Keyifli okumalar dilerim 🥂
◾◾◾
Gözlerimi bir an bile Dinçer abinin üstünden ayırmıyordum, kalbim korkuyla çarpıyordu. Az önce gördüğüm şeylerin şoku bir tarafa, tehditvari ifadesiyle söylediği kelimeler de zihnimde yankılandı, yankılandı, yankılandı...
Ceza mı demişti o?
"Sen ilk önce bu fotoğrafların hesabını ver!" diye sert bir sesle konuştuğumda amacım konuyu değiştirmek, üste çıkmaktı. Hem odasını karıştırmamı gördüğü için hissettiğim utanç, hem elimde onlarca habersiz çekilen fotoğraflarımın verdiği merak, hem de ceza dediği şey... Duygu yoğunluğundan dolayı başım fıldır fıldır dönüyordu..
Sert davranışımla sağ kaşı alayla havaya kalktı.. Beni kaile almıyordu, bir psikopat gibi üstümden ayırmadığı bakışları derimi deşecekti neredeyse, o kadar yoğundu ki.. Ona karşı güçlü gözükmek için elimdeki fotoğrafları yere bırakıp titreyen dizilerime inat ayağa kalktım. Odaya, batan güneşin kızıllığı vuruyordu, henüz karanlık çökmemişti.. Hafif loşluğun kol gezdiği ortamda sadece o ve ben vardık, ikimizin baş başa kalması beni nedenini anlayamadığım bir şekilde heyecanlandırdı, artık onun yüzüne baktığımda yıllarca abi dediğim bir adam değil de bana deli divane olan bir adam görüyordum, benim için yanan şehirleri vardı, bir tek bana yabancı olmayan bir kalbi vardı..
Bakışlarımız bu süre boyunca hiç birbirinden ayrılmamıştı, ama buna karşılık duygularımız çok zıttı, ben derin bir korku içindeyken o rahattı, yüzündeki tatmin olmuş ifadeden tırsıyordum.. Kızıl rengin yüzüne vurmasıyla gür kirpiklerinin gölgesini düştü, göz altlarına.. Bu manzarayla derin bir nefes aldım... Canımı yakacak kadar güzel bir adamdı, ama.. Ama birbirimize mi aittik? Kesinlikle değildik!
Bana doğru adım atarak elini belime yerleştirdiğinde gözlerimi devrime isteğiyle doldum, her seferinde bana yanaşması, dibimde bitmesi nefes aldırmıyordu. "Senin fotoğrafların," dedi gizemli bir tonla. "Hepsini ben çektim." bana milim milim yaklaşan başı ve yüzünde yer edinen garip duyguyla diğer elini de belime götürdü. Ama hala bedenlerimizin arasında mesafe vardı, kendine çekmemişti... "Evimde bir sürü var... Yüzlerce, binlerce var hem de... Her yerdeler, gözümü açtığımda sen, kapattığımda sen, çalışırken sen, yemek yerken bile yanımda sen ol diye yaptım Cennet." elimi kaldırarak belimi kavrayan koluna koyduğumda, tüm bedeni titredi, gözleri kısıldı, tenimin altındaki ten cayır cayır yanıyordu... Onda bu etkiyi yaratmak.. Benim için yeni farkına vardığım bir şeydi. "Seni her anımda görmek istiyorum, sana bakmak evime varmak gibi çünkü. Evimsin." beni yavaşça kendine çektiğinde karşı çıkamayan ayaklarım parkede ona doğru adımladı... Sanki bir kuklaydım, iplerim onun elindeydi. "Senin her anını görmek istiyorum."
Göğsüne yetişen başımı biraz daha geriye itip tam gözlerine baktığımda puslu bakışları yaktı içimi, dudağını her kımıldattığında yanağında beliren çukurlara dokunma isteğiyle parmak uçlarım karıncalandı... "Bazen seni bir hafta bile göremediğim oluyordu, nasıl dayandım zannediyorsun?" koca eli belimi bırakıp yüzüme ulaştığında çenemin ucunu hafifçe okşadı, "Görsem bile göz göze gelmediğimiz zamanlar da çoktu, bana hep kördün Cennet."
Suspus olmuş onu dinliyordum, "Seni kendimden bile iyi tanıyordum, ama yıllarca hiç kimsenmiş gibi davranmak zorundaydım... Bu beni parçalarla ayırdı," yüzünü hafifçe yukarı kaldırıp alnıma dudaklarını bastırırken gözlerim beyaz gömleğinin sardığı göğüsüne düştü. Derince bir nefes aldı saçlarımın arasından, yüzümdeki eli yanağım boyu gezindiğinde diğer iri avucu da belimden çekerek bedenine yasladı beni, mayışmıştım. "Şu hayattaki tüm eşikleri geçtim, kalbimin eşiğinde takılı kaldım, buna sebep sensin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYDIN MAHALLESİ
Teen Fiction"Peki ya sen?!" diye sordum çatallaşan sesimle. Anın stresiyle dudaklarımı yaladığımda gözlerini dudaklarıma indirip bir müddet orada tuttu. Alnında beliren mavi damarı soluk ışığa rağmen fark edebiliyordum. "Sen de çıkacak mısın benim hayatımdan Di...