8. Bölüm

176 18 14
                                    

Merhaba arkadaşlar nasılsınız umarım iyisinizdir.

Yeni bölüm ile karşınızdayım.

İyi okumalar...

&&&

Mira Güneş Kıraslan

"Neden el elesiniz?"

"Sevgilimin elini tutmam çok normal değil mi?"

"Siz sevgili olamazsınız." Dedi net tavır ile. Merakla ona döndüm.

"Neden?"

"Siz kardeşsiniz." Dedi.

Ben ve Demirin ağzından sadece"ne" diye bir nida çıkmıştı. Ne diyor lan bu.

"Ne diyorsun Pamir?" Dediğim an Pamir ve Merih kahkaha atmaya başladılar.

"Yüz ifadenizi görmeniz gerekiyor. O kadar komik görünüyorsunuz ki!" Diyip elinde ki telefondan bir video açıp bize gösterdiler.

Bir de videoya almışlar. Gerçekten de kardeş olduğumuzu düşünmüştüm.
Sinirle Pamir ve Merihe döndüm.

"Bunu sizin yanınızda bırakmam!" Diyip Demirin elinden tutup uçağa bindik.

Demir hala olayın etkisindeydi sanırım. Ona dönüp konuştum.

"İyi misin?"

"O nasıl şaka lan bir an gerçekten kardeş olma ihtimalimizi düşündüm. Kendi kendime dedim ki sen kardeşini mi seviyorsun. Neyse ki sadece bir şakaymış."

"Evet sadece bir eşek şakasıymış." Diyip elime telefonumu aldım. Bir kaç tane telefon görüşmesi yaptım.

Alinin tutulduğu evin adresini öğrenmiştim. Şimdi geriye kalan sadece kardeşimi oradan çekip almaktı.

Ama Alini almadan önce Fırtınanın yanına gitmeliydik. Yaşadığını öğrendiğimizi biliyordu.

Onun yanına gidince sorucaktım. Neden kendini öldü gösterdi? Alini kurtarmak için mi bize kendini öldü göstermişti?

Aklımı yiyip bitiren soruları bölen şey Demirin bana arkadan sarılması olmuştu. Kollarını bedenime sarması ile bende kollarımı onun ellerine sarmıştım. Başını omzuma koyup konuşmaya başladı.

"Kokun huzur be kadın."

Diyip boynumu öptü. Bedenimi Demire doğru çevirdim. Ardından kollarımı boynuna sardım. Yüzüne baktım. Gözlerim yüzünde ki gülümsemesine takıldı.

"Varlığın bile huzur be adam." Diyip ona sarılmaya başladım. Demirden ayrıldıktan sonra Demir konuşmaya başladı.

"Yolumuz uzun sevgilim. Amerika'ya varana kadar sevgiline sarılıp uyumaya nedersin?"

"Hiç fena olmaz derim." Dediğim an Demir beni kucağına alıp yatağa uzandırdı. Ardından kendisi de yatağa uzanıp beni kendine çekti.

Başını göğsüme koyup uyumaya başladı. Bende onun saçları ile bir süre oynadıktan sonra Demirin kolları arasında kendimi güvenle uykunun kollarına bıraktım.

***

Amerika'ya varmıştık. Şuan ise Fırtınanın attığı konuma gidiyorduk. Tam iki yıl sonra öldü bildiğim kardeşimi kanlı canlı görücektim.

Bir yanım ona hep kırgın olacaktı. Fırtınanın ölümünden hep kendimi suçlu tutmuştum. Ama meğersem öldü bildiğim kardeşim yaşıyormuş. İyiki de yaşıyormuş.

KARANLIKTA Kİ GÜNEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin