"Peki ya sen?!" diye sordum çatallaşan sesimle. Anın stresiyle dudaklarımı yaladığımda gözlerini dudaklarıma indirip bir müddet orada tuttu. Alnında beliren mavi damarı soluk ışığa rağmen fark edebiliyordum. "Sen de çıkacak mısın benim hayatımdan Di...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
◾◾
"Ay Seher!" Müberra teyze başımdan ayrılıp anneme doğru döndüğünde hızla omzumdaki bluzumu biraz daha boğazıma doğru çekerek orayı tamamen kapattım.. Hareketlerim donuk ve aklım çok uç noktalardaydı. Öyle ki heyecandan ve ne yapacağımı bilememenin verdiği kötü histen ötürü ayaklarım bile uyuşmuştu. Elif abla saçma bir şekilde şu an kapıdaydı, omzumdaki morluğu görmüştü ve zehir gözleri üstümde tüm nefretiyle geziniyordu... "Ödümü kopardın! Niye sinsi sinsi geliyorsun arkamdan, Allah iyiliğini versin!" üç tane bileziğin olduğu kolunu sallayarak saçlarını düzeltir gibi yaptı.. Bir yandan da felfena bakışları hala kapıda dikilen Elif'e bakıyor, yüzü hayret edercesine kasılıyordu.. "Dinçer yiğidimin ne kadar haşin, yakışıklı, geniş omuzlu olduğundan bahsediyorduk anam! Adam hem zengin hem dağ gibi hem de ağırbaşlı.. Bu devirde böyle adam bulmak çok zor, çok.."
Onun söylediği şeyle derin bir nefes alırken sandalyede oturan bedenime yavaş yavaş çöken cesaretle yerimde doğruldum... Anneme eğer Dinçer'le ilgili herhangi bir ima ederse hemen yanımda duran demliği ona içinde çayla birlikte içirirdim. Yapardım. Şu an yusuf yusuf atsam da yapardım yani..
Annem elindeki baklava tepsisini tezgahın üstüne koyduğunda bakışlarını ortamda olan herkesin üstünde teker teker gezdirdi.. Zeynep çorbayı usulca karıştırmaya devam ederken Yasemin abla bulaşıkları duruluyor, Verda yeşil gözlerini dikmiş, pür dikkat Elif'e bakıyordu..
"Kız Elif," Müberra teyze kimsenin konuşmasına fırsat vermeden olaya tekrar daldığında Elif, simsiyah saçlarını hızla yana attı, gözlerinin dolduğu buradan bile belliydi... Tek elinde tuttuğu çantasını diğer eline aldığında çenesini havaya dikmişti.. Gözleri ağır bir edayla yanımdaki ateşli dula çevrildi.. "Anam eski nişanlının düğünü öncesi onun evine gelmek adet oldu da biz mi bilmiyoruz?" diyerek koca bir kahkaha attığında ortamdaki herkes gerilmişti.. Elimi omzumdan çekerek kot pantalonumun sardığı dizime koydum, kanım damarlarımda tersine akıyordu. "Ay vallahi bu gençler çok garip! Kız bizim zamanımızda nişanı bozulan aileler kanlı bıçaklı olurdu! Sen yardıma mı geldin?"
"Müberra teyze?!" Elif, dişlerini sinirle sıkarak ağzının içinden konuştuğunda ortamda soğuk bir rüzgar esti.. O gayet ciddi ve sinirliyken Müberra dalga geçilecek bir şey bulmuşcasına gülüyordu.. "Birincisi biz Mehmet'le anlaşamadığımızı anlayarak ayrıldık, aramızda kavga dövüş olmadı. İkincisi de tabii ki buraya yardım etmek için gelmedim, annem anahtarı Kerime teyzeye bırakmış pazara çıkmış, e Kerime teyze de buraya gelmiş? Anahtarı almak için geldim. Yoksa ne Mehmet'e ne de onun sevgili ailesine meraklı değilim!"
Bir bir, teklemeden saydığı kelimelerle Müberra teyzenin yüzü asılması gereken yerde daha çok aydınlandı.."Kız pazar dediğin nedir? Yarım saate gelirdi kadın bekleseydin! İlla ki buraya gelmek şart değildi ama neyse hadi inanmış gibi yapayım!"
