben ne kadar kaçarsam kaçayım beni kendine çekiyordu..

Daha sonra sustum.. Çünkü ben ne kadar karşı çıkarsam çıkayım, ona yetemiyordum.. Vaz geçmiyordu, vaz geçmeyecekti.. Kaçmak istiyordum, kaçmak ve kurtulmak. Bu mahalleden, Piraye abladan, Yunus abiden, Dinçer psikopatından.. Ayaklarımın götürdüğün her yere gidebilirim, yeter ki biraz nefes alayım..

Arabayı, sahile yakın, yarısı inşaat halinde olan sokakta durdurdu, sırtımdaki çantayı arabada bırakarak titreyen ellerimle kapıyı açtım, ona hiç bakmamıştım, sinir bozucu tavırları ondan daha da uzaklaşmama neden oluyordu.. Bu gece sessiz sedasız oturup gidecektim, karşı çıkmaya ne gücüm yetiyordu ne de sabrım...

Kaldırıma basıp dışarıya çıktığımda tenime dokunan soğuk havayla tüylerim diken diken oldu. Hava bulutlu ve hafif rüzgarlıydı.. Sahile yakın olduğumuz için her esintide insana çarpan soğuk hava, yazın ortasında kışı yaşatıyordu. Büyük bir güç sarf ederek araba kapısını sert olmayacak bir şekilde kapattım, bu arabaya binmeye bile kıyamazken bir de kapısını sert kapatmak, tövbe.. Allah çarpardı valla!

Arabanın önünden dolaşarak büyük adımlarla yanıma gelen Dinçer abiyi durduğum yerde öylece izledim, bir elinde telefonu ve cüzdanı, diğer elinde ise siyah bir hırkayla dibimde bittiğinde açıkta kalan kollarıma, ince tişörtüme sinirli bir bakış attı. Beyaz sokak lambalarının sardığı caddede ikimizdik, tam şu an arkama bakmadan koşa koşa gitmek istiyordum.. Onunla baş başa kalmak, yüreğime bir kova dolusu buzlu suyu dökmek gibiydi.. Korkutuyor ve ürpertiyordu.

"Giy şunu!" dedi hırkanın iki omzundan tutup benim boyumda açarken. "Üstündeki incecik tişört seni öğle sıcağında bile ısıtmaz." tıslar gibi konuşmasıyla bir kolumu tuttuğu hırkaya geçirirken ister istemez ona sırtımı dönmüştüm, buram buram amber kokusu ve tam arkamda Dinçer... Bir gün bu hallere düşecek miydim Allah'ım?

Diğer kolumu da hırkadan geçirdiğim sırada arkamda duran bedeni, ağırca bir adım atarak sırtıma yaslandı. Başımın üstünde bir baskı hissettim, kalbim kulaklarımda uğulduyordu, ikimiz böyle, çok tehlikeliydik. İri damarlarının ip gibi belli olduğu eli kalçalarıma kadar inen hırkanın fermuarındayken başımı geriye atıp alttan yüzüne baktım. Siyah sakallarının sardığı yüzü, ifadesizdi. Gür kirpikleri açılıp kapanırken ona baktığımı hissetmiş gibi bana çevirdi kara harelerini. Rüzgar bir kez daha tam önümden esti.. Ruhumun bu esintide donduğunu hissettim, sırtıma yaslanan taştan göğüs, derin bir nefes aldı.. "Vaz geçmeyeceğim Cennet." dedi tok sesiyle, fermuarı göğsüme kadar çekerken. Gözleri, sevdasını ateşler gibi tam gözlerimdeydi. "Senden asla vaz geçmeyeceğim. Bunu aklına harf harf kazı." saçlarımın arasından derin bir nefes alarak geriye çekildiğinde koca eli yılan gibi avucuma kaydı.. Karşı çıkamıyordum, onun ellerinde oyuncak bir bebek gibi nereye çekerse gidiyordum artık! Acilen kendime gelmem lazımdı, aksi taktirde iki ay sonra parmağımda bu adama ait bir yüzük taşıyabilirdim.

AYDIN MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin