13-Acı

82 10 5
                                    

Yusuf şehit olmuştur, en azından şu anda haber spikeri bunu anlatmaktadır televizyonda. Patlamadan sonraki sabahtır. Yusuf ile Tahsin'in görev aldığı karakolun meydanında bir tören yapılmaktadır Yusuf için. Emniyet müdürü, şehir il emniyet müdürü, bakanlar ve yüksek askeri personeller tarafından kuşatılmış meydanda, biraz sonra şehitlik töreni yapılacaktır. Askerler hazırdır, basın kamera kurulumlarını yapmış, farklı haber kanallarından gelen spikerler de, kameranın karşısına geçip girizgahlarını yapmıştır. Şimdi spikerler, Yusuf'un ismini, yaşını, ailesini, daha henüz İstanbul'a geldiğini, mezuniyetini ve daha birçok ayrıntıyı sunar kamuoyuna. Matem atmosferini yaşamakla beraber, ortada büyük bir problem olduğunun da farkındadır herkes.

Yusuf'un bayrağa sarılmış tabutu meydanın ortasındadır. Tahsin ise tabutu izlemektedir, birkaç bölük asker ve polisin arkasından. Emniyet müdürü birkaç metre ötesinde törenin yapılacağını kısmı izlemektedir. Yusuf'a karşı çok büyük bir hüznü yoktur kişisel anlamda, onu daha yeni tanımıştır. Yusuf'un annesi ile babası ise birkaç saat önce haberi almış, annesi haberi ilk duyduğunda baygınlık geçirmiştir. Uçakla geldikten sonra tabutu gören annesi tekrar bayılmıştır, öğretmen olan kız kardeşi Nuran da yerlere kapanarak ağlamakta, babası ise oğlunun şehit olmasının verdiği gurur ve iç burukluğuyla tabutu izlemektedir. 

Tahsin gökyüzünü izler, ardından tabuta bakar. Olaylar artık kontrolünden çıkmıştır. Hiçbir şey istediği gibi gitmemiştir. Üstüne Yusuf'un ölümü de hiçbir işe yaramamıştır. Tahsin böyle bakmaktadır olaya: Yusuf'un cesedi bir işe yaramamıştır. Yusuf'u gayet bilinçli bir şekilde öldürmüştü Tahsin. Bunu belki buluşma öncesi planlamamıştı, ama Yusuf dışarıda beklerken eve girip silah deposunun içinde bekleyen tahrip gücü yüksek, uzaktan kumandalı bombayı görünce heyecanlanmış ve korkmuştu. Sonra onu para çantasına yerleştirmişti. Bunları nasıl yaptığını tekrar canlandırdı zihninde, sonra da Yusuf'un öldüğü anı düşündü, sonra da çalılıkların orada yere düşüp kaçan kişiyi düşündü. Kimdi o? dedi içinden. Kim olabilirdi, Ahmet İnci mesajını düşündü ardından. Düşünceler kovalıyordu zihnini. Tehlike hala sürüyordu, korkusu bitmemiş, aksine artmıştı. 

Birden saygı duruşu yapıldı, ardından yürüyüş ve tabut taşınarak cenaze arabasına yerleştirildi. Birkaç tabur araba takip etti cenaze arabasını, şehitliğe gelindikten sonra da gömme işlemi gerçekleştirildi. Tahsin'in annesi iyi değildi, yıkılmıştı. Kız kardeşi de büyük hüzün içindeydi ama annesi kadar olamıyordu. Baba ise o kadar hüzünlü görünmüyordu hala şehitliğin gururu içindeydi ama eşinin halini gördükçe kalbi sıkışıyordu. Anne her uyandığında, Yusuf'la en son ne konuştuğunu düşündü, ona bir şey demek için seslenmişti. İlk önce bunu düşündü, sonra Yusuf birden kapatmam lazım, öptüm diyerek telefonu kapatmış, o da tekrar seslenmişti. Yusuf! sesini duydu anne, sonra öptüm! sesinin yankısını duydu. Ne söyleyecektim diye düşündü. Artık bir önemi kalmamıştı, artık onu söyleyeceği kişi yoktu dünyada. Annesi bunu kabullenmişti, Yusuf gömülürken. Mezarlığın karanlığına baktı ve dimdik bir şekilde izledi oğlunun gömülmesini.

Bir başka kanaldan daha gelmişlerdi, yine spiker Yusuf'u, yapılan töreni ve gömme esnasını anlattı. Tahsin kameradan gözüküyordu, boynu eğikti, toprağa bakıyordu ve başına neler gelebileceğini hesaplıyordu. Bomba patlamıştı, ama parçalarından biri de Tahsin'deydi. O kişiyi, o kaçan kişiyi yakalayamadığı için lanet etti. Spikerse daha çok yaklaştı cenaze kalabalığına. Televizyonda yayınlanan görüntülerde, Tahsin'in bükük boynu görünüyordu. Yavaş yavaş kalabalığa yaklaşan kamera görüntülerini, Ahmet ile Ferit de izliyordu. 

Ferit ile Ahmet şaşkındı ve Ferit'in telefonuyla görüntüleri izliyorlardı. Bir parka gelmişlerdi, hava soğuk, güneş solgundu. Görüntüler devam ediyor, spiker konuşuyordu.

Kanıt OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin