BÖLÜM 23

144K 6.2K 3.3K
                                    

Keyifli okumalar dilerim ☄️yazım hataları varsa affola...

"Size burada ne oluyor diye sordum! Cennet neden bağırıyorsun kardeşine?!" ardımda kalan babamın derimi yakıp geçen sesiyle bileklerimi Emir'in avuçlarının arasından sertçe çektim. Kızarmış yüzü, titreyen dudakları ve yalvarırcasına bakan ela gözlerine bakmadım bir daha.. İçim kaldırmıyordu. O hala ağlamaya devam ediyor, hıçkırıklarla sarsılan omuzlarıyla önümde adeta yıkılan bir binayı andırıyordu.. Beni durdurmak için bacağıma sarılan Yusuf'u da iterek güçsüz bir hareketle yönümü döndüm babama.. Attığım adım zehir gibiydi, çevirdiğim başım ve kanlanmış gözlerime bile sıçradı kardeşimin acısı.. Para almıştı, para karşılığında beni satmıştı.. Ben bunu kaldıramayacaktım. Ben bunu unutamayacaktım...

Sol gözümden akan bir damla yaşla beraber bakışlarımı tamamen babama çevirdim.. Küçük odanın ortasında biz, kapısında o vardı.. Her şeyi öğrensin istedim bir anda, üstümdeki yük gitsin, biraz nefes aldırsın istedim.. Bir yerlerden ya duyarsa, ya anlarsa diye düşüne düşüne deli olmayı da bu günden sonra kaldıramayacaktım ben. "Yunus abi bana aşıktı baba!" sarsılan omuzlarım ve titreyen çenemle konuşmam kesik kesik çıkıyordu ama netti.. Kapının yanında, elindeki baklava kutusunun poşetini sıkı sıkı tutan babamın yeşil gözleri bir anda büyüdü, şakakları kızardı.. Annem bir adım atamayacak kadar deliye döndüğünde ben devam ettim.. "O nişanı beni sevdiği için attı," büyük bir hıçkırık koptu dudaklarımdan, sesim kırıktı.. "Piraye, nişanlısı beni seviyor diye İstanbul'a taşındı, annemin daha günler önce 'Aranıza giren kız bu dünyada da öbür dünyada da rahat yüzü görmesin, sürüm sürüm sürünsün.' diye beddua ettiği o kız bendim aslında!" boğazıma yayılan sızı arttı, sesim kademe kademe kısıldı.. Babamın ise elindeki poşet yavaşça kaydı güçsüzleşen parmaklarının arasından yere doğru, zemine düştü.. Ben devam ettim, "Ama yemin ederim ki yirmi yıllık hayatımda yönümü bir kere bile Yunus abiye çevirmedim ben, bir kere olsun ona o gözle bakmadım, onların yuvasını yıkmadım, o adamı bile bile yoluma çekmedim... Benim haberim bile yoktu," omuzlarım sarsıla sarsıla ağladım anne ve babamın önünde.. Kendimi böyle bir konuda onlara açıklamak beni utandırıyordu, buna rağmen yıkılmış halimle devam ettim, içim yangın yeriydi zaten..."Benim her şeyden en son haberim oldu, en son ben öğrendim! Onların yuvasını yıkmadım, ben kimsenin hayatına dokunmadım!"

Babam, kapının yanından beri bana baktı, baktı, baktı... Sinirden kıpkırmızı olmuş suratı, kararan yemyeşil hareleri dikiliydi yüzüme... Bana böyle bakmasın isterdim, bana inansın isterdim. Sağ elimi son bir çabayla boynuma götürdüm, boğuluyordum.. "İster inanın ister inanmayın... Doğru bu, gerçek bu!" babamın bana bakışını o an algılayamadım, zihnim donmuş bir buz gibiydi.. Tenim karıncalanıyor, aldığım nefes bana az geliyordu..

"Neden bunu bize söylemedin!? Eşek başı mıyız kızım burda!" annem yan tarafımdan atılıp koluma parmaklarını geçirdiğinde gözlerim babamın üstündeydi hala.. En çok onun tepkisinden çekiniyordum, oğlu gibi gördüğü bir adamın kızına aşık olduğunu öğrenmek.. Nişanlı bir adamın, evlilik yolunda olan bir adamın kızına aşık olduğunu öğrenmek.. Babam bana baktı, baktı, baktı... Tek bir kelime bile çıkmadı ağzından, bir adım attı geriye doğru.. Üstüne giydiği kahverengi gömlek onu boğuyormuş gibi yakasına götürdü sağ elini.. Sonrasında bana bir daha hiç bakmadan döndü ve gitti.. Tek bir kelime çıkmadı dudaklarından, kızmadı, esmedi, gürlemedi. Ardımda iç çekişlerini duyduğum Emir, bacağımın dibinden ayrılmayan Yusuf ve babamın peşinden odayı hızlıca terk eden annem.. Ben olduğum yerde, Emir'in odasının ortasında kalakaldım.. Yanaklarımdan akmaya devam etti yaşlar, ayaklarımı yere vura vura, bağıra bağıra üstümü başımı parçalamak istiyordum.

AYDIN MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin