10-Şantaj

76 9 4
                                    

Ahmet, eskiden kaldığı yetimhanenin önüne gelmişti. Yetimhane İstanbul'un güzide semtlerinden birinde yer alıyordu. Şimdi terk edilmişti, eski mimari yapısından ötürü yeniden inşa edilecekti. Ahmet bu yüzden rahatlıkla yetimhaneyi izleyebilirdi, kendisine sapık muamelesi yapılmadan.  Yetimhanede kaldığı yıllardandı, yaklaşık 25 yıl önceydi. Penceresinden dışarıyı izlerken sürekli yetimhaneyi izleyen bir adam görürdü. Bu adam pek tekin birisi değildi, üstü başı pis, korkunç bir görünümü vardı. Sürekli kendi pencerelerinin olduğu yere baktığını düşünüyordu. Genellikle adam sabah saatleri oraya gelir, bir süre yetimhaneyi izler, ardından akşam saatleri son bir kez daha oradan geçip giderdi. Ahmet bu kişinin kendisini izlediğini düşünmüştü. Belki de bu kişi onun babasıydı. 

Babasıyla annesinin ölümü acıydı. Ama yaşıyor olabilirlerdi. Ya yaşıyorlarsa dedi Ahmet, sürekli bunu diyordu. Rüyalarında onları ya da onlara benzeyen insanları görüyordu. Ancak bir türlü onlara ulaşamıyordu. Çocukken o ulaşamadığı adamın, belki de gerçek babası olabileceğini düşünmüştü. Sürekli sürekli camdan baktığı için, görevlilerden birinin dikkatini üzerine çekmişti. Görevli onun ne yaptığını sorup camdan uzaklaştırdığında, o tekinsiz adamın yetimhane binasını izlediğini görmüş ve adamı oradan kovmuştu. Birkaç kez bu kovma işi gerçekleşti, Ahmet o adamı bekliyordu. Ancak adam birkaç dakika gelip etrafı izlediği sırada, görevli tarafından kovulmuştu. En sonunda polisler geldi ve adamı götürmeye çalıştı. Bu arada adam polislerden izlemesi zor bir dayak yemişti, her şeye rağmen direndiği için. Ahmet adama acımıştı, hatta ağlamıştı. Bu kendisini izleyen adamla bir bağ kurmuştu kendince. Belki de babasıydı. 

Ancak adamın, yetimhaneye bırakıp kaçtığı bir kızının olduğunu öğrenmişti sonradan. Adam yıllar önce kızını buraya bırakmıştı ancak kızı hastalıktan ölmüştü. Bu beklenmeyen ölümden önce, adam pişman olmuş ve kızını almaya gelmişti ancak geç kalmıştı. Sonra adamın kafayı yediği ve sürekli yetimhaneyi izlemeye başladığı ortaya çıkmıştı. Adam, kızını görmeye utanıyordu onu bıraktığı için. Ancak kızının ölümünü de kabullenememişti. Bu yüzden orayı izleyip durdu günlerce. Ahmet de adamın bir kızın babası çıktığını öğrenince büyük hayal kırıklığına uğramıştı. Birkaç gün yataktan çıkmamış, sonra adamın oraya geldiğini hayal ederek camdan dışarı bakmıştı, kimse yoktu.

Ahmet'in gözlerinden şimdi yaş akamazdı. Ahmet içinde tuhaf bir his duydu. Bir ruh formunda da olsa duyguları vardı, demek ki duyguları hisseden beden değil ruh dedi. Daha önceden ruhların varlığına inanmazdı, inançsız biriydi Ahmet. Annesi ile babasını kaybettikten sonra, oda arkadaşlarından birinin sürekli dua ettiğini biliyordu. Ancak dualarının kabul olmadığını görmüştü. Yine de şu an başına gelenlere şaşırmış kalmıştı. Bu, Allah'ın hem ona bir cezası hem de bir hediyesiydi. Ancak bu intikam oyunun bedelleri olduğunu da biliyordu. Bunu aklından geçirdi.

Ferit yine odasındaydı. Kitaplarına gömülmüştü, ancak hiçbir kitaba odaklanamıyordu. Ahmet'le anlaşmışlardı ve bir süre görüşmemişlerdi. Ahmet gerçekten de anlaşmaya uymuş görünüyordu, bir yandan da Ferit, Ahmet'in kendisini izleyebileceğini de biliyordu. Ama bunun olmamasını umdu.

''Ferit?'' diye seslendi abisi kapının ardından.

''Evet?''

''Ne yapıyon?'' deyip açtı kapıyı. ''Ders çalışsana Ferit.''

''Çalışıyorum.''

''Ne zaman görsem kitap okuyorsun, nasıl ders çalışmak bu?'' Ferit, Tutunamayanlar kitabının çekmecesine koymuştu.

''Çalışasım yok.''

''Ne oluyor oğlum sana?''

''Ne, ne oluyor?'' Abisi kapıyı kapatıp yatağına oturdu.

Kanıt OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin