BÖLÜM 27 PART/1

164K 6.8K 5.1K
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🥂 yazım hataları varsa affola

🍒

Elimdeki çatalı yavaşça masanın ortasında duran peynir tabağına götürdüğümde annemin ve babamın öldürücü bakışlarını üstümde hissediyordum, dün gecenin etkisi üstlerine adeta japon yapıştırıcısı gibi yapışmıştı... Karakolda ağızlarını açmayan anne ve babam eve geldiğimizde beni o kadar haşlamışlardı ki... Oturup ağlamıştım, odama girdiğimde de direk uyumuştum.. Dün geceyi hatırlamak bile istemiyordum. Net.

Annem tam karşımda, alnından başının arkasına doğru bağladığı kırmızı, baş örtüsüyle dik dik bana bakıyordu, dün geceden beri baş ağrısı geçmemişti ve ona göre suçlu bendim... Yanımdaki sandalyede Yusuf, çarprazımda Emir, annemin yanında da babam, gayet huzursuz bir aile ortamında kahvaltı yapmaya çabalıyorduk.. Emir'le aramda olan soğukluk, annemin bana olan öfkesi ve babamın sessiz kalmasına rağmen hissettiğim uzaklığı... Beynime ağrı gibi çakılan zonklamalar, gözlerimin altındaki uykusuzluğun işareti olan morluklar ve günden güne zayıflayan vücudumla ne zaman huzurlu bir güne uyanacağım diye düşünmeye başlamıştım.

"Cennet, giydiklerine dikkat etsen diyorum. Göbeğin açık, pantolonlarının hepsi dar!" babam, elindeki gazeteyi katlayarak bana döndüğünde çatala batırdığım peyniri dudaklarıma götürmeden öylece kalakaldım... Hayır yani, ne alakaydı şimdi benim kıyafetlerim? Dün gece haşladıkları yetmemiş miydi zaten Allah'ım? Çatılı kaşları daha da çatıldı, gözleri benim üstümde, işaret parmağını masaya belirli sürelere hesap sorar gibi vuruyordu.. Sanki azarlayacak bir konu bulamamış gibi çat diye bunu atmıştı ortaya..

"Kızımın giyimine karışma İhsan! Ben aile baskısı yüzünden gençliğimde istediğim hiçbir şeyi giyemedim, benim kızım giyecek!" karşımda oturan anneme dönen bakışlarımla, rahat bir nefes çektim içime... Oturduğum sandalye bile o kadar rahatsız geliyordu ki... Dilimin ucunu dudağımda dolaştırarak kahverengi harelerimi anneme çevirdim. "Oğullarının kıyafetlerine karış! Kıza laf etme!"

"Yaşa be anne!" kendimi tutamadan, büyük bir gülümsemeyle anneme doğru mırıldandığımda ateş saçan gözleri bana döndü, olduğum yere kedi gibi sindim.. Gülümsemem bir anda solmuş, kalbim göğüs kafesimin içine sıkıntıyla kasılmıştı... Elimdeki çatalın ucunda olan peyniri hala yiyememiştim, fırsat veriyorlardı ki ya? "Sus kız sen! Tek bir çıtını dahi duymayacağım! Bundan sonra okuldan eve, evden okula Cennet Hanım! Yoksa seni karakollardan topluyoruz!"

"Seni duyan da on kere nezarete düştüm zanneder, altı üstü bir kerecik oldu yani ne var bunda?" kendimi tutamadan sarf ettiğim cümlelerle masadaki bütün gözler esefle bana çevrildi, olduğum yerde huzursuzca kıpırdandım..

"Vallahi alırım seni ayağımın altına!" elindeki çayı hırsla masanın üstüne bırakan annem an be an değişen yüz ifadesiyle, bana ters ters baktı.. İşaret parmağını bana doğru salladı, "Hem Yunus'un sana olan ilgisini bize söylemedin! Onu hala unutmadım ben Cennet! Gittikçe gözüme takılan hataların artıyor! Kendine beddua ettirdin be! Ben öz kızıma beddua ettim! Gözüme gecelerce uyku girmiyor benim!" duyduğum kelimelerle dumura uğrayan zihnim, uyuştu... Yine aynı konu açılmıştı, annem unutmayacaktı... Annem, hayatım boyunca bunları benim yüzüme tokat gibi vuracaktı, tam unuttum derken hem de. Piraye'nin ve Yunus'un ardından onların acısını her seferinde hatırlatacaktı bana.. Biliyordum. Titreyen çenem, çarprazımda gerilen Emir, sıklaşan nefeslerim ve ağlamamak için birbirine bastırdığım dişlerimle bir saniye içinde annem, canımı fark edemeyeceği kadar çok yakmıştı.

"Yeter artık. Şu konuyu açma anne." kısık bir sesle onu ceavpladığımda elimdeki çatalı önümde duran beyaz, kenarında pembe çiçekler olan kahvaltı tabağına bıraktım. Sırtım, güç olmak istercesine sandalyeye yaslanmıştı.. Bu konu her açıldığında haklı olsam bile bağrıma kor bir ateş düşüyordu, dudaklarımdan anneme karşı dökülemeyen kelimeler içimi zehirliyordu.. Sekizinci sınıfa giden kardeşim Yusuf, üzgün üzgün bana bakmaya başladı. Son zamanlarda aile arasındaki kavgalar, huzursuzluklar onu da etkilemişti.. "Ben kapattıkça sen neden üsteliyorsun?"

AYDIN MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin